ABD’de ırkçılığı ve yabancı düşmanlığını araştıran bir kuruluşun raporuna göre, ülkede faaliyet gösteren nefret grupların sayısı bir önceki yıla göre azaldı; ancak kuruluş bu durumun “ABD’de nefret ve gericiliğin azaldığı şeklinde yorumlanmaması gerektiğini” vurguladı.
Merkezi Alabama’da bulunan The Southern Poverty Law Center’ın hazırladığı rapora göre, ABD genelinde faaliyet gösteren 838 aktif nefret grubu tespit edildi. Kuruluşun Pazartesi günü açıkladığı rapora göre, ABD’de bu grupların sayısı 2019 yılında 940, 2018 yılında ise 1,020’ydi.
Rapora göre, ABD’de son iki yıl içinde büyüyerek faaliyet gösteren beyazların üstünlüğünü savunan grupların sayısı 2020 yılında bir önceki yıla göre 100’den fazla azaldı. Bunda Corona virüsü salgınının fiziksel olarak grupların bir araya gelmelerini engellemesinin etkili olmuş olabileceği belirtiliyor.
Ancak The Southern Poverty Law Center’ın başkanı bu yıl aktif nefret gruplarının sayısındaki düşüşün Amerika’da nefret ve gericiliğin azaldığı şeklinde yorumlanmaması gerektiğine dikkat çekti.
“Daha küçük gruplara bölündükleri için izlemek daha zor”
Rapora göre ABD’nin son yıllarda siyasi olarak en çok kutuplaştığı dönemde, ülkede faaliyet gösteren aktif nefret gruplarının sayısı düşerken, ağırı sağcı gruplar daha çok sanal ağlara yöneldi.
Bu durumun, daha küçük gruplara bölünen beyaz üstünlükçü ve neo-Nazi grupların izlenmesinin daha zor olduğunu gösterdiği belirtiliyor.
“Sayı görünürde düşse de nefretin teşvik ettiği düşünce ve eylemler azalmış değil”
Raporda, “Nefret gruplarının sayısının Amerika’daki nefret ve ırkçılık seviyesini ölçmede kullanılan tek bir kıstas olduğunu göz önünde bulundurmak önemli. Bu grupların sayısında görülen düşüş nefretin teşvik ettiği gerici düşünce ve eylemlerin azaldığı şeklinde yorumlanmamalı” denildi.
Raporda, çok sayıda nefret grubunun sosyal medya platformlarına, şifreli cep telefonu uygulamalarına yöneldikleri; bazı grupların da ana-akım sosyal medya ağlarından tamamen yasaklandıkları belirtildi.
Ancak yine de sanal platformların kullanıcılara nefret grupları ya da hükümet karşıtı gruplara üye olmadan etkileşimde olma ve benzer şekilde düşünen kişilerle bağlantıyı muhafaza etme ve geçtiğimiz ay ABD Kongresi işgali olayında olduğu gibi eylemlere katılma imkanı verdiği vurgulandı.
Göçmen karşıtı, Müslüman karşıtı, LGBTİ karşıtı nefret gruplarının sayısının büyük ölçüde aynı kaldığı, bu grupların da pandemi sebebiyle fiziksel olarak bir araya gelemedikleri belirtildi.
Hem kuruluşun başkanı hem de CEO’su Margaret Huang, Amerika’da nefret ve gericilik seviyesinin azalmadığını vurguladı. Rapora ilişkin AP ajansına konuşan Huang, “Bu grupların bu kadar uzun süre varlık gösterebilmiş olmaları ve kendilerini güçlenmiş hissedecek kadar bir önceki Beyaz Saray’da (Trump döneminde) bu kadar etkili olmalarının sebepleriyle yüzleşmemiz önemli” dedi.
“Aşırıcı gruplar daha geniş ama daha gevşek bir hareket altında birleşiyor”
Geçtiğimiz ay İç Güvenlik Bakanlığı, ABD içinde bulunan aşırıcılardan kaynaklanan tehdit sebebiyle ulusal terör bülteni yayımlamış ve bu bültende hükümet karşıtı milislerin yanı sıra beyaz üstünlükçü gruplar da yer almıştı.
Huang’a göre aşırıcı gruplar, demokratik kurumları ve çok kültürlülüğü reddeden insanlardan oluşan daha geniş ancak daha gevşek bağlantılı bir hareket altında birleşiyor.
Kuruluşun raporu, ABD’de çoğu beyaz Trump destekçilerinin ve aşırı sağcı grupların Kongre binasına saldırmasından sonra yayınlandı. 6 Ocak günkü olaylarda aralarında bir Kongre polisinin de olduğu beş kişi ölmüştü.
Kongre binasına saldıran grubun içinde yer alan kişilerden bazılarının ABD İç Savaşı’nda köleliğin kaldırılmasına karşı çıkan Konfederasyon bayraklarını ve bazılarının da Neo-Nazi sembollerini taşıdıkları görülmüştü.
Kongre saldırısı sanıklarının bazıları bu gruplarla bağlantılıydı Federal yetkililer bugüne kadar Kongre saldırısıyla bağlantılı olarak 160 kişiyi tutukladı. AP’nin mahkeme kayıtlarında yaptığı incelemede, yaklaşık 30 sanığın bir grup ya da hareketle bağlantılı oldukları gözlenmişti.
Buna göre, yedi sanık bir dönem internette faaliyet gösteren marjinal bir grup olan ancak daha sonra ana-akım muhafazakar siyasette etkili olmaya başlayacak kadar büyüyen QAnon komplo teorisi hareketiyle bağlantılıydı.
Sanıkların altısı yalnızca erkeklerden oluşan ve beyaz üstünlükçü hareketle de bağlantısı olan göçmen karşıtı ve Yahudi düşmanı Proud Boys (Gururlu Çocuklar); dördü eski ve yeni ordu ya da emniyet mensuplarını bünyesine alan paramiliter hareket Oath Keepers (Yeminliler); dördü hükümet karşıtı milis hareketi Three Percenters (Yüzde 3’çüler) ve ikisi de 2019 yılında Boston’da şehir merkezinde eşcinsellerin onur yürüyüşüne karşı heteroseksüel onur yürüyüşü düzenlemesiyle bilinen beyaz üstünlükçülerle bağlantılı Super Happy Fun America (Çok Mutlu Eğlenceli Amerika) grubuyla bağlantılıydı.
“Bazı aşırıcı gruplar Kongre saldırısını bir araç olarak kullanıyor”
Raporda, Trump’ı her iki siyasi partiden eleştirenlerin kendisini Kongre’ye yönelik saldırıyı kışkırtmakla suçladıkları; bazı aşırı sağcı grupların zafer ilan ettikleri ve bunu da grubun üyeliğini artırmak amacıyla bir araç olarak kullandıkları belirtildi.
The Southern Poverty Law Center’ın Ağustos ayında yaptığı bir ankete göre, ankete katılanların yüzde 29’u, beyazların daha üstün bir ırk olduğunu düşünen birilerini tanıdıklarını söyledi.
Ankete katılanların yüzde 51’i de ABD genelinde siyahlara yönelik polis muamelesinin protesto edildiği gösterilerde yaşanan yağma olaylarının polisin kullandığı orantısız güçten daha büyük bir sorun olduğunu düşünüyor.
Minneapolis’te geçtiğimiz Mayıs ayında George Floyd’un polis tarafından gözaltına alınırken nefessiz bırakılarak öldürülmesinin ardından, Kasım ayındaki seçimler beyazların diğer ırklara göre daha üstün olduğunu savunan ırkçı harekete ilişkin bir referandum haline gelmişti.
Raporda Biden yönetimine tavsiyeler de yer aldı
Kuruluş raporunda yönetimi 20 Ocak’ta devralan Biden yönetimine de bazı tavsiyelerde bulundu. Raporda, yurtiçi terör vakalarının izlenmesi, soruşturulması ve yargılaması için İç Güvenlik Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ve Federal Soruşturma Bürosu (FBI) bünyesinde bu konuya ilişkin ofislerin açılması çağrısı yapıldı.
Nefret suçlarına ilişkin federal verilerin toplanması, eğitim ve engellemenin iyileştirilmesi ve kaynakların cezalandırma modellerinden çok şiddet içeren aşırıcılığın engellenmesine ayrılmasını sağlayacak federal yasanın uygulanması çağrısında bulunuldu.
Nefret gruplarından kopmayı başaranlar ne diyor?
Nefret gruplarına katılan kişilerin bu gruplarla bağlantılarını koparmalarına yardımcı olan Free Radicals Project’in (Radikallerin Özgürleştirilmesi Projesi) kendisi de eski bir aşırı sağcı olan kurucusu Christian Picciolini, nefret ve gericiliği destekleyen insanların her zaman bu gruplara kendilerini adamış üyeler olmadıklarını; ancak bunun da bu kişilerin şiddete yönlendirilemeyecekleri ya da radikalleşmelerinin önüne geçilemeyeceği anlamına gelmediğini da söylüyor.
Christian Picciolini, “Şu anda yaşananları önlemek için iki koldan ilerleyen bir yaklaşım gerekiyor. Propagandanın nasıl yayıldığını ve bu grupların nasıl bu kişileri gruba kattıklarını anlamak gerekiyor. Şu anda bu gruplar daha çok internet ortamında self-servis formatta faaliyet gösteriyor. Gerçekten çok büyük bir sorunla karşı karşıyayız” değerlendirmesinde bulundu.