ABD Başkanı Donald Trump, görevdeki ilk gününde onlarca kararnameye imza attı; Biden yönetiminin kararlarını geri çevirdi. İcraatları şimdiden çok konuşulan Trump’ın Nisan ayının sonunda tamamlayacağı ilk 100 gün ile ilgili de daha birçok beklenti var.
Kasım ayındaki bir Reuters/Ipsos anketine göre katılımcıların yüzde 35'i Trump'ın odaklanması gereken alan olarak enflasyonu görüyor.
Göç diyenlerin oranı yüzde 30, istihdam ve genel ekonomi diyenlerin oranı da yüzde 27.
ABD yasalarında veya Anayasası'nda bir başkanın ilk 100 gününe herhangi bir önem atfeden bir hüküm yok.
Peki yetkililer, gazeteciler, dünya liderleri ve halk, 1461 gün için seçilen bir ABD başkanının ilk 100 gününü neden bu kadar önemsiyor?
İlk 100 gün gerçekten, bir başkanın yönetim tarzı, öncelikleri ve kampanya vaatlerini hayata geçirme hızı açısından bir kilometre taşı mı?
100 gün kriteri tarihte ne zamana dayanıyor?
ABD’nin bağımsızlık bildirgesi 4 Temmuz 1776’da yayınlanmış olsa da ülkenin kuruluşu 1787, ilk başkanı George Washington’un seçilmesi ise 1789 yılında gerçekleşti.
143 yıl boyunca 30’dan fazla başkan icraatları için çalıştı ama kimse ilk 100 günü öne çıkarmadı. Ancak bu durum 1932’de Büyük Buhran sırasında Franklin D. Roosevelt'in başkan seçilmesiyle değişti.
1933’te göreve gelen Roosevelt’in önceliği Büyük Buhran’la mücadeleydi; “Yeni Düzen” adlı beş yıllık projesiyle, ekonomik ve sosyal politikalarda önemli ve hızlı değişiklikler yapmaya koyuldu.
Göreve geldiği gibi ABD Kongresi’ni 3 aylık özel oturuma çağırdı ve ilk 100 gününde 15 büyük revizyon ve yeni program dahil 76 adet yasa imzaladı. Bankacılık sistemini yeniledi, istihdam yaratmak için çalıştı.
Göreve geldikten kısa bir süre sonra Roosevelt, “şömine başı sohbetleri” olarak bilinen radyo konuşmaları dizisi aracılığıyla, icraat önerilerini doğrudan Amerikan halkına sundu.
25 Temmuz 1933’teki radyo programında, “Yeni Anlaşma'nın çarklarının dönmeye başlamasına adanmış olan 100 günden” bahsetmesinden bu yana da bu süre, ABD başkanlarının aşmaya çalıştığı bir çıta haline geldi.
Bu süre, siyasi verimliliğin ve yeni başkanın gücünün uygun bir ölçütü olmaya devam ediyor. ABD başkanları, görevdeki ilk 100 günlerinin ne kadar hırslı ve başarılı geçtiğiyle ölçüleceklerinin farkında.
İlk 100 günün avantajı var mı?
Başkanlığın ilk üç ayından biraz fazlasına tekabül eden bu süre, yeni başkanların gündemlerinde büyük kazanımlar elde etmeleri için uygun bir zaman olarak görülüyor.
Zira başkanlık zaferinin getirdiği cesaret ve halk arasındaki popülerliğin, yasama organı olan Kongre’yi yeni liderle işbirliği yapmaya teşvik ettiği düşünülüyor. Bu nedenle “balayı dönemi” olarak da adlandırılan 100 gün, başkanın önemli yasaları geçirmesi için fırsat yaratabiliyor.
Bu avantaj, Beyaz Saray’da başkanlığın ve Kongre’nin iki kanadı Temsilciler Meclisi ile Senato’nun aynı siyasi partinin kontrolünde olması halinde daha da artıyor. Geçmişte reddedilmiş yasa tasarıları ikinci bir şans elde edebiliyor.
Ancak bugüne kadar hiçbir başkan, Roosevelt’in ilk 100 gündeki üretkenliğini yakalayabilmiş değil. Yapılan bir çalışma, bu gerilemeyi, 1950’lerde Kongre'de yasa yapma sürecini yavaşlatan değişikliklere bağlıyor. Alt komisyonların artması, yasama sürecine bir katman daha ekliyor.
Birçok başkan da Roosevelt’in rekoruna ulaşamayacaklarının farkında olduğundan ilk 100 gün içinde yapabilecekleri konusunda beklentileri düşürmeyi tercih ediyor.
1961 yılındaki yemin töreninde, "Bütün bunlar ilk 100 günde bitmeyecek. Ne ilk 1000 günde ne bu yönetimin ömrü boyunca ne de belki de bu gezegendeki ömrümüz boyunca bitecek" diyen Başkan John F. Kennedy, ilk 100 gününde 26 yasa tasarısı geçirmişti.
1970 yılında "Günleri ya da saatleri saymıyorum ve hiçbir zaman 100 gün olarak düşünmedim. Ben uzun vadeli plan yaparım" diyen Richard Nixon da 9 yasa tasarısı geçirebilmişti.
2017’de başkanlığının ilk döneminde Donald Trump ilk 100 günde 28 yasa tasarına imza attı. 2021’de Başkan Joe Biden’ın yasa sayısı 21’de kaldı.
Ancak Biden başkanlık kararnamesi sayısında 42 ile ABD tarihinde ikinci sırada yer aldı. Birincilik 99 başkanlık kararnamesiyle yine Roosevelt’teydi.
Peki ya sonraki 1361 gün?
Yine de ilk 100 gün, sadece yeni seçilen başkanın değil, yönetiminin nasıl bir rotada ilerleyeceğinin ilk işaretlerini vermesi açısından önemli. Kabinenin nasıl faaliyet gösterdiği, Kongre ile ilişkilerin nasıl tutulduğu ilk 100 günde anlaşılabilir.
Ancak bu, başkanın görev süresinin ilerleyen dönemlerinde ne gibi adımlar atacağını ve nasıl hatırlanacağını her zaman göstermiyor.
Zira Roosevelt, iki dönem sınırlaması getirilmeden önce üçüncü başkanlık döneminin ilerleyen günlerinde, 7 Aralık 1941’de Japonya’nın ABD’nin Hawaii adalarındaki Pearl Harbor limanına saldırısı sonrası savaş ilanıyla ülkeyi 2. Dünya Savaşı’na sokmasıyla hatırlanıyor.
Roosevelt’in görevi başındayken ölümüyle başkan olan Harry S. Truman, ilk 100 gününü bile yaşayamadı ama Japonya'nın Hiroşima ve Nagazaki kentlerine atom bombası atılması kararını vermesi ve nükleer çağı başlatmasıyla anılıyor.
WaterGate Skandalı nedeniyle Nixon, 9 Ağustos 1974’te görevi bıraktı ve istifa eden tek ABD başkanı olarak tarihe geçti. Başkan Ronald Reagan, Sovyet lideri Mikhail Gorbaçov'a Berlin Duvarı'nı yıkma çağrısında bulunduğunda ikinci dönemindeydi.
11 Eylül 2001'de El Kaide ABD'ye saldırdığında George W. Bush 200 günden fazla bir süredir başkandı ve saldırılar sonrası Afganistan ve Irak savaşlarıyla belleklere kazındı.
Bill Clinton’ın Monica Lewinsky ile ilişkisi, Donald Trump döneminde COVID-19 salgını ile mücadele gibi sayısız örnekler bulunuyor.
Siteler yeni karne için hazır
“100 gün” kıstası, siyasetçilerce eleştirilse de gazeteciler, tarihçiler ve siyaset bilimciler onlarca yıldır başkanlık döneminin ilk aylarındaki başarıları araştırmayı sürdürüyor.
Şimdi sıra ikinci başkanlık dönemi için Beyaz Saray’a dönen Donald Trump’ta. Trump ilk döneminde 100 gününe yaklaşırken Twitter’de yaptığı paylaşımda bu kıstası “gülünç” olarak nitelemişti.
Görevdeki ilk döneminde basın mensuplarıyla zaman zaman gergin bir ilişkisi olan Trump, “İlk 100 günün saçma standardı boyunca ne kadar çok şey başarırsam başarayım, ki çok şey başardım, medya yok edecek!” diye yazmıştı.
İlk 100 gün, bir başkanın yönetimi hakkında kesin bir yargı taşımasa da haber ajansları, federal kurumlar ve govtrack gibi özel internet siteleri, özel sayfalarında Roosevelt’in mirasını yaşatıyor.