Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC), Birleşmiş Milletler’in (BM) Kıbrıs sorunuyla ilgili yeniden nasıl müzakere süreci başlatabileceği merak konusuyken, AK Parti iktidarı yıllar sonra kuzeydeki ana muhalefet partisiyle temas kurdu.
Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman, AK Parti Genel Başkan Vekili Mustafa Elitaş’la 25 Haziran'daki görüşmesinde, iki devletli çözüm talebi nedeniyle adadaki mülkiyet hakları ve hidro-karbon kaynakları paylaşımında ciddi sıkıntılar olabileceğini aktardı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in davetiyle Ankara’ya geldiklerini vurgulayan Erhürman ve beraberindeki CTP Dış İlişkiler Sekreteri, Girne Milletvekili Fikri Toros, AK Parti’den de randevu talebine etmeleri üzerine Elitaş’la kapsamlı bir görüşme yaptıklarını açıkladı.
Erhürman ve Toros, aralarında VOA Türkçe muhabirinin de bulunduğu az sayıdaki gazeteciye, Kıbrıs’taki son gelişmeleri ve Türkiye’yle ilişkiler değerlendirdi.
Adadaki gelişmeler iş dünyasını da ilgilendirdiği için TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’yla da görüştüklerini kaydeden Erhürman, özellikle adanın kuzeyinde inşaat sektörüyle ilgili riskleri ve tarım ürünlerinde aşılması gereken engellemeleri Hisarcıklıoğlu’na aktardıklarını söyledi.
Adanın güneyi ile federasyon kurulması talebindeki CTP ve lideri Erhürman, konfederasyon çözümüne de kapıyı açık tutsa da, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve iktidardaki Ulusal Birlik Partisi’nin (UBP) izlediği siyasete karşı çıkarak, “iki devletli çözüm” talebiyle Kıbrıs’ın çıkmaz sokakta bırakıldığı görüşünde.
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in Kıbrıs Özel Temsilcisi Maria Angela Holguin’in 1 Temmuz’da görev süresini tamamlayacağına işaret eden Erhürman, Holguin’in raporunda ne diyeceği ve BM davetiyle adada müzakere olma ihtimali belirsizliği devam ederken, CTP olarak Türkiye’nin Kıbrıs politikasındaki son tavrını anlamak istediklerini söyledi.
Bunun için de adadaki son gelişmeler ışında iki devletli çözüm modelindeki “yumuşak karın” dediği sıkıntıları Elitaş’a anlattıklarını belirten Erhürman, mülkiyet haklarında kayıp olmaması ve Kuzey’in Güney’deki hidro-karbon kaynaklarında da hak sahibi olabilmesi için iki devletli çözümde ısrarcı olmamak gerektiğini dile getirdi.
Erhürman, BM’nin raporu açıklandığında Kıbrıs sorunuyla ilgili Türkiye’nin de neyi talep ettiğini açıkça ortaya koyması gerekeceğini işaret ederek, CTP olarak son yaklaşımı merak ettiklerini söyledi.
İlgili Haberler Maraş Kıbrıs açmazında çözüm olabilir mi?Amaç “KKTC’de mülkiyet hakları korunmuyor” algısı yaratmak mı?
AK Parti Genel Başkan Vekili Elitaş’la görüşmelerinde Ankara’nın Kıbrıs’taki gelişmelerden tam anlamıyla haberdar olmasını hedeflediklerini söyleyen Erhürman, şunları söyledi:
“Kıbrıs’ta ‘sıcak patates’ gelişmeler yaşanıyor. Güney’in başlattığı mülkiyet haklarıyla ilgili bireyleri hedef alan davalar var. Bu davalar geleceği etkileyecek. AK Parti’yle görüşmemizde, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşınmış Türkiye aleyhine davalar ardından şimdi Güney’in yürüttüğü yeni davaları ‘pilot’ olarak gördüğümüzü aktardım. Bu davalar aslında Kıbrıs'taki bütün müteahhitlere, bütün emlakçılara, bütün komisyonculara hatta ötesine geçiniz eşdeğerden mal alanlara yönelik bir dava
türü. Eşdeğer mal dediğimiz ‘Güney’de mal bırakmıştım, onun karşılığında Kuzey’de mal aldım’ diyenlere dahi uzanabilecek bir dava türü bu.
Daha önceyi bildiğim için Güney’in bu davaları çok fazla çoğaltmasını beklemiyorum ama bunlar AİHM’e de gidecek pilot davalar olacak gibi. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin bir devlet stratejisi olduğu çok açık. Kuzey’deki herkes için mülkiyet hakları tehdidi ve endişesini yarattı. Zaten Güney’in dışişleri bakanı açıkça bu endişeyi yaratmak için bu davaları gündeme getireceklerini beyan etti. Mülkiyet hakları sorunuyla ilgili biz KKTC Taşınmaz Mal Komisyonu kurduk. Hatta bunu kurduğumuzda UBP itiraz etmişti. Taşınmaz Mal Komisyonu geçici bir çözüm elbette. Ama şimdi Güney’in yeni dava türüyle ‘Taşınmaz Mal Komisyonu etkili iç hukuk yolu değildir’ meselesi yaratabilir. Buna neden olabilecek şekilde bireysel pilot davalar açtılar."
Güney’in bireysel yeni dava türüyle yarattığı durumu Elitaş’a anlattıklarını belirten Erhürman, Yahudi iş insanı Simon Aykut’un Güney’de tutuklu yargılanmasıyla Rumlar’ın stratejik adım attığını kaydetti.
Erhürman, “Bu pilot dava Kuzey’de inşaat sektörü üzerinde ciddi olumsuz etki yaratmaya başladı. Dolayısıyla sektörü ciddi etkileyecek ve ama özellikle mülkiyet haklarını etkileyecek. [Güney] iki toplum arasındaki ilişkilerde bu defa çok dikkatli davrandı. Öyle bir kişiyi [Simon Aykut] aldılar ki, kamuoyu tepkisi çok büyümedi. Çünkü mülkiyet alanında yabancı yatırımcı Kıbrıslı Türkler’de de tepki yaratıyor zaten. Türkiye de İsrailliler üzerinden tepki verdi. Dolayısıyla öyle birini aldılar ki, hem inşaat sektörünü etkiledi hem de Türkiye’nin ve kamuoyunun büyük bir tepkisiyle karşı karşıya kalmadılar. Çok hesaplı kitaplı” tespitini yaptı.
Elitaş görüşmesiyle beş yıllık parantez kapanacak mı?
AK Parti’yle aralarında 2019 yılında hükümetten ayrılmalarından bugüne temas olmadığını açıklayan Erhürman, son iki yıldır Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçiliği’nce yeniden 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’na davet edildiklerini dile getirdi.
CTP’yle Türk Hükümeti arasında beş yıl önce olumsuz bir parantez açıldığını söyleyen Erhürman, şimdi bu temassızlık dönemine son verilmesi beklentisinde.
Erhürman, “Diyaloğu geliştirmeye karşılıklı olarak ihtiyacımız var” görüşünde.
İlgili Haberler “Guterres Kıbrıslı Türklere yapılan haksızlığın farkında”“Şimdi de CTP açısından seyrindeki ilişkiler bakımından AK Parti’den randevu talebimize olumlu yanıt verildi” diyen Erhürman, Türkiye ile KKTC ilişkilerinde geleneksel olarak Türk Hükümeti’nin adadaki tüm siyasi partilerle görüştüğünü ancak bunun son yıllarda rafa kaldırıldığını işaret etti.
Erhürman, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın KKTC’yi ziyaret ettiği ancak henüz halen kuzeyde CTP dahil tüm siyasi aktörlerle adadaki süreci değerlendirecek toplantılar yapmadığını belirterek, “Ama eskiden Kıbrıs işlerinden sorumlu devlet bakanı gelecekse veya dışişleri bakanı gelecekse sadece ana muhalefetle değil, muhalefetteki diğer partilerle de mümkün olduğunca görüşme yapılırdı. O gelenek kalktı son dönemde” diye konuştu.
Türk Hükümeti’nde Kıbrıs’tan sorumlu olan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın ise adaya günübirlik ziyaretlerde bulunduğunu ancak bunlardan hiçbirinde BM’nin yeni raportör süreci başta olmak üzere kapsamlı siyasi toplantı yapılmadığını kaydeden Erhürman, Yılmaz’ın henüz kendisiyle, CTP’yle de görüşmediğini belirtti. Erhürman, “Yılmaz’ın son gelişlerinde öyle bir toplantı ortamı olmadı. Elitaş’la toplantımız o yüzden değerli. Yani adadaki gelişmelere ve Kıbrıs politikasına ilişkin görüşlerimizi aktarma fırsatı bulduk. Sayın Elitaş da bunları ilgili makamlara, Sayın Cumhurbaşkanı'na, Dışişleri Makamına, Cevdet Bey’e aktaracağını ifade etti” açıklaması yaptı.
Erhürman: "Ersin Tatar’ın '3D şartı' Türkiye’yle koordineli mi, merak ediyoruz"
CTP lideri Erhürman, KKTC Cumhurbaşkanı Tatar’ın geçmişte BM müzakeresi için “egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü şartlarımız” dediğini anımsatarak, şimdi ise Tatar’ın “3D şartı” yani direkt ticaret, direkt uçuş ve direkt temas şartlarını gündeme getirdiğini kaydetti.
Dolayısıyla bunun Türkiye’yle koordineli yeni yaklaşım olup olmadığını anlamak istediklerini belirten Erhürman, AK Partili Elitaş’a, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz ve Dışişleri Bakanı Fidan’la uygun zamanda görüşmek istediklerini aktardıklarını açıkladı.
Tatar’ın “egemen eşitlik” şartının uluslararası arenada karşılığı olmadığını söyleyen Erhürman, “‘KKTC’yi tanıyın’ çağrısı bizi rahatsız eden bir çağrı değil. Çünkü o var olan durumla ilgili bir çağrı. Çözüm modeliyle ilgili bir şey değil. Ancak çözüm modelini konuşmak için ‘egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü’ şartlarını biz anlamıyoruz ki, uluslararası toplum nasıl anlayacak? ‘Masaya oturmak için egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü istiyorum. Ama KKTC tanınsın da ancak o zaman otururum da demiyorum’ denildi. Peki eşit uluslararası statü nasıl olacak o zaman? Karşındaki BM üyesi, AB üyesi tanınmış bir devlet. Sen tanınmış değilsin. Tanındığında bile eşit olmaz. Çünkü BM, AB üyelikleri yok. Ama hadi öyle, tanınmadan nasıl olacak bu iş? Yani kavramsal çerçevesi dahi net değildi. Şimdi 3D şartı ortaya atıldı. Süreç neye doğru evriliyor, merak ediyoruz. Bu 3D şartlarıyla egemen eşitlik kavramının altını doldurma gibi. Şimdi böyleyse mesela iki devlet dilinden bir kayış olması, bir değişiklik yapılması gerekecek. Ama öyle midir, değil midir? Ne kadar koordine ediliyor bu işler? Ne kadar derinlemesine konuşuluyor? Çok bilemiyorum” dedi.
“Baf Havalimanı’na Hizbullah tehdidinde Türkiye’nin garantörlüğü meselesi var”
CTP lideri Erhürman, Güney’deki Baf Havalimanı’ndan İsrail’e lojistik ve mühimmat desteği sağlandığı iddiasıyla Hizbullah’ın burayı hedef alma tehdidi olduğunu anımsatarak, bunun Türkiye’nin garantörlüğüyle ilgili boyutu olduğunu da söyledi.
Türkiye’nin Kıbrıs’ın toprak bütünlüğüne garantör olduğunu anımsatan Erhürman, “ Baf Havalimanı’yla ilgili, Güney’in diğer ülkelerle imzaladığı ülkelerle Kıbrıslı Türklerin de Türkiye’nin de söz hakkı olması gerekiyor. Ama şimdi Baf’ın üs olarak kullanılmasıyla ilgili Güney en az 16 ülkeyle anlaşma imzalamış. Bizim hiçbir dahlimiz yok. Biz kimseye üs müs vermemişiz. Böyle bir şeye irade de koymamışız. Ama [Hizbullah’ın] tehdit sadece Güney’e değil bize de gelen bir tehdit. Bizim de yaşama hakkımızı, memleketimizin yanmama hakkını etkileyen bir tehdit geliyor. Diyelim ki Hizbullah gitti saldırdı, bir vurdu. Garantör ülke olarak bu Türkiye’yi de ilgilendiriyor” diye konuştu.
Erhürman, Dışişleri Bakanı Fidan’ın Baf Havalimanı’nı İsrail’in askeri amaçla kullandığı yönündeki istihbarat bilgisi açıklamasını takip ettiklerini ve elbette bunun detayını bilemeyeceklerini de sözlerine ekledi.
“Şikâyet değil ama Kemal Kılıçdaroğlu’yla böyle değildi”
Türkiye’deki ana muhalefet partisi CHP ile ilişkilerinde ise Özgür Özel’in göreve gelmesiyle değişim olduğunu açıklayan Erhürman, hem CHP hem de CTP Sosyalist Enternasyonel üyesi partiler olsalar da, Kemal Kılıçdaroğlu döneminde ortaklaşa hareket etme durumu pek olmadığını kaydetti.
Özel’in ise genel başkan seçildikten sonra Kasım 2023’te adaya gelişinde kendileriyle kapsamlı görüşmeler yaptığını belirten Erhürman, “Kemal Bey kendi döneminde adaya geldi ve ana muhalefetle görüşmek istedi, bizi ziyaret etti gibi gelişmeleri yaşamadık. Şikâyet için söylemiyorum yani öyle oldu. Özgür Bey ise bizlere vakit ayırdı. Zaten bu Ankara davetini kendisi bize yaptı. Dolayısıyla bunlar Sayın Kılıçdaroğlu’nu şikâyet ettiğim için değil ama öncesinde olmayan şeylerdi. Şimdi Özgür Bey bu konuya özel bir ihtimam gösteriyor ve iletişimi çok açık yürütüyor. Arkadaşları aracılığıyla da onlara verdiği talimatlarla da çeşitli konularda bilgi alışverişi yapıyoruz” dedi.
Bu açıklamaları ardından Erhürman, dün CHP Genel Merkezi’nde Özgür Özel ile buluştu ve açıklamalarda bulundu. Toros’un eşlik ettiği Erhürman- Özel görüşmesine, CHP Genel Başkan Yardımcısı İlhan Uzgel de katıldı.
CHP lideri Özel ise, “Biz Sayın Başkan ile kişisel hukukumuzun ötesinde, partilerimizin köklü ilişkilerinin geliştirilmesinden yanayız. Sadece karşılıklı ziyaretlerle değil, bugün bile AKPM’de partilerimizin temsilcileri ülkelerimizin çıkarına, Kıbrıs’ın çıkarına birlikte mücadele veriyorlar. Bugün dahil Strazburg’da birlikte çalışıyorlar biz de onların çalışmalarını yakından takip ediyoruz. Yine her iki parti, Sosyalist Enternasyonal’de birlikte temsil ediliyorlar. Oradaki dayanışmamız son derece kıymetlidir. Biz kardeş partiler olarak ülkelerimizde iktidar olduğumuzda hem Kıbrıs için hem Türkiye için çok daha iyi günlerin müjdeleneceğine yürekten inanıyoruz” mesajlarını verdi.
İlgili Haberler Kıbrıs sorunu çıkmazda mı, yoksa çözüm hâlâ mümkün mü?