Yolsuzluk iddiaları ile boğuşan AKP hükümeti kendine beklemediği bir yerden destek buldu. BDP’li liderler Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın partisinin uluslararası bir komployla karşı karşıya olduğu iddiasına destek çıktı
ISTANBUL —
Barış ve Demokrasi Partisi’nin Adalet ve Kalkınma Partisi’ne desteğinin nedeninin, BDP’lilerin Erdoğan’ı devam eden barış görüşmelerinde kilit olarak görmesi olduğu düşünülüyor.
Son birkaç aydır aralarında kara para aklama da bulunan çeşitli suçlamalarla mücadele eden AKP hükümeti, süren soruşturmaları “adalet darbesi” olarak nitelendiriyor ve arkalarında dış güçlerin olduğunu iddia ediyor.
Önceleri Başbakan Erdoğan’ı eleştirmekten geri durmayan BDP ise son zamanlarda sessiz kalmayı tercih ediyor.
Geçtiğimiz günlerde BDP milletvekili Sırrı Sakık, yolsuzluk soruşturmasıyla ilgilenmediğini belirtmiş ve “Hazinede bol miktarda para olsa ne olacak? Halkın sofrasına, cebine mi yansıyacak?” diye konuşmuştu.
Uzmanlar BDP’nin Erdoğan’ı eleştirmekten çekinmesinin nedeninin barış sürecine zarar vermekten çekinmeleri olduğunu düşünüyor.
İstanbul Üniversitesi siyaset profesörü Nuray Mert, BDP’nin pragmatik yaklaşımının partiye pahalıya mal olabileceğini söylüyor. BDP’nin Türkiye’ye verdiği izlenimin, yalnızca kendi mücadelelerini düşünmek ve Türkiye’nin tümünü göz ardı etmek olduğunu belirten uzman, bunun BDP’yi ortalama Türk’ün gözünde ilgisiz bir partiye dönüştürdüğünü söylüyor. Mert’e göre BDP bu tutumuyla, kendi hak ve özgürlükleri adına AKP’nin ‘ahlaksız teklifini’ kabul etmiş bir parti konumuna düşüyor.
KCK Ocak ayında yaptığı açıklamada, AKP’ye destek vermiş ve soruşturmanın başbakanı düşürmek için düzenlenen uluslararası bir komplonun parçası olduğunu iddia etmişti.
Açıklama içlerinde Yahudiler’in, Yunanlılar’ın, Ermeniler’in ve Londralı şirketlerin olduğu bir komplodan bahsedilmişti.
Bu açıklama Kürt hareketinin önde gelenleri tarafından sertçe eleştirildi.
Ancak barış sürecinin önünde daha büyük engeller bulunuyor.
Mert yolsuzlukla başı dertte olan hükümetin barış süreci konusunda yapabileceklerinden şüphe duyuyor.
Uzman, hükümetin bir süre daha iktidarda kalabileceğini ancak ülke içinde ve yurtdışında meşruiyetini kaybetmesi nedeniyle Kürt sorununu çözme yeteneğini kaybettiğini belirtti.
18 aylık seçim dönemine giren ülkede hükümetin Kürt sorunuyla ilgili hareket alanı daha da azalabilir. Uzmanlar AKP’yi destekleyen seçmenin büyük bölümünün Türk milliyetçisi olduğunu ve barış sürecine kuşkuyla baktığını hatırlatıyor. Bu da Erdoğan’ın Kürt azınlıkla pazarlıkta ödün verme olasılığını düşük kılıyor.
Son birkaç aydır aralarında kara para aklama da bulunan çeşitli suçlamalarla mücadele eden AKP hükümeti, süren soruşturmaları “adalet darbesi” olarak nitelendiriyor ve arkalarında dış güçlerin olduğunu iddia ediyor.
Önceleri Başbakan Erdoğan’ı eleştirmekten geri durmayan BDP ise son zamanlarda sessiz kalmayı tercih ediyor.
Geçtiğimiz günlerde BDP milletvekili Sırrı Sakık, yolsuzluk soruşturmasıyla ilgilenmediğini belirtmiş ve “Hazinede bol miktarda para olsa ne olacak? Halkın sofrasına, cebine mi yansıyacak?” diye konuşmuştu.
Uzmanlar BDP’nin Erdoğan’ı eleştirmekten çekinmesinin nedeninin barış sürecine zarar vermekten çekinmeleri olduğunu düşünüyor.
İstanbul Üniversitesi siyaset profesörü Nuray Mert, BDP’nin pragmatik yaklaşımının partiye pahalıya mal olabileceğini söylüyor. BDP’nin Türkiye’ye verdiği izlenimin, yalnızca kendi mücadelelerini düşünmek ve Türkiye’nin tümünü göz ardı etmek olduğunu belirten uzman, bunun BDP’yi ortalama Türk’ün gözünde ilgisiz bir partiye dönüştürdüğünü söylüyor. Mert’e göre BDP bu tutumuyla, kendi hak ve özgürlükleri adına AKP’nin ‘ahlaksız teklifini’ kabul etmiş bir parti konumuna düşüyor.
KCK Ocak ayında yaptığı açıklamada, AKP’ye destek vermiş ve soruşturmanın başbakanı düşürmek için düzenlenen uluslararası bir komplonun parçası olduğunu iddia etmişti.
Açıklama içlerinde Yahudiler’in, Yunanlılar’ın, Ermeniler’in ve Londralı şirketlerin olduğu bir komplodan bahsedilmişti.
Bu açıklama Kürt hareketinin önde gelenleri tarafından sertçe eleştirildi.
Ancak barış sürecinin önünde daha büyük engeller bulunuyor.
Mert yolsuzlukla başı dertte olan hükümetin barış süreci konusunda yapabileceklerinden şüphe duyuyor.
Uzman, hükümetin bir süre daha iktidarda kalabileceğini ancak ülke içinde ve yurtdışında meşruiyetini kaybetmesi nedeniyle Kürt sorununu çözme yeteneğini kaybettiğini belirtti.
18 aylık seçim dönemine giren ülkede hükümetin Kürt sorunuyla ilgili hareket alanı daha da azalabilir. Uzmanlar AKP’yi destekleyen seçmenin büyük bölümünün Türk milliyetçisi olduğunu ve barış sürecine kuşkuyla baktığını hatırlatıyor. Bu da Erdoğan’ın Kürt azınlıkla pazarlıkta ödün verme olasılığını düşük kılıyor.