Türkiye’de Kürt sorununun çözümü için İmralı Adası’nda hükümlü Abdullah Öcalan’ın PKK’ya “silahları bırakma” çağrısına odaklanılmasına karşın AK Parti iktidarınca yasal bir hazırlık sunulmaması sürece ilişkin soru işaretleri oluşturuyor.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), İmralı’da önümüzdeki günlerde yapılacak ikinci görüşmeyle Öcalan’ın “şartsız” şekilde PKK’ya çağrıda bulunacağı iddiasına kuşkulu yaklaşıyor.
Kürt sorununda devlet, PKK ve siyaset üçgeninde çözüm arayışında gözler Öcalan ile İmralı heyeti arasında yapılması planlanan ikinci görüşmeye çevrildi.
Adalet Bakanlığı’nın DEM Parti’li TBMM Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder, Van Milletvekili Pervin Buldan ile seçilmiş Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk’ten oluşan İmralı heyetine ikinci ziyaret için bugünlerde izin vermesi gündemde. İmralı heyetinin de 17 Ocak Cuma günü birinci ziyareti ve sonrasında yürüttüğü temasları içeren bir yazılı açıklama yapması bekleniyor.
Sırrı Süreyya Önder, gelecek hafta ikinci görüşme yapılması için en kısa sürede Adalet Bakanlığı’na başvuru yapacaklarını söyledi.
İkinci İmralı görüşmesiyle Öcalan’ın kurucusu olduğu PKK’ya ve hatta Suriye’nin kuzeyindeki PYD-YPG’ye nasıl mesajlar vereceği ise tartışma konusu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile MHP lideri Devlet Bahçeli arasında 9 Ocak’ta yapılan baş başa görüşmeyle birlikte Ankara kulislerinde Kürt sorunuyla ilgili yeni süreçte “umutsuzluk” atmosferi hakim olmaya başladı.
Sonrasında Erdoğan’ın 11 Ocak’ta Diyarbakır’da son dönemdeki süreçteki tek amacı “yarım asırlık bölücü terör parantezinin kapatılması, tüm boyutları ve unsurlarıyla ebediyen tarihe gömülmesi” olarak açıklaması, “hayal kırıklığı” ve “umutsuzluk yaratıcı” olarak değerlendirildi.
Erdoğan’ın, “Bu Kürt kardeşlerimizle ilgili bir konu da değildir” ifadesi ise geçmişte Diyarbakır’da Kürtçe ile ilgili verdiği mesajlar ve açıkça “Kürt sorunu” ifadesi kullanması nedeniyle “çok ama çok yanlış” olarak eleştirildi.
Kulislerde, “PKK sonuçtur, nedenleri ortadan kaldırılmadan PKK’nın ortadan kalkması sağlanamayacaktır” değerlendirilmesiyle birlikte “Kürt kaynaklı olmaktan dolayı eşitsizlik sorunu çözülmeli” görüşleri aktarıldı.
VOA Türkçe’nin görüştüğü DEM Parti kaynaklarının yanısıra muhalefet cephesindeki diğer siyasi partilerden temsilciler, AK Parti iktidarınca süreci TBMM’ye taşıyacak adımlar atılmadığı müddetçe ilerleme olmayacağı görüşünü paylaştı.
DEM Parti kaynakları, AK Parti’nin yerel yönetimlere yönelik kayyum ve soruşturma hamlelerinin yanı sıra TBMM’de herhangi bir yasa değişikliği önerisi sunmaması nedeniyle “Kürt sorununda şu anda güven bunalımı artıyor” tespitini yaptı.
Kaynaklar, “Öcalan 23 Ekim’deki ilk mesajında ‘Koşullar oluşursa’ diyordu, 28 Aralık’taki ikinci mesajında ise parlamentoyu rol üstlenmeye çağırdı. Dolayısıyla şimdi Öcalan’ın İmralı heyetiyle ile ikinci görüşmesinde silah bırakma çağrısı için gerekli koşullar, zemin var mı, biz göremiyoruz” dedi.
MHP lideri Bahçeli “şartsız” vurgusuyla yasal zemin önerisinden vazgeçiyor mu?
Ocak ayı başında MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız’ın “hasta mahkumlar” örneğiyle Türkiye’deki ceza infaz sistemiyle ilgili düzenleme yapılması gerektiği çağrısına, AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler’in kapıyı kapatması dikkati çekmişti. Şimdi MHP cephesinde, bizzat Bahçeli’nin açıklamalarıyla 1 Ekim’den bugüne yaşanan süreç için “geri adım sinyali” gündeme taşındı.
MHP lideri Bahçeli, Erdoğan’la 9 Ocak’taki baş başa görüşmesi sonrasında dün ilk kez konuştu ve “şartsız” şekilde PKK’nın silah bırakması gerektiğini görüşünü açıkladı.
Bahçeli, “Terörsüz Türkiye'nin şafağı sökmüştür. DEM heyetinin temas ve ziyaretleri müspet seyirle gerçekleşmiştir. Terör örgütü için deniz bitmiştir. DEM heyeti ile İmralı arasında yapılacak ikinci görüşme sonrası PKK'nın örgütsel varlığının bittiği hiçbir şart ileri sürmeksizin açıklanmalıdır. Kesin ve tavizsiz beklentimiz budur. PKK'lı teröristler ya silahlarını gömmeli ya teslim olmalı ya da kaçınılmaz sonları ile karşılaşmalıdır. Terörle pazarlık olmaz. Müzakere yapılmaz. Yalnızca mücadele edilir” dedi.
Öte yandan MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız’ın partisi adına mevcut süreci ilerletmek amacıyla Adalet Bakanlığı’yla ceza infaz sistemi üzerinde kapsamlı değişiklikler yapılması girişimine olumlu yanıt verilmediği öğrenildi. MHP cephesinde infaz sistemi üzerinde taslak çalışma önerisi sunuldu ancak AK Parti cephesince ortak yasa teklifi hazırlığı yapılmadı.
Bugünse iktidara yakınlığıyla bilinen gazeteci Abdülkadir Selvi, Hürriyet’teki yazısında, Erdoğan tarafından Öcalan için “bebek katiline af yok” dediğini iddia etti. Yazıda, Erdoğan’ın Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a Öcalan’ın herhangi bir şekilde serbest bırakılmayacağı yönünde talimat verdiği öne sürüldü.
Your browser doesn’t support HTML5
İktidar “şartsız silaha veda” iddiasındayken Kürt tarafı yasal zemin bekliyor
DEM Parti cephesi ise “PKK sonuçtur” görüşüyle öncelikle bizzat Bahçeli tarafından açıklanan “umut hakkı” düzenlemesiyle Abdullah Öcalan ve benzer durumdaki bölücü terör gerekçesiyle 25 yıl üzerinde hapis cezasına çarptırılmış kişilerle ilgili yasal düzenleme beklendiğini anımsattı.
İmralı heyetinin özellikle TBMM’deki siyasi partilerle görüşmeler yaparak, Kürt sorunundaki mevcut süreci yasal çerçeve hazırlığına taşımak istediğini vurgulayan kaynaklar şu görüşü aktardı:
“İmralı heyeti de süreç sonucunda demokratik Türkiye hedefi olabilmesi için, demokratikleşme olması için parlamento zemininde yasal çerçeve gerektiği için TBMM’deki partilerle birlikte güven arttırıcı adımlar atılması gerektiğini anlattı, anlatıyor. PKK’nın silah bırakması yanı sıra aslında Kürt sorunu dediğimiz eşitsizlik, ayrımcılık, ana dilde eğitim hakkı yoksunluğu gibi başlıklar için ne yapılacak? Anayasal ve yasal rejimde nasıl demokratik dönüşüm olacak? Eğer örneğin TRT Kürdi kanalı kurulması, seçmeli Kürtçe dersi yeterli olsaydı 2015’ten bugüne bunlar varken örgüt (PKK) neden silah bırakmadı? Dolayısıyla PKK’nın sonuç olarak ortaya çıkmasına yol açan nedenler ortadan kaldırılmalı.”
DEM Parti’ye göre Terörle Mücadele Kanunu’nda değişiklik gerekli
Erdoğan ile Bahçeli’nin baş başa görüşmesi öncesinde MHP tarafından işaret edilmiş ceza infaz sisteminde değişiklikler için TBMM’ye yasa teklifi getirilmesi beklentiler arasındaydı.
DEM Parti’ye göre, Terörle Mücadele Kanunu (TMK) sil baştan ele almak ve bununla bağlantılı olarak “terör” gerekçeli demokratik toplumsal hayat üzerindeki tüm yasaklayıcı ve cezalandırıcısı yasal düzenlemelerde değişiklik hazırlığı gerekiyor.
Son olarak Mersin’de DEM Parti’nin kazandığı Akdeniz İlçe Belediyesi’ne kayyum atandığını anımsatan kaynaklar, “Oysa TBMM’de tüm muhalefet partilerince sunulmuş kayyum karşıtı yasa değişikliği hemen hayata geçirilebilirdi. Ancak Akdeniz ilçesi örneğinde, AK Parti iktidarı umutsuzluğu pekiştiriyor” yorumunu yaptı.
“Gordion düğümü Suriye’de” yorumuyla “aceleci çözüm ısrarı” rahatsızlığı
DEM Parti cephesinde, İmralı’ya yapılacak ikinci ziyaretle birlikte hemen PKK’nın sonlandırılması yönündeki Erdoğan ve Bahçeli’nin son açıklamaları için “aceleci yaklaşım” eleştirisi var.
İktidardaki “aceleci çözüm ısrarı” konusunda ABD’de Donald Trump’ın bu ay resmen görevine başlayacak olmasına işaret eden DEM Parti kaynakları, AK Parti’nin bir yandan da Suriye’deki yeni rejimle birlikte Suriye’nin kuzeydoğusunda PYD-YPG’ye sınırlar çizmeye çalıştığı görüşünü dile getirdi. “Kürt sorununda Gordion düğümü Suriye’de diyebiliriz” diyen kaynaklar şunları söyledi:
“Bu aceleci çözüm ısrarı, aceleci tutum, tamamen Suriye’de taşlar yerine oturmadan önce Türkiye’nin Kürtlerle bir yol kat ederek, bölgede siyasi ve konjonktürel üstünlüğü ele geçirmeye çalışmasından kaynaklanıyor. Ama bunu yaparken yöntem sorunu var. Kamera önünde Suriye’nin kuzeyinde halkı tehdit ederek ‘Kadife eldiven içerisinde demir yumruk’ mesajı verirken, bir taraftan da Suriye Milli Ordusu (SMO) çetelerini günlerdir bölgeye saldırtan bir Türkiye iktidarı var. Bu paradoksu herkes görüyor. Buradan bir yol alınamaz. Suriye’deki yeni rejimi üzerinde de kuzeydoğudaki yönetimi kabul etmemesi için engelleyici bir tutum alınıyor. Türkiye, Avrupa’ya da ABD’ye de ‘kırmızı çizgilerimiz’ diyerek Suriye’de Irak’ın kuzeyindeki gibi statüye karşı tutum alıyor. Türkiye’nin Suriye’de engelleyici olduğu bir denklemde, kendi içerisinde de süreçten vazgeçme eğilimi olabilecektir. Belki iktidar, Suriye’yi kontrol ettiğini düşünürse içeride de ‘çözümle ilgili o kadar acele etmeye gerek yoktur’ diyebilecektir.”
Kürt siyasetinde DEM Parti’ye yönelik eleştiriler olduğunu da aktaran kaynaklar, “Belki Suriye'de bir statü elde edilecekken ya da orada Irak'taki gibi bir yapı oluşabilecekken Türkiye’deki bu tartışmalar nedeniyle Suriye’deki gidişatın önünü kapanması ihtimali nedeniyle rahatsız olanlar var. Ancak herkes ‘Barış olacaksa bunun için mücadele etmeliyiz’ görüşünde birleşiyor. İmralı heyetinin temaslarından ve Öcalan’ın mesajlarından memnuniyet var” ifadesini kullandı.