Yapılan son bir ankete göre Amerikalılar’ın sadece yüzde 15’i pandeminin, ancak COVID-19 büyük ölçüde ortadan kaldırıldığında sona ermiş sayacağını gösteriyor. Buna karşılık katılımcıların yüzde 83'ü mevsimsel grip gibi büyük ölçüde hafif bir hastalık olduğunda pandeminin bittiğini hissedeceklerini söylüyor.
Your browser doesn’t support HTML5
Associated Press haber ajansı ile NORC Halkla İlişkiler Araştırma Merkezi’nin ortak anketi ayrıca, birçok Amerikalı için sosyalleşme ve seyahatten kaçınmak gibi önlemlere Omicron varyantı nedeniyle yeniden döndüğünü gösteriyor.
Anket, Amerikalılar’ın %59'unun kamusal etkinliklere katılırken kendilerini güvende hissetmeleri için kişisel olarak COVID-19'a karşı aşılanmalarının gerekli olduğunu düşündüğünü gösteriyor.
Anket, yetkililerin dile getirdiği 5 ile 11 yaş arası çocuklar için endişe verici derecede düşük aşı oranlarına da ortaya koydu.
Ankete göre ebeveynlerin sadece yüzde 37'si çocuklarının normale dönmeden önce aşılanmasının gerekli olduğunu düşünüyor. Güçlendirici dozlar, COVID-19'a özellikle de Omicron varyantına karşı, iki aşamalı Pfizer veya Moderna aşılarından önemli ölçüde daha iyi koruma sağlasa da, Amerikalılar’ın sadece yüzde 47'si takviye doz aşı yaptırmanın gerekli olduğu görüşünde.
Bazı aşılı ebeveynler 5-11 yaş arası çocuklarını aşılatmayı planlamıyorlar, çünkü, aşı sağlıklı çocukların Covid olsalar da soğuk algınlığı semptomlarından daha fazlasını yaşamayacaklarına inanıyorlar. Bazıları ise, “Çocuklar COVID'den gerçekten hastalanabilir” diyerek zaman kaybetmeden çocuklarını aşılatıyor ve sağlık yetkililerini bunu halka daha net açıklamadıkları için eleştiriyor.
Çocuklar yetişkinlerden daha iyi geçirme eğiliminde olsalar da uzmanlar, virüsün hala ciddi hastalık ve uzun vadeli sağlık etkileri yaşayabileceklerini söylüyor.Anket, Omicron dalgası ile birlikte önceki döneme göre daha fazla Amerikalı'nın önlem aldığını gösteriyor.
Katılımcıların yüzde 64'ü, her zaman veya sıklıkla büyük gruplardan kaçındıklarını söylüyor ve yüzde 65'i başkalarının yanında maske takıyor. Bu oranların ikisi de Aralık'ta yüzde 57'ydi.
Bir ay önceki %53'lük oranın üzerinde yüzde 60’lık bölüm, düzenli olarak gereksiz seyahatlerden kaçındıklarını söylüyor. Bu önlem seviyesi, geçen bahardan bu yana, milyonlarca Amerikalı tamamen aşılanmadan önceki en yüksek seviyede.
Aşılanmış Amerikalılar’ın önlem alma olasılıkları çok daha yüksek. Aşılı katılımcıların yüzde 73’ü, başkalarının yanında sık sık maske taktıklarını söylüyor. Aşısızlarda ise bu oran yüzde 37.
Bin 161 yetişkinin katıldığı AP-NORC anketi, 13-18 Ocak tarihlerinde NORC'un ABD nüfusunu temsil etmek üzere tasarlanmış, olasılık tabanlı AmeriSpeak panelinden alınan bir örnek grup kullanılarak yapıldı. Tüm katılımcılar için örnekleme hatası marjı artı-eksi 3,8 puan.
ABD’de ‘Bilime Güven’ Konusunda Kutuplaşma Derinleşti
Son dönemlerde kutuplaşmaların dikkat çektiği ABD’de Cumhuriyetçiler ve Demokratlar ‘bilime güven’ konusunda da farklı görüşteler. COVID-19 pandemisi sürecinde Cumhuriyetçiler’in bilime duydukları güven azalırken, Demokratlar bilime daha sıkı sarıldı.
NORC araştırma merkezinin 1972 yılından bu yana düzenlediği Genel Toplum Anketi’nin geçmiş ve güncel verilerine bakıldığında, Cumhuriyetçiler ve Demokratlar’ın bilime bakış açılarında son 50 yılda ilk kez bu kadar derin bir kutuplaşma gözlemleniyor.
Anketin 2021 yılı sonuçları, Amerikalılar arasında bilime “büyük oranda” güven duyduklarını söyleyenlerin oranının yüzde 48 olduğunu gösteriyor. Demokratlar arasında bunu söyleyenlerin oranı yüzde 64 iken, Cumhuriyetçiler’de bu oran yüzde 34’te kalıyor.
2018 yılında iki grup arasında bilime güven konusundaki görüş ayrılığı çok daha azdı: Demokratlar’ın yüzde 51’i, Cumhuriyetçiler’in de yüzde 42’si bilime güvenlerinin yüksek olduğunu ifade etmişti.
2021 yılı anket sonuçlarında, tıp alanına duyulan güvenin de Demokratlar arasında artışa geçerken Cumhuriyetçiler’de azaldığı görülüyor. Demokratlar’ın yüzde 45’i tıbba büyük oranda güven duyarken, Cumhuriyetçiler’in yüzde 34’ünün tıbba duydukları güven hala yüksek.
“Pandeminin politize edilmesi kutuplaşmayı arttırdı”
Associated Press haber ajansı ile NORC Kamu Araştırmaları Merkezi’nin ortak yürüttüğü projelerden sorumlu Direktör Yardımcısı Jennifer Benz, iki grup arasındaki kutuplaşmanın bilim ve tıp dışındaki alanlarda aynı oranda derinleşmediğine dikkat çekiyor.
Bunun, “pandeminin politize edilmesiyle bağlantılı” bir durum olduğunu söyleyen Benz, “Bilim ve tıp alanında liderlere güven konusunda bu derecede bir kutuplaşma görmek kesinlikle çok keskin bir değişiklik” diyor.
AP’ye konuşan uzmanların çoğunluğu bu sonuca şaşırmıyor ancak kaygılılar.
Georgia Üniversitesi’nden Meteoroloji Profesörü Marshall Shepherd, “Birçok kişinin, bilimsel olarak denenmiş aşıların yerine bedenleri üzerinde idrar ya da kimyasal temizlik maddesi kullanmayı tercih edebileceği bir dönemde yaşıyoruz. Bu, korku, eleştirel düşünme, önyargı ve siyasal hizipçiliğin biraraya geldiğinin açık bir göstergesi” diyor.
Bilimin, geleneksel olarak Amerikalılar’ın büyük bir çoğunluğunun desteklediği bir alan olduğunu hatırlatan Rice Üniversitesi’nden Tarih Profesörü Douglas Brinkley, bu bakış açısının şu an “ciddi partizan bölünmeye yem olduğunu” savunuyor. Brinkley’e göre, “Bilim dünyasının, sağ ve solun verilerde karar kıldığı bir buluşma noktası olması lazım. Ancak bilim şu an tam tersine bıçak sırtında.”
Yale İklim Değişikliği İletişimi Programı’nın direktörü Anthony Lesiserowitz de hem Cumhuriyetçiler hem de Demokratlar’ın, liderlerinin söylemlerine göre hareket ettiğine vurgu yapıyor.
Lesiserowitz, “Pandeminin başlangıcından bu yana eski başkan (Donald Trump), diğer Cumhuriyetçiler ve muhafazakar medyadan, tıp uzmanlarını hedef alan çok fazla eleştiri ve hatta daha da fazlasını gördük. Şu anki başkan (Joe Biden), Demokrat liderler ile liberal ve anaakım medyada ise bunun tam tersini görüyoruz” diyor.
Eski Başkan Donald Trump’ın eski bilim danışmanlarından Kelvin Droegemeier de AP’ye yaptığı açıklamada, pandemi sürecinde halk arasında bilimsel araştırmaya yönelik merakın arttığını ancak bilim dünyasında pandemide yaşanan hızlı değişimin birçok kişide kafa karışıklığına neden olduğunu ifade etti.
Başkan Donald Trump'ın eski bilim danışmanı Kelvin Droegemeier, pandeminin halkın bilimsel araştırmaların merakını arttırdığını düşündüğünü; ancak sürekli gelişen bilimin muhtemelen kaotik göründüğünü ve pandeminin aciliyetinin politika yapımını karmaşık hale getirdiğini söyledi.
Ulusal Bilim Akademisi Başkanı Marcia McNutt da halk arasında bilime duyulan güvenin, iletişim ve siyasi felsefe dahil çeşitli etkenlerle şekillendiğini söylüyor. McNutt’a göre, uzman ve yetkililerin maske ve aşı kuralları dahil birçok önlemi devreye sokması, “grup olarak bireysel özgürlüklere değer veren Cumhuriyetçiler’in” tepkisiyle karşılaştı.
Eski Başkan Barack Obama’nın bilim danışmanlığını yapan John Holdren’e göre ise Cumhuriyetçi Parti liderlerinin pandemiyi ve önlemleri “sürekli reddetmesi ve yalanlaması” nedeniyle Cumhuriyetçiler arasında bilime karşı güvensizlik arttı.
Amerikan Bilimsel İlerleme Birliği Başkanı Sudip Parikh de bilimin birçok siyasetçi için koz olarak kullanılan bir konu haline geldiği görüşünü savunuyor.
“Bilime güveni baltalamak kolaydır. Elde elen veriler, istenilen politikaları desteklemediğinde, bazı gruplar bilime güvenmemeyi tercih etmeye yönelir” diyen Parikh, bilime karşı büyüyen güvensizliğin sosyal medya ve akıllı telefonlar gibi ileri teknolojiler aracılığıyla yayılıyor olmasını da çelişkili bulduğunu söylüyor.