Başta Almanya olmak üzere Avrupa Birliği’nin bazı ülkeleriyle Türkiye arasında yaşanan kampanya gerilimi, Avrupa Birliği’nin de gündemine geldi. Son dönemde Türkiye’ye yönelik eleştirilerini hiç olmadığı kadar üst düzeyde vermeyi sürdüren Viyana, üçüncü ülke yetkililerinin Avrupa Birliği ülkelerinde kampanya faaliyeti yürütmelerinin yasaklanması yönünde karar alınmasından yana tavır koymuştu.
Avusturya’nın bu yaklaşımı Avrupa Birliği’nde soğuk karşılandı. Bu yaklaşımın öne çıkmasında durumun ülkeden ülkeye değişmesi etkili oluyor. Türk vatandaşlarının yoğun şekilde yaşadığı ülkeler genel bir kısıtlama getirilmesine sıcak baksa da bazı hükümetler temkinli bir politika izlenmesinden yana.
En sert duruşlardan birine Avusturya sahip. Dün Brüksel’de düzenlenen Avrupa Birliği Dışişleri Konseyi’ne katılan Avusturya Dışişleri Bakanı Sebastian Kruz, “Avusturya olarak çözümümüz açık. Türk politikacıların Avusturya’da kampanya yapmalarını kabul etmeyeceğiz. Diğer ülkelerden kampanyaların Avusturya’ya taşınmasını, sorunların ithal edilmesini istemiyoruz. Bu entegrasyon için her zaman zarar verici” dedi.
Türkiye’nin en sert tepki gösterdiği ülkeler arasında yer alan Almanya’dan ise tavrını savunan ancak tonu düşürücü açıklamalar geldi. Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel, “Her ülkenin kendi düşüncesi var ve Almanya’da kesinlikle açık bir yasal durum söz konusu. Yapılması gereken, bir tür normal ilişkiye dönüşü sağlamak için herkesin elindeki imkanları kullanması” diye konuştu.
Hollanda da Türk siyasetçilerin etkinliklerinden çok hoşlanmayan ülkeler arasında. Bu ülkenin itirazı özellikle bakan ve üstü düzeyindeki faaliyetlerle ilgili. Hollanda Dışişleri Bakanı Bert Koenders, ülkesinin pozisyonunu, “Avrupa’nın bu konuda tek bir tavrının olduğundan emin değilim. Türk bakanların Hollanda’da kampanya yürütmesi arzu edilen bir şey değil. Bunu Türk yetkililere açıkça ilettik. Türkiye’de bir kampanya süreci var bunu anlıyorum ama sözlü saldırı gerekli değil. Hollanda’da da toplantılar düzenlenebilir ama devleti temsil eden bakanların kampanya yürütmesi arzu ettiğimiz bir şey değil” sözleriyle özetledi.
Belçika da Almanya’da olduğu gibi topu yerel makamlara atma eğiliminde. Belçika Dışişleri Bakanı Didier Reynders, “Almanya konusunda yapılan açıklamalar çok sert ve anormal. Belçika’ya yönelik herhangi bir talep almadık. Talep gelmesi halinde Almanya’da olduğu gibi bizde de kararı verecek olan belediyelerdir. Genel bir yaklaşımımız yok. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Almanya konusunda söylediklerini kınıyorum çünkü anlamsız” ifadelerini kullandı.
Avrupa Birliği ülkeleri arasında, sınırları içinde fazla bir Türk yoğunluğu olmasa da kısıtlamadan yana tavır koyanlar da yok değil. Slovakya bu ülkelerden biri. Slovakya Dışişleri Bakanı Miroslav Lajcak, “Tartışmaya başlamanın zamanı. Bazı kurallar olması gerektiği görüşündeyim. Bu konuda ben kısıtlayıcı olmaktan yanayım çünkü görebildiğimiz gibi devasa düzeyde zarar verme potansiyeli var” dedi.
Buna karşı, ülke sınırları içinde üst düzey etkinlik düzenlenme ihtimali oldukça düşük olan Slovenya tamamen farklı bir çizgide. Slovenya Dışişleri Bakanı Karl Erjevac, Türkiye ile Avrupa Birliği arasında diyaloğun sürdürülmesinin çok önemli olduğunu düşündüğünü belirterek, “Ülke sınırları dışında kampanyayı diğer ülkeler de yapıyor. Slovenya’da bunu bir sorun olarak görmüyoruz. İhtiyacımız olan çözüm diyalog. Sakin kalarak, tepki vermeden, gerilim yaratmadan diyaloğu sürdürmeliyiz” dedi.
Avrupa Birliği ya da ulusal düzeyde yasaklama getirilmesine karşı çıkanlar arasında Danimarka da var. Danimarka Dışişleri Bakanı Anders Samuelsen, yüzde yüz uygulandığını takip etmek zorunda kalınacak kesin ilkeler koymanın daha zor olacağının altını çizerek, “Bana göre buna Danimarka usulüyle yaklaşmalıyız. Herhangi bir seçim kampanyası başvurusu kendi koşulları içinde değerlendirilmeli” diye konuştu.