Avrupa Birliği’nin 2014-2020 bütçesini Kasım'dan sonra ikinci kez masaya yatıran 27 üye ülkenin liderleri sancılı bir pazarlık sürecinin ardından 959 milyar euro üzerinde anlaştı
BRÜKSEL —
İngiltere’nin vetosunu kullanması nedeniyle Kasım 2012’deki zirvede 2014-2020 bütçesi konusunda anlaşamayan Avrupa Birliği liderleri, Brüksel’de yaklaşık 25 saat süren, “maraton kıvamındaki” müzakerelerin ardından uzlaşma sağladılar. Sancılı bir sürecin ardından gelen uzlaşı, “kemer sıkma” taraftarlarının ağır bastığını ortaya koyan bir içeriğe sahip. Üzerinde anlaşılan bütçe rakamı ise 959 milyar euro oldu.
Avrupa Birliği tarihinde ilk kez bütçede kesintiye gidilen bir karar alınan zirvede, başını Fransa’nın çektiği büyüme ve istihdam odaklı bir bütçe hazırlanmasını talep eden ülkelerle, üye ülkelerin kemer sıktığı bir ortamda Avrupa Birliği’nin de aynı yaklaşımı benimsemesi gerektiğini savunan ülkeler karşı karşıya geldi. Fransa, İtalya ve İspanya birlikte hareket ederken “kemer sıkma” ısrarını başından bu yana sürdüren ve ilk zirvede bu nedenle vetosunu kullanan İngiltere’nin destekçileri İsveç, Finlandiya ve Hollanda oldu. Seçim havasına giren Almanya’nın da İngiltere Başbakanı David Cameron’a destek çıkması bütçe uzlaşısının şekillenmesinde belirleyici oldu.
Avrupa Birliği Komisyonu’nun ilk önerisi 1 trilyon 33 milyar düzeyinde bir bütçe hazırlanması yönündeydi. Kasım ayında yapılan ilk bütçe zirvesinde ise bu rakam Avrupa Birliği Konseyi Başkanı Herman Van Rompuy tarafından 973 milyar euro seviyesine kadar indirildi. Ancak İngiltere bu rakamı beğenmediği için uzlaşı sağlanamadı. İki günlük zirve sonunda 959 milyar euro uzlaşılan rakamı oluştururken fiili ödemeler için de 908 milyar euro rakamı benimsendi. Avrupa Birliği’nin 2007-2013 bütçesi ise 994 milyar euro seviyesindeydi.
Avrupa Birliği liderleri arasında uzlaşıya varılmış olsa da bu sürecin bittiği anlamına gelmiyor. Bütçenin nihai halini alabilmesi için Birlik kuralları gereği Avrupa Parlamentosu’nun da liderlerin onay verdiği belgeye yeşil ışık yakması gerekiyor. Bunun kolay bir süreç olacağını söylemek ise mümkün değil. Avrupa Parlamentosu’nun ana gruplarından yapılan ortak açıklamada, bütçenin liderlerin onay verdiği şekliyle kabul edilmesinin mümkün olmadığı belirtildi. Zirvenin ilk gününden itibaren eleştiri dozunu yükselten ve liderlere “gizli oylama” uyarısında bile bulunan Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz, uzlaşmayı “inanılmaz bir aldatma manevrası” olarak tanımladı.
Avrupa Birliği tarihinde ilk kez bütçede kesintiye gidilen bir karar alınan zirvede, başını Fransa’nın çektiği büyüme ve istihdam odaklı bir bütçe hazırlanmasını talep eden ülkelerle, üye ülkelerin kemer sıktığı bir ortamda Avrupa Birliği’nin de aynı yaklaşımı benimsemesi gerektiğini savunan ülkeler karşı karşıya geldi. Fransa, İtalya ve İspanya birlikte hareket ederken “kemer sıkma” ısrarını başından bu yana sürdüren ve ilk zirvede bu nedenle vetosunu kullanan İngiltere’nin destekçileri İsveç, Finlandiya ve Hollanda oldu. Seçim havasına giren Almanya’nın da İngiltere Başbakanı David Cameron’a destek çıkması bütçe uzlaşısının şekillenmesinde belirleyici oldu.
Avrupa Birliği Komisyonu’nun ilk önerisi 1 trilyon 33 milyar düzeyinde bir bütçe hazırlanması yönündeydi. Kasım ayında yapılan ilk bütçe zirvesinde ise bu rakam Avrupa Birliği Konseyi Başkanı Herman Van Rompuy tarafından 973 milyar euro seviyesine kadar indirildi. Ancak İngiltere bu rakamı beğenmediği için uzlaşı sağlanamadı. İki günlük zirve sonunda 959 milyar euro uzlaşılan rakamı oluştururken fiili ödemeler için de 908 milyar euro rakamı benimsendi. Avrupa Birliği’nin 2007-2013 bütçesi ise 994 milyar euro seviyesindeydi.
Avrupa Birliği liderleri arasında uzlaşıya varılmış olsa da bu sürecin bittiği anlamına gelmiyor. Bütçenin nihai halini alabilmesi için Birlik kuralları gereği Avrupa Parlamentosu’nun da liderlerin onay verdiği belgeye yeşil ışık yakması gerekiyor. Bunun kolay bir süreç olacağını söylemek ise mümkün değil. Avrupa Parlamentosu’nun ana gruplarından yapılan ortak açıklamada, bütçenin liderlerin onay verdiği şekliyle kabul edilmesinin mümkün olmadığı belirtildi. Zirvenin ilk gününden itibaren eleştiri dozunu yükselten ve liderlere “gizli oylama” uyarısında bile bulunan Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz, uzlaşmayı “inanılmaz bir aldatma manevrası” olarak tanımladı.