Türkiye’nin, Birleşmiş Milletler’e adil yargılama hakkının askıya alındığını bildirmesi ve Başbakan Binali Yıldırım’ın mevzuat dışına çıkılabileceği ve hata yapılabileceği yönündeki sözleriyle “olağanüstü hal” ile ilgili tartışma büyüyor.
Türkiye’nin, 15 Temmuz gecesi yaşadığı darbe girişimi gerekçe gösterilerek 3 aylık olağanüstü hal ilan edilmesiyle başlayan süreçte, farklı siyasi ve toplumsal muhalif kesimlerdeki kaygılar artıyor. OHAL ilan edildiğinde 21 Temmuz’dan itibaren Fethullah Gülen’le bağlantılı askeri ve kamu personeli, akademisyenler, eğitim ve medya kuruluşları, sivil toplum örgütleri ile özel şirketler hakkında işlem yapılacağı bildirilmişti.
Bu amaçla geçmişte Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca oluşturulan Fethullah Gülen Terör Örgütü (FETÖ) hakkındaki soruşturma dosyası dışında Türkiye genelinde soruşturma dosyaları açıldı ve operasyonlar da başladı. Ancak OHAL sürecinde Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ile kamu kurumlarından ihraç edilen personel, kapatılan kuruluşlar ve son olarak görevlerinden atılan akademisyenlerden bazıları hakkında FETÖ suçlamasında “haksızlık olduğu”, “hata yapıldığı” gibi tartışmalar da ortaya çıktı. OHAL kapsamındaki bu süreçte, sadece darbe girişiminden sorumlu “FETÖ”nün değil iktidardaki AKP ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a muhaliflerin hedef alındığı yönündeki kaygılar artıyor.
OHAL’de yaşanan haksızlıkları tespit etmek üzere milletvekillerinden oluşan bir komisyon kurmuş olan CHP, kanun hükmünde kararnameler ve olağanüstü hal uygulamalarıyla ilgili itirazlarını son günlerde arttırdı.
Bugün de CHP Grup Başkanvekili Levent Gök, TBMM’de kameralar karşısına geçti ve Türkiye’nin Birleşmiş Milletler’e “OHAL’de adil yargılama yapılmayacaktır” bildirisi sunmasını skandal olarak nitelendirdi. Gök, Başbakan Yıldırım’ın “Memleketin işini görüyorsanız sakın korkmayın, sahadaki hiçbir iş hatasız olmaz” sözlerine tepki gösterdi ve “Hata yapın diyor. Devlet organlarında siz hata yapma fırsatını ve hakkını verdiğiniz andan itibaren bu devletin çöküşünü hazırlarsınız. Devlete düşen iş, hata yapmamaktır. Vatandaş hata yapar. Ama devlet hata yaparsa kim ödeyecektir bedelini, bütün toplum öderiz. O yüzden Başbakan’ın bu sözleri fevkalade tehlikelidir. Sayın Başbakan’ın bu sözlerini düzeltmesi gerekir,” diye konuştu.
Gök: “Bütün yargılamalar tartışmalı hale gelir”
CHP’li Gök, Türkiye’nin 21 Temmuz’da 3 aylık olağanüstü hal ilanının ardından Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreterliği’ne sunduğu bildiriye ilişkin detaylı değerlendirmede bulundu. Gök, Türkiye’nin, “BM İnsan Haklarına ve Temel Özgürlüklere Dair Sözleşmesi”nin 15. Maddesi uyarınca “Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi”nin bazı maddelerini askıya almış olduğunu açıkladı.
Türkiye’nin BM’ye sunduğu resmi belgeyle dünyaya yanlış mesajlar verdiğini kaydeden Gök, şunları dile getirdi:
“Türkiye ‘Adil yargılanma hakkını kısıtlıyorum’ diyor. Bu bir skandaldır. Resmen bildirmişiz. Türkiye Devleti ‘adil yargılama yapmayacağını’ Birleşmiş Milletler’e bildiriyor. Bu bir skandaldır. Bu skandaldan dönülmelidir. Siz mahkemeler ‘göstermelik’ mi olacak demek istiyorsunuz? ‘Ben yargılama yapacağım ama kimsenin hukukuna, adil yargılanmasına riayet etmeyeceğim’ diyorsunuz. Siz riayet etmezseniz AİHM’den herkes bu davalar yoluyla Türkiye’yi tazmin eder. Türkiye’yi önümüzdeki süreçte çok tehlikeli bir sürece sürükler. Bütün yargılamaları tartışmalı hale getirir. Ve zaten sanıklar ceza alsalar bile Türkiye’nin bu resmi belgedeki ibaresini ortaya koyduklarında kendilerine AİHM’de çok ciddi bir yol açarlar. Bu tablo FETÖ ile mücadeleyi zafiyete uğratır. Hükümeti uyarıyorum. Bu yanlıştan derhal geri dönülmelidir. Adil yargılama hakkının olmadığı hiçbir yerde ne yaparsanız yapın başarılı olamazsınız. Böyle vahim hata skandaldır, bundan derhal geri dönülmesi gerekir.”
Başbakan Yıldırım ne dedi?
Başbakan Yıldırım ise, CHP’nin açıklaması öncesinde Ankara’da 81 il valisine hitaben olağanüstü hal uygulamalarını değerlendirdi. Yıldırım, “Kamu görevlileri görevlerini yaparken hata yapmaktan korkar. Sahadaki hiçbir iş şekil ve usul hatası olmadan yapılmaz. Bunu bir kere unutmayın. Uygulamanın içinden gelen biri olarak söylüyorum. Eğer usulü, biçimi, her şeyi dört dörtlük yapmaya çalışırsanız, işi yapamazsınız. Bir tercih yapacaksınız. İş mi yapacağız, yoksa mevzuatı mı kollayacağızMesele milletin menfaati, ülkenin geleceği ve menfaati ise hata yapın ama hainlik yapmayın, hata yapmaya alan var ama hainliğe asla alan yok,” dedi.
Bu sözleri mevzuat dışı uygulama talimatı gibi algılandığı için tepkiyle karşılanan Başbakan Yıldırım, OHAL sürecindeki “yanlış” uygulamalar konusunda ise illerde “kriz merkezi” kurulması talimatı verdi. Yıldırım, OHAL’deki soruşturma süreçleri, kamu görevlileri ihraçlarıyla ilgili özetle şunları ifade etti: “FETÖ'den açığa alınan çok sayıda kamu görevlisi var. Ciddi tasfiyeler yapılıyor. Titiz davranılmadığı, yaşla kurunun karıştırıldığı gibi serzenişler geliyor. İşin başında intikam duygusuyla değil adalet ile hareket edeceğiz dedik. Toplumda vicdanları rahatsız edecek, 'Bu da yapılır mı' dedirtecek bir olay yaşanmaması için kılı kırk yaracaksınız. Başbakanlık Müsteşarlığı başta olmak üzere bütün illerde bir nevi 'kriz merkezi' oluşturacağız. Yani bu konularda 'kendisine haksızlık yapıldığı kanaati' olan, bu şekilde size dönüş yapan veya sizin tespitleriniz varsa bunları oluşturacağınız birim vasıtasıyla toplayın. Şüphesiz yanlış hesap Bağdat'tan döner. Yanlış yapıldıysa, adalete ve hukuka uymayan bir iş varsa bu operasyonlar tamamlandıktan sonra dönülüp bakılacak ve yapılmış yanlışlar varsa düzeltilecek. Bu meselede yüzde 100 doğru yapılamayacağını baştan kabul ettik. Çünkü örgüt, kapalı bir örgüt. Örgüt saydam değil.”