AB’den Türkiye’ye Uyarı Üstüne Uyarı

Türkiye'de ikinci ayını dolduran açlık grevleri ve siyasetin sıcak gündem maddesi haline gelen idam cezası konusundaki açıklamalar Avrupa Birliği tarafından endişeyle izleniyor.

Son dönemde siyasi kriterlere uyum açısından Avrupa Birliği’yle yıldızı bir türlü barışmayan Türkiye, açlık grevleri ve idam tartışması nedeniyle bir kez daha Brüksel’in yakın takibinde.
Türkiye’de iki ayı geride bırakan açlık grevleri ve son dönemde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın üzerinde özel bir vurguyla durduğu idam cezası, Avrupa Birliği kurumlarında şaşkınlık, endişe ve tepkiyle izleniyor.

Endişenin önemli kısmı açlık grevleriyle ilgili. Açlık grevlerinde kritik aşamaya gelinmesi ve ölüm olasılığının artması Avrupa Birliği’nin konuya daha yakından ve detaylı bakmaya başlamasını sağlarken Türkiye’nin konuya yaklaşımının yetersiz bulunması Brüksel’den gelen uyarıların artması sonucunu doğuruyor.

Açlık grevleri konusunda ilk resmi tepki yaklaşık on gün önce Avrupa Birliği Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Stefan Füle’nin sözcüsü Peter Stano tarafından yapıldı. Stano, açıklamasında, “Açlık grevindekilere sağlıklarını ve hayatlarını tehlikeye sokmamaları çağrısı yapıyoruz. Tutukluların sağlık durumlarının daha da kötüleşmesini engellemek amacıyla uluslararası insan hakları normlarına uygun çaba gösterilmesi de bir başka çağrımızı oluşturuyor” ifadelerini kullanarak çift boyutlu bir mesaj vermişti. Bu açıklamadan sonra Füle, konuyu Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’yla Brüksel’de yaptığı görüşmede bir kez daha masaya getirdi. BDP milletvekili Leyla Zana’nın, “Kaybedilecek bir dakika bile yok” mesajıyla Avrupa Birliği ile aralarında Avrupa Konseyi’nin de bulunduğu Avrupa kurumlarına gönderdiği mektubu yanıtlayan Füle, Komisyon’un endişe ve uyarılarını tekrarladı.

Açlık grevi konusunda çağrı yapanlara son olarak Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz katıldı. Adalet Bakanı Sadullah Ergin’e bir mektup gönderen Schulz, açlık grevlerinden duyduğu endişeyi dile getirerek öncelikli kaygısının “şiddet içermeyen çaresizce eyleme” katılanların sağlık durumları olduğunu ifade etti. Açlık grevindekilere hayatlarını tehlikeye sokan bu eyleme son vererek taleplerinin kabul edilmesi için siyasi diyalog yolunu tercih etmeleri çağrısında bulunan Avrupa Parlamentosu Başkanı, Türk makamlarından ise “eylemcilerin endişelerinin giderilmesini” istedi.

İdam tartışmasına sert tepki
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın idam cezasını yeniden tartışmaya açması ise Avrupa Birliği’nde önemli düzeyde ve sert içerikli tepkiye neden oldu. Komisyon’dan yapılan açıklamada idam cezasının kaldırılmasının Birlik insan hakları politikalarının ana hedeflerinden, temel haklar standartlarının da ana unsurlarından biri olduğunu belirterek, “Komisyon bir aday ülkenin ya da potansiyel aday konumundaki bir ülkenin siyasi kriterlere uyumunu denetlediğinde idam cezasıyla ilgili yasal düzenlemeleri dikkate alır” ifadeleri kullanılırken Avrupa Parlamentosu kanadındaki açıklamalar çok daha sert nitelikliydi.

Avrupa Parlamentosu’nun ikinci büyük grubu olan Sosyalistler ve Demokratlar’ın lideri Hannes Swoboda, Erdoğan’ın açıklamaları için “skandal” ve “provokatif” kelimelerini kullandı. Erdoğan’ın, Türkiye için Avrupa’yla daha yakın ilişkiler mi yoksa daha fazla radikalleşme mi istediği konusunda karar vermesi gerektiğini söyleyen Avusturyalı parlamenter, “İkisi bir arada yürümez” uyarısında bulundu. Erdoğan’ın açıklamalarının müzakerelerin temelini ciddi şekilde tehlikeye atma riski taşıdığı da Swoboda’nın vurguları arasında yer aldı.

İdam cezası konusunda bir başka uyarı da hazırlayacağı rapor için Türkiye’de temaslarda bulunacak olan Avrupa Parlamentosu Türkiye raportörü Ria Oomen-Ruijten’den geldi. “AB, bir üye ülkede, aday ülkede ya da potansiyel aday ülkede idam cezasının tekrar devreye sokulmasını hiçbir zaman kabul edemez” diyen Hollandalı parlamenter, Türkiye'nin Avrupa Konseyi üyesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin tarafı olarak uluslararası taahhütlerine saygı göstermesini beklediğini ifade etti.

Yedi yıldır üyelik müzakerelerini yürüten ve idam cezasının kaldırılmasının üyelik için olmazsa olmaz şart olduğunu bilen bir ülkede bu tartışmaların yeniden alevlenmesi, Avrupa Birliği yetkilileri tarafından soru işaretleriyle karşılanıyor. Açıklamalar soru işareti yaratsa da Avrupa Birliği’nin bu konudaki tavrı herhangi bir soru işaretine yer bırakmayacak kadar net. İdam cezasının bir şekilde yeniden devreye sokulması halinde Birlik üyeliğinin hayal olacağı Brüksel’de net şekilde dile getiriliyor.