ABD’nin İran Yaptırımları Türkiye’yi Nasıl Etkiliyor?

Your browser doesn’t support HTML5

ABD’nin İran’a yönelik yaptırımlarında Mayıs ayı itibariyle Türkiye’ye petrol ithal etmesi için tanınan muafiyet dönemi sona erdiği için 2019 yılı sonunda bunun ekonomiye ilave maliyet yaratması ve enerji alanında Rusya’ya bağımlılığı arttırması öngörülüyor.

ABD Başkanı Donald Trump’ın, Ortadoğu politikasında özellikle İsrail’in varlığı için tehdit olarak gördüğünü sıkça vurguladığı İran’ın ekonomisini hedef alarak siyasi rejimini zor durumda bırakma politikası devam ediyor. Bu çerçevede ABD yönetimi, Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 8 ülkeye geçici süreyle İran’dan petrol alımına devam etmeleri konusundaki ayrıcalığı da Mayıs başında sona erdirdiğini açıkladı. İran’a yönelik Birleşmiş Milletler’in kabul ettiği ambargo kararı olmasına rağmen ABD yönetimi, eğer kendisi tarafından ilan edilmiş yaptırımlara uyulmazsa Türkiye gibi üçüncü ülkelere ve İran’la ticaret yürütecek şirketlere ticari yaptırımlar uygulayacağını yineledi. ABD yönetimi, “İran’ın dünyaya petrol ihracatını sıfırlama” amacında olduğunu açıklarken, bu durum Türkiye gibi petrol alıcısı ülkeleri etkiliyor görünüyor.

SİGMA Turkey’in Enerji Uzmanı Necdet Pamir’e göre; Ankara, ABD’nin İran’a yönelik yaptırım kararına uyulmayacağı yönünde siyasi mesajlar veriyor ancak fiilen enerji sektöründe ambargoyu uygulamak durumunda kalacak. Türkiye’nin zaten son yıllarda İran’dan petrol alımını azaltma yoluna gittiğini kaydeden Pamir, ABD’nin eğer ambargoya uyulmazsa TÜPRAŞ gibi şirketlere de yaptırım uygulamakta kararlı olması nedeniyle Ankara’nın İran’dan mevcut alımından vazgeçmek zorunda kalacağına dikkat çekiyor. Pamir’in verdiği rakamlar itibariyle Türkiye’nin İran’dan aldığı petrolü karşılamak üzere başka üreticilerden girişeceği yeni ticari alımlar ise Ankara için hem ekonomik maliyet hem de Rusya’ya enerji sektöründe bağımlılıkta artış anlamı taşıyor. Pamir, ABD’nin İran’a yönelik ambargosunun 2019 sonunda küresel piyasada petrol fiyatında artışa yol açacağı için bunun küresel ekonomi açısından da olumsuz olacağını vurguluyor.

Aynı zamanda TMMOB Petrol Mühendisleri Odası Eski Başkanı olan Necdet Pamir, ABD’nin İran’ı hedef alan ambargosunda Türkiye açısından “sıfır petrol ithalatı şartı” dönemine girilmesine ilişkin VOA Türkçe’nin sorularını yanıtladı.

VOA: ABD’nin İran’a yönelik ambargo kararında yeni dönem Türkiye için ne anlama geliyor?

Pamir: Türkiye açısından baktığımız zaman Türkiye tükettiği enerjinin yüzde 31'ini petrol ile karşılıyor. Bu çok ciddi bir oran.Yüzde 31 de gene aynı miktarda doğalgaz enerji tüketimi içinde. Şimdi her iki kaynakta da hem petrolde hem Türkiye çok yüksek oranlarda, yani Petrolde yüzde 94 doğalgazda yüzde 99’un üzerinde dışa bağımlı. Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) raporlarına göre; petrol dış alımlarımızda 2017 yılında İran’ın payı yüzde 44,6 idi. Fakat geçtiğimiz dönemde daha ambargo uygulanmaya başlanmadan ve belli ayrıcalıklar da tanınmaya başlanmadan önce Türkiye bir taraftan “Biz uymak zorunda değiliz” diye daha çok iç politikaya yönelik açıklamalar yaptı. Ama bir taraftan da fiili olarak baktığınızda aylık raporlara ne kadar almışız. İran’ın o yüzde 45’lik gibi payı hızla yüzde 15’lere düşmüştü geçen sene. Şimdi de onun da altında seyrediyor. Bunun anlamı şu, Türkiye’ye etkisi açısından baktığımızda İran’dan daha fazla petrol alıyor olmamızın diğer ülkelere göre, temel nedenlerinin başında daha uygun koşullarda yani daha ucuza, vadesi daha uzun, böyle koşullarla daha olumlu koşullarla bize petrol verdiği için İran öncelikli olmuş. Ama bunun yerine başka kaynaklara yöneldiğiniz zaman hem petrolün alım maliyeti hem yerine göre eğer yerine Rusya’yı koyuyorsanız kısmen taşıma maliyetleri, rafinerilerin işleme maliyetleri, kullanılan inceltici maliyetleri farklı kalitede petrol olduğu için bunların tamamı Türkiye’yi olumsuz etkileyecektir. Onun dışında da İran'a yönelik ambargo genel olarak petrol fiyatlarının yukarıya doğru çıkmasına neden olacağı için Türkiye’nin ithalat dengelerinde çok daha olumsuz bir etki olarak çarpan etkisi ile gelecek. Buna bir de Amerikan Doları’nın Türk Lirası karşısındaki değer kazanmasını ilave ederseniz Türkiye çok ciddi ekonomik sıkıntılarla karşı karşıya kalacak yani İran olmadığı takdirde.

VOA: Türkiye ile İran, ABD’ye rağmen kendi para birimleriyle petrol ticaretini sürdürebilir mi?

Pamir: İran'dan ham petrol alıyoruz, bazı ülkelerden hem ham petrol hem petrol ürünü alıyoruz. Kimi ülkelerden de sadece petrol ürünü ithal ediyoruz. Ama İran’dan aldığımız ham petrol açısından baktığımızda bunu TÜPRAŞ alıyor. TÜPRAŞ’ın çok ciddi ambargolar ile karşılaşması uluslararası ticaret açısından mümkün yani Amerika’nın etkisiyle. Dolayısıyla TÜPRAŞ şu an Amerikalı yetkililer ile belli müzakereler yürütüyor. Ama Trump yönetimi tarzına baktığınız zaman çok fazla başka ülkelerin çıkarlarının söz konusu olmadığı ve hiç akla uymayan, hakkı da olmayan yaptırımlarla yani tek taraflı dayatmalar içinde olduğunu görüyoruz. Tamamen haksız, hukuksuz, BM kararı yok ortada. Ama ben yaptım oldu biçiminde. Dolayısıyla Amerika ile olan ilişkileriniz, gerek işte askeri olarak gerek ekonomik olarak gerek bir NATO üyesi olarak baktığınız zaman Türkiye’nin karşılaşacağı işte Suriye'deki politikalar, genel olarak Ortadoğu, Afrika politikalarınız bunlarda da ciddi sıkıntılar yaşamanız kaçınılmaz olacaktır. Yani bunu göze alır mı almaz mı mevcut iktidar Türkiye’de ve TÜPRAŞ gibi bir şirket? Çok tartışmalı. Bana sorarsanız yapmaması gerekir ama geri adım atacak. Çünkü ekonomik olarak güçlü değilsiniz, siyasi olarak da güçlü değilsiniz. Yani iç politikaya yönelik bazı şeyler söyleniyor. Ancak söylediklerinizi uygulayabilir misiniz noktasında mevcut dış politikanız, ekonomik durumunuz dikkate alındığında bunun pek de pratikte kolay olmayacağını söyleyebilirim. Yani kabul edilmemeli Amerika’nın baskısı ama o kabulü yapmamak eğer gündeminizde ise bunun altılı doldurabilecek bir konumda olabilmeniz lazım. Mevcut iktidar, şu anda maalesef böyle bir konumda değil.

İlgili Haberler ABD’nin İran Yaptırım Muafiyetleri Kalkıyor: Türkiye Ne Yapacak?

“Türkiye’nin Rusya’ya bağımlılığı ABD’nin işine gelmemeli”

VOA: İran devre dışı kaldığında Türkiye, enerji alanında hangi çıkmazlara giriyor veya Rusya’ya daha bağımlı hale mi geliyor?

Pamir: Şimdi ham petrol açısından konuşuyoruz. Dediğim gibi 2017 yılında Türkiye daha evvel yüzde 44,6’sını ham petrolün İran’dan alıyordu. Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) henüz 2018 yılı ortalamalarını açıklamadı ama ben aylık bazda baktığım zaman İran’dan yüzde 13’ler, 15’ler civarında alımlar yaptığımızı görüyoruz. Yani üçte bire düşmüş bir önceki yıla göre. Türkiye, İran’dan aldığını ne ile ikame etmiş dediğiniz zaman aylara göre değişiyor ama çoğunlukla Irak ve Rusya’nın paylarının arttığını görüyoruz. Şimdi biz Rusya’ya bağımlılık açısından baktığımız zaman doğalgazda yüzde 52, ham petrol artı petrol ürünleri birlikte değerlendirildiğinde yüzde 35 civarında Rusya’ya bağımlıyız. Yine yüzde 38’ler civarında kömür ithalatında da Rusya’ya bağımlıyız. Hele bir de Akkuyu Nükleer Santrali gerçekleşirse yüzde 100 nükleerde inşaatı, işletmesi, yakıtı zenginleştirilmiş uranyumu ve nihai atığın nasıl muamele edileceği noktasında yüzde 100 Rusya’ya bağımlıyız. (İran devre dışı kaldığında) Ham petroldeki (Rusya’ya) bağımlılığınız da bir miktar yukarı doğru çıkar. Yani zaten çok da sağlıklı olmayan bir aşırı bağımlılık var Rusya’ya. Bir miktar daha artar ki, bu hani herhangi bir ülkeye bu kadar bağımlılık sadece Rusya değil çok da sağlıklı değil. Bu Amerika’nın da işine gelmemeli aslında.

“Türkiye açısından doğalgaz faturası da artacaktır”

VOA: 2019 yılı sonunda bunun Türkiye’ye ekonomik maliyeti ne olur?

Pamir: 2017 yılındaki brent tipi ham petrol üzerinden bir kıyaslama yapayım. Brent tipi ham petrol için dünya ölçeğinde 54 dolar ödeniyordu. Ama 2018’e geldiğimizde 71.4 dolar varil başına brent petrolün fiyatı çıktı. Dolayısıyla bu olumsuz bir çarpan olarak etkiledi. Yani 30 küsur milyar dolarlardan Türkiye’nin 43 milyar dolara çıktı ham petrol, petrol ürünleri, doğal gaz, kömür ithalatında toplam harcaması. Yani 37-38’lerden 43’lere geldi. Şimdi geçen sene 71,4 iken brent şu sıralar yani ben bugün de gene baktım gene 71,4 civarında dolar varili. Dolayısıyla henüz 80’leri, 90’ları görmedi. Ama İran’a ambargo sürdükçe ki örneğin 2,5 - 3 milyon varillerden 1.1 milyon varile düşmüş ihracatı İran’ın. İran’ın ihraç ettiği kalitedeki petrolü hemen düğmeye basarak Suudi Arabistan’dan, Rusya’dan, Irak’tan karşılamanız da birebir mümkün olmayacağından küresel çapta piyasa etkilenecektir. Bir de Venezuela’da ve Libya'da yaşanan sıkıntılar var. Hepsini bir araya getirdiğinizde, petrol fiyatları yukarı doğru seyredebilecektir.

Ayrıca Türkiye’yi çok ciddi bir doğalgaz ithalatçısı olduğu için de ilaveten etkileyecektir. Doğalgazda yüzde 99,4’ünü ithal ettiğimizi söyledim. Şimdi doğalgazı belirli fiyat formülleri dahilinde İran’dan, Rusya’dan ve Azerbaycan’dan ile sıvılaştırılmış gaz olarak Nijerya, Cezayir ve spot piyasadan alıyoruz. Bunlara belirli formüller dahilinde fiyat biçiliyor, ödeniyor. Her 3 ayda bir ödüyorsunuz. Bunun için de geçmiş 6 ya da 9 aylık belli petrol ürünlerindeki duruma bakıyorsunuz. Yani petrol fiyatı arttıkça sizin bütün bu ülkelere ödeyeceğiniz doğalgaz faturası da artıyor. Farklı ürünlerin farklı artışları oluyor ama sonuçta daha fazla ödeyeceksiniz. Dolayısıyla Türkiye, sadece ham petrol fiyatlarının yükselmesinden etkilenmeyecek, doğalgaz fiyatlarının yükselmesinden de etkileneceğiz. Buna Dolar - TL paritesi eklediğinizde o zaman ciddi olarak Türkiye’nin sıkıntıya gireceğini görmek için kahin olmak gerekmiyor.

Küresel ekonomik tablo nasıl etkilenecek?

VOA: İran’a petrol ambargosu küresel piyasayı nasıl etkileyecek?

Pamir: Genelde 96 milyon varil günlük bir piyasadan söz edebiliriz. 1-2 milyon varil yukarı 1-2 milyon varil aşağı olsun. Ama sonuçta bunun daha önce yaklaşık yani 2017 rakamlarını baz alırsam, bunun yaklaşık 4.9-5 milyon varilini İran üretiyordu. Şimdi bunu tamamen piyasadan çekilmesi çok ciddi bir sıkıntıdır. Yani dünyada bu tür şeyler oldu. İşte bir takım kasırgalar oldu. Libya’da kesintileri oldu. Oradaki 1.6 milyon varil günlük bir kesintiydi. Tabii ki uluslararası enerji ajansının bu gibi krizlere yönelik belli tedbirleri olmakla beraber bu kriz ne kadar uzarsa, yani İran'ın petrol arzını kesmesi, bu süreç ne kadar uzarsa küresel ölçekte de o kadar olumsuz etkilenir. Bir kere dediğim gibi petrol fiyatları yukarıya çıkar. Birçok ithalatçı ülkede enflasyonist baskılar söz konusu olur. Yani dünya ekonomisi açısından genelde çok olumsuz bir etkisi olacağını söyleyebiliriz.

VOA: Sizce Amerika İran’a yönelik ambargo kararında ısrarını sürdürür mü?

Pamir: Trump yönetimi hani dediğim gibi öngörülmesi mantıkla, akıllı açıklanabilecek politikalar istemiyor. Amerika açısından evet kendi petrol üretimini hızlı yukarıya doğru çekiyor. Amerikan petrol üretimi Suudi Arabistan’ı da geçti. Birinci sıraya oturdu. ABD’nin günlük 11-12 milyon varil civarında bir üretimi var. Suudi Arabistan’ın ise birkaç milyon varil ilave edebilecek bir potansiyeli var. O da 11-11,5 civarında milyon varil üretiyor. Fakat dikkat edilmesi gereken şey Amerika, günlük 12-12.5 milyon varil üretse de 19-20 milyon varil civarında tüketiyor. Dolayısıyla petrol fiyatlarındaki artış aslında Amerikan ekonomisi açısından da olumlu haneye yazılmaz. Ama oradaki hesap şu; “Biz İran’ı devre dışı bırakalım, çökertelim ekonomisini. Dolayısıyla böyle bir beladan kurtulalım” şeklinde. Özellikle Suudi Arabistan da böyle düşünüyor. Yemen’de İran ile karşı taraftalar. Dolayısıyla ABD ve Suudi Arabistan, piyasa bize kalır düşüncesi içerisinde. Oysa hem Amerika’yı hem diğer ülkeleri, petrol ithal eden ülkeleri çok ciddi olumsuz etkiler. Yine Amerika’nın ticaret yaptığı ülkelerde yaratılacak olumsuzluklar gene Amerika’ya da olumsuz olarak yansıyacaktır. Yani bu küresel ölçekte bir krize yol açar.