AB Komisyonu’nca Brüksel’de açıklanan 2015 Yılı Türkiye İlerleme Raporu’nda yargı, basın ve ifade özgürlüğü alanındaki eleştirilere karşılık AB Bakanlığı yaptığı yazılı açıklamada “Haksız, hatta yer yer ölçüsüz olduğu ve demokratik hukuk devletlerinde olması gereken özgürlük-güvenlik dengesini göz ardı ettiği değerlendirilmektedir” tepkisini verdi.
AB Komisyonu’nun, 1 Kasım genel seçimleri sonrasına bıraktığı 2015 Yılı Türkiye İlerleme Raporu bugün Komşuluk Politikası ve Genişleme Müzakerelerinden Sorumlu Komiseri Johannes Hahn tarafından açıklandı. Rapor, Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker’in talimatıyla seçimler öncesinde iki, seçimler sonrasında da bir kez olmak üzere toplam üç kez ertelenmişti.
Brüksel’deki açıklama sonrasında akşam saatlerinde Ankara’dan ilk resmi tepki AB Bakanlığı tarafından yazılı açıklamayla kamuoyuna duyuruldu. Açıklamada, Türkiye’deki yargı yapılanması ve basın özgürlüğü ihlallerine raporda yapılan eleştirilere tepki gösterildiği görüldü. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, özellikle 7 Haziran seçim sürecindeki takındığı “partili” tutumuna yönelik eleştirilere de sert tepki gösterildi. “İlerleme Raporları doğası gereği eleştireldir ve aday ülkelere değerlendirme yapma fırsatı sunar” denilen açıklamada, haklı ve makul eleştirileri Türkiye’nin dikkate alacağını ancak diğer tespitleri Komisyon’a ileteceği belirtildi.
Açıklamada, “Türkiye’nin AB’ye üyelik tercihi konjonktürel değil, kalıcı ve stratejik bir yaklaşımın ürünüdür” vurgusu yapılması da göze çarptı.
“Haksız, ölçüsüz, kabul edilemez”
AB Bakanlığı’nca yapılan açıklamada, rapordaki eleştiriler bölümlere ilişkin olarak şu ifadelerle yanıt verildi:
“Raporda, siyasi kriterler çerçevesinde son yıllarda yapılan reformlardan genel olarak olumlu şekilde bahsedilirken, eleştirilerin ağırlıklı olarak hukukun üstünlüğü ve yargı sistemi ile ifade, toplanma ve basın özgürlükleri üzerinde yoğunlaştığı görülmektedir. Raporda bu alanlarda yer alan bazı tespitlerin ülkemizin reform çalışmalarını yeterince yansıtmadığı, haksız, hatta yer yer ölçüsüz olduğu ve demokratik hukuk devletlerinde olması gereken özgürlük-güvenlik dengesini göz ardı ettiği değerlendirilmektedir. Yargı süreci devam eden davalara ilişkin olarak genellemelere dayalı yorum ve tespitlerde bulunmanın en başta yargının bağımsızlığı ilkesine ters düşeceği açıktır. Türkiye bağımsız ve tarafsız yargı erkini ve ifade özgürlüğünü güçlendirmek için son yıllarda altı Yargı Reformu Paketi çıkarmıştır. Bu sene güncellenen Yargı Reformu Stratejisi de bu husustaki çalışmaların artarak devam edeceğinin en açık göstergesidir. Ayrıca ilk kez halkoyuyla doğrudan seçilen Sayın Cumhurbaşkanımızın Anayasa’nın kendisine verdiği yetkileri kullanmasına ilişkin değerlendirmelerin kabul edilmesi mümkün değildir.”
Cemaat ile ilgili beklenti varmış
AB Bakanlığı açıklamasında, Türkiye açısından “iç tehdit” olarak yorumlanan Fethullah Gülen Cemaati yapılanmasıyla ilgili de Avrupa Birliği Komisyonu’nun durumu yeterince anlamadığı iddia edildi. Hükümete yöneltilen yargı ve basın özgürlüğüne ilişkin eleştirilere karşılık, “paralel yapı” savunması yapılmış olması dikkat çekti. Açıklamada, “Türkiye, milli güvenliğini tehdit eden, kamu düzenini bozan ve yargının iç bağımsızlığını zedeleyen, iç ve dış legal görünüm altında illegal faaliyet yürüten bu yapıya karşı yürüttüğü mücadeleyi kararlılıkla sürdürecektir. Bu itibarla AB’nin paralel yapı ile ilgili gerçekleri doğru okumasını ve hukuk dışı bu yapıya ve faaliyetlerine karşı gerekli hassasiyeti göstermesini bekliyoruz,” denildi.
AB, IŞİD ile mücadeleyi de anlayamamış
AB Türkiye İlerleme Raporu’nda Ankara’da 10 Ekim günü yaşanan IŞİD’ın canlı bomba saldırısıyla 102 can kaybı yaşanan katliam ile ilgili de eleştiriler yer aldı. Buna karşılık bakanlıktan yapılan açıklamada, “Raporda, terörle mücadele alanında, PKK’nın terör örgütü olduğunun AB tarafından vurgulanmış olması önemli olmakla birlikte, Türkiye’nin PKK, DHKP-C, DAEŞ ve diğer terör örgütlerine karşı mücadelede ayırım yapmaksızın attığı kararlı adımların AB tarafından yeterince anlaşılamadığı görülmektedir. İnsanlığa karşı bir suç teşkil eden terörizm karşısında vatandaşlarının can güvenliğini korumak devletlerin birincil görevidir” denildi.
AB’ye Kıbrıs eleştirisi
Bu arada Türkiye, AB’yi Kıbrıs politikası nedeniyle eleştirdi ve bakanlık açıklamasında şu ifadelere yer verildi:
“Kıbrıs’ta kapsamlı çözüm için çabaların yoğunlaştığı bir dönemde AB, beklentilerin aksine tek taraflı bir bakış açısı sergilemeye devam etmektedir. Türkiye, Ada'da iki halkın siyasi eşitliği ve iki kesimlilik temelinde kalıcı bir çözüme ulaşmasını desteklemektedir. AB'nin tek taraflı bu bakış açısından vazgeçmesi Kıbrıs'ta kapsamlı çözüme ulaşılmasına yardımcı olacaktır. AB'nin Kıbrıs sorunu ile ilgili değerlendirmelerini yaparken Ada’daki gerçekleri dikkate alması, tarafsız ve çözüm için teşvik edici olması her şeyden önce kendi tutarlılığı ve inandırıcılığı açısından gereklidir.”
Ömer Çelik: Çatışma ortamı kabul edilemez
1 Kasım genel seçimlerinde tek parti hükümeti kurma hakkını elde eden Adalet ve Kalkınma Partisi, Merkez Karar Yürütme Kurulu (MKYK) toplantısında durum değerlendirmesi yaptı. Toplantıya ilişkin Parti Sözcüsü Ömer Çelik, açıklamalarda bulunurken, AB İlerleme Raporu için “Çatışma ortamı ifadesi kabul edilemez. Yanlış bir ifadedir. Bunu Suriye için kullanabilirler,” dedi.