Gazeteci Ahmet Şık Tutuklandı

Cumhuriyet Gazetesi muhabiri Ahmet Şık, PKK ve FETÖ terör örgütleri propagandası yapmak suçlamasıyla İstanbul 8. No’lu Sulh Ceza Hakimliği tarafından tutuklandı.

2013 yılında daha önce Gülen Cemaati olarak bilinen FETÖ'nün polis içinde örgütlenmesini anlatan İmamın Ordusu kitabını hazırlarken gözaltına alınan Şık, 13 ay tutuklu kalmıştı.

Ahmet Şık, Metris Cezaevi’ne gönderildi.

Perşembe günü İstanbul Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube Müdürlüğü polisleri tarafından evinde gözaltına alınan Şık, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde bir gün kaldıktan sonra bu sabah İstanbul Adalet Sarayı’na gönderilmişti.

Twitter mesajları ve haberleri soruldu

Savcı Fahrettin Kemal Yerli, sorgusunda Ahmet Şık’a son iki yıl içinde twitter hesabından yapmış olduğu paylaşımları ve Cumhuriyet gazetesinde yer alan bazı haberleri hakkında sorular yöneltti.

Şık’a sorulan twitter mesajları arasında “Suikastçinin Nusra'cı değil FETÖ'cü olduğunu kanıtlama gayretindeki iktidar ve yancıları katilin polis olduğu gerçeğini ne yapacaksınız”, “Tahir Elçi'yi tutuklamak yerine katletmeyi tercih ettiler. Katil sürüsü bir mafyasınız”, “Devlet mafyalaştıran suçlarının soruşturulmasını engellemek için savaş çıkardığına inananlar bomba patlatacağına neden inanmaz”, “Katil devlettir deyince bozuluyorsunuz” da yer aldı.

Sorguda Şık’a Cumhuriyet gazetesinde yayınlanmış olan MİT Tırları Savcısı’yla yapmış olduğu röportaj haber ve Cumhuriyet Savcısı Kiraz’ı öldürenlerle infaz öncesi yapmış olduğu telefon röportajı da soruldu.

Ahmet Şık: “15 Temmuz darbesi başarılı olsaydı şu anda yaşadığımızı yaşayacaktık”

Tüm bu soruları aldıktan sonra tümüne birden yanıt veren Ahmet Şık, yargının tarafsız bağımsız ve adil olmadığını söyledi.

Şık, “15 Temmuz kalkışması başarılı olsaydı, su an yaşadığımızı yaşamış olacaktık, yani darbenin engellenmiş olması bir cuntanın iktidarda olduğunu değiştirmiyor ve böyle bir dönemde zaten geçmişten beri sorunlu olan yargının kendisinin hukukla bağının bu kadar zayıf olduğu bir süreçte mesleki faaliyetlerimin soruşturma konusu edilmesini meslek ahlakıma hakaret sayarım, kimsenin de haddine değildir. Dolayısıyla bu sorulara yanıt vermek istemiyorum, yargı bağımsız tarafsız ve adil olabilseydi o zaman ifade vermek isterdim, zaten böyle bir soruşturma olmazdı” dedi.

Şık: “Soruşturmayı savcılık makamı mı medya çalışanı mı yürütmektedir”

Soruşturmanın Sabah gazetesinde çalışan bir gazetecinin hazırladığı haberlerden yola çıktığını iddia eden Ahmet Şık, “Soruşturmayı Adalet Bakanlığı'na bağlı savcılık makamımı yürütmektedir, yoksa bir medya çalışanı mı yürütmektedir” diye sordu.

2011’de bugün FETÖ’den tutuklanmış Gülen cemaatine mensup savcı ve hakimler işbirliğiyle tutuklandığını hatırlatan Ahmet Şık, “O dönemde karşımıza çıkan hukukun paspas edilmesi süreci yeni figüranlarıyla ve daha pespaye bir biçimde sergilenmeye devam ediyor. 5 yıl önceki Ergenekon örgütü bağlamında suçlandığımda mesleki faaliyetlerim soruşturma konusu olmuştu, şimdi de mesleki faaliyetlerim başka bir isimle soruşturma konusu edilmeye çalışılıyor, bu aşamada söyleyecek başka bir sözüm yoktur” diyerek ifadesine son verdi.

Basın örgütleri bitmeyen yargılamalardan şikayetçi

Türkiye Gazeteciler Sendikası, DİSK-Basın İş ve Çağdaş Gazeteciler Derneği bugün İstanbul’da basın toplantısı düzenledi.

Toplantıda konuşanTürkiye Gazeteciler Sendikası Başkanı Gökhan Durmuş, “Türkiye'de şu an 100'ün üzerinde gazeteci cezaevlerinde bulunuyor. Artık Türkiye'de tek başına gazeteciler yargılanmıyor, haber de yargılanmaya başladı. Ahmet Şık ve gözaltındaki diğer meslektaşlarımızın bir an önce serbest bırakılmasını, gazetecilerin haberlerinden dolayı yargılanmamalarını talep ediyoruz” dedi.

DİSK Basın İş Genel Sekreteri Özge Yurttaş yalnız Ahmet Şık’ın değil gazeteciler Tunca Öğreten, Metin Yoksu, Mahir Kanaat, Eray Saygın, ve Ömer Çelik’in da halen gözaltında olduğunun altını çizdi.

Yurttaş, “Uydurma gerekçelerle gazeteciler saldırıya uğrasa da bütün bu yapılanlar gerçekleri gizlemeye yetmeyecektir. Hakikati bulunduğumuz her yerde tek başımıza kalsak bile bu ağır sansür duvarını aşarak dile getirmek her birimizin görevidir. Meslektaşlarımız serbest bırakılmalıdır” dedi.