Profesör Doktor Derya Unutmaz Connecticut’ta insan immünolojisi üzerine araştırmalar yapan Jackson Laboratuarı’nın direktörü. Bulaşıcı hastalıkların insanlara etkileri, yayılması ve tedavileri konusunda uzun yıllardır çalışan uzman, kendi camiasında böyle bir salgının sürpriz olmadığını söylüyor. Unutmaz, “Sürpriz olan, ülkelerin bunu tam olarak görememiş olması ve tedbirlerin oldukça geç başlatılması. Çin'de başladı, Çin'in sorunu şeklinde göründü.” sözleriyle, tüm dünyanın salgına yanıt vermekte geciktiğini belirtiyor.
“Virüsü yok etmenin imkanı kalmadı”
Profesör Doktor Derya Unutmaz, sosyal izolasyonun da sadece zaman kazanmaya yönelik bir çaba olduğunu şu sözlerle ifade ediyor: “Bu noktadan sonra bu virüsü dünyadan çıkarmanın, yok etmenin imkanı kalmadı artık. Böyle bir şeyi hiç kimse düşünmesin bile. Sadece yapabileceğimiz şey bunu mümkün mertebe kontrol altına almak.”
“Vakalar buzdağının görünen kısmı”
Virüsün katlanarak yayıldığını ve şu anda tespit edilen vakaların henüz buzdağının görünen kısmını yansıttığını söyleyen Unutmaz, bunun nedeninin de çoğu kişinin enfeksiyonu belirti olmadan atlatması ve yapılan test sayısının tüm dünyada hala yetersiz olmasına bağlıyor.
Buna örnek olarak da İtalya’da tespit edilen 100 binin üzerindeki vakayı gösteriyor. Prof. Unutmaz’a göre, İtalya’daki gerçek vaka sayısı büyük ihtimalle bir milyonu aşmış durumda. Prof. Dr. Derya Unutmaz, benzer bir tablonun Türkiye için de geçerli olduğunu şöyle ifade ediyor:
“Türkiye de aynı şekilde. Buna göre önlem almak lazım. Zaten sağlık bakanı da söyledi. Şu anda herkesi potansiyel virüs taşıyıcısı olarak görmek lazım. Bunu yapmadığınız sürece, bir süre sonra bu milyonlarca insana yayılmaya devam edecek. Bu vakaların artarak devam edeceği kesin. Bugün bütün ülkeyi tamamen karantinaya alsanız bile vaka artışı 1-2 hafta devam edecek. Çünkü geriden gelen vakaları şu anda görüyorsunuz. Yani bir kişi virüs bulaştıktan hemen sonra hasta olmuyor. Aradan 2-3 hafta geçiyor.”
“Hastanelere aynı anda yığılmayı hiçbir sağlık sistemi kaldıramaz”
Türkiye’nin yoğun bakım ünitesi ve solunum cihazı sayısı bakımından diğer ülkelere göre avantajlı olduğunu hatırlatan Unutmaz, yine de hastanelere aynı anda yığılma halinde hiçbir sistemin bunu kaldıramayacağını söylüyor ve ekliyor: “Eğer bugünkü durumda tutabilirsen, bunun altına indirebilirsin. Yine ölümler olacaktır. Ama en azından sağlık sistemleri çökmez, ekonomi tamamen çöküşe girmez. Bu bakımdan çok kritik bir süreçteyiz.”
ABD’nin de virüsü kontrol altına alma konusunda zor durumda olduğuna dikkat çeken Unutmaz, sağlık personelini korumanın öncelik olması gerektiğini vurguluyor. Yoksa sadece salgın değil, diğer hastalıklardan tedaviye muhtaç kişiler için bile doktor kalmayacağını hatırlatıyor.
“Negatif test sonucu sizde virüs olmadığı anlamına gelmeyebilir”
ABD’de onaylanan ve 15 dakikada sonuç veren test kitlerinin güvenilirlik açısından başarılı olduğuna da değinen Unutmaz, “İlk versiyonları 4-5 saat sürüyordu. Bunların güvenilirliği düşüktü. Şimdiki testler daha iyi durumda.” dedi. Ancak testlerin güvenilirliği kadar numunenin alınma şeklinin de önemine dikkat çeken uzman, birçok testin hatalı negatif olduğunu şu sözlerle ifade etti:
“Virüsü bulabilmek için burnunuzdan bir örnek alınması gerekiyor. O örnek alım işleminin doğru şekilde yapılması gerekiyor. Numune burundan alınırken gerçekten çok gerilere gitmek gerekiyor. Bu da biraz rahatsızlık verici bir şey. Numuneyi alan kişi için de çok büyük bir sorun bulaşma bakımından. Burada da sıkıntılar oluyor. Yani testinizin negatif çıkmış olması virüsün sizde olmadığı anlamına gelmiyor.”
Virüsü geçirip geçirmediğinizi gösteren “serolojik test” ne işe yarıyor?
Serolojik testlerin ise virüsü geçirmiş kişileri takip etme olanağı vermesinin, tedavide etkili bir aşama kaydedeceğini belirten Unutmaz, “Bir ay önce virüsü geçirmişsiniz. Vücudunuz virüsü yok etmiş. Vücut antikor dediğimiz bazı proteinleri, akıllı füzeleri üretiyor virüse karşı. Bunun önemi de şu: Virüsü geçirmiş olanlara virüsün en azından tekrar bulaşma riski çok düşük. Bu kişiler dirençli duruma geliyorlar. Bu kişilerden kan alınarak üretilen akıllı füzeleri, antikorları hasta olanlara verme imkanı olacak. Bu konuda da araştırmalar başladı Amerika'da. Türkiye'de de zannediyorum bu yönde çalışmalar başlıyor.”
“Hem mevcut ilaçlar hem de yeni tedavi yöntemleri hızla ilerliyor”
Virüse karşı aşı geliştirilmesi sürecinin zaman alacağını tüm uzmanlar gibi hatırlatan Prof Unutmaz, tedavi süreci için ise daha hızlı ve umutlu bir tablo çiziyor:
“Bizim daha çok odaklandığımız kısa vadeli tedaviler. Yani, bugüne kadar kabul edilmiş ilaçlardan bazıları bu virüse karşı kullanılabilir mi, kullanılamaz mı? Bu çok hızlı bir süreç olur. Neden? Çünkü zaten ilaç kullanılıyor. Yan etkileri biliniyor. Önümüzdeki haftalar içinde, en fazla bir iki ay içinde çıkacak sonuçlara göre tedavi yöntemleri daha iyi gelişecek.”
"Antikorları sentetik olarak üretmek tedavide önemli bir aşama olur"
Kendisinin de yeni tedaviler üzerinde çalıştığını kaydeden Prof. Unutmaz, yine de bunun zamana yayılacak bir süreç olduğunu hatırlatıyor.
"Yeni tedavi yöntemlerinin geliştirilmesi üzerine çalışıyoruz. Özellikle bağışıklık sistemini kullanarak antikorları, akıllı füzeleri sentetik olarak dışarıda üretebilirsek, o zaman bu çok önemli bir tedavi yöntemi olabilir. Yine virüse karşı birçok madde taranıyor. Biz de bu konuda çalışmalar yapıyoruz. O konuda ben daha ümitliyim. Kısa sürede önemli tedavi yöntemlerini geliştireceğimizi düşünüyoruz. Bu umut verici bir şey. Ama önce zamana ihtiyacımız var. Zaman kazanmamız lazım. Ne yaparsanız yapın, bu birkaç hafta içinde ya da bir ay içinde olacak bir şey değil."