Alkol Kısıtlamalarının Altında İslami Politikalar mı Yatıyor?

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kabul ettiği ülkedeki alkol denetlemelerini sıkılaştıran, alkolün reklamını, televizyon ya da filmlerde gösterilmesini yasaklayan yasa, aynı zamanda alkol lisansı almayı da güçleştiriyor. Yasa karşıtları hükümetin İslamcı dünya görüşünü dayatmaya çalıştığını söylerken hükümet, gençleri koruduğunu tekrarlıyor.

Yasanın en tartışılan noktalarından biri, bir okul ya da camiden en az 100 metre uzaklıkta alkol satışının yasaklanması. Uzmanlar bunun 6 bin okul ve cami bulunan İstanbul’u büyük ölçüde etkileyeceğini söylüyor. Özellikle birçok bar ve restoranın bulunduğu Kadıköy’ün, yasadan zarar görmesi mümkün.

Meyhane sahibi Ferit Turgut bira sevkiyatını izlerken geleceğinin belirsiz olduğunu söylüyor. Çünkü meyhanesine 100 metre mesafede bir cami var. Turgut yasa çıkmadan önce de artan alkol vergileri yüzünden iflasa yaklaştığını söylüyor. Turgut’a göre hükümetin amacı alkolü tamamen yasaklamak. Ferit Turgut, alkol kültürünün bu ülkede yüzlerce yıldır var olduğunu ve sayısız şarap ve rakı mezesinin bunun en iyi kanıtı olduğunu belirtiyor.

Türkiye’nin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk’ün en sevdiği içki olan rakı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ayranı milli içki olarak ilan edinceye kadar Türkiye’nin milli içkisi olarak görülüyordu.

Yeni yasa alkolü tüm reklam ve sponsorluklarda yasaklıyor. Ayrıca içkilerin televizyonda gösterilmesi de yasak. Marketler de akşam 10 sabah 6 arası içki satışı yapamayacak.

Yasa ülkede büyük tartışma yaratırken Başbakan Erdoğan dini görüşlerini yasalara yansıttığı gerekçesiyle eleştiriliyor. Ancak Başbakan, politikalarını dinin değil, sağlık kaygılarının yönettiğini söylüyor.

Dünyanın her yerinde böyle denetimler olduğunu söyleyen Erdoğan, gençliğin kötü alışkanlıklardan korunması gerektiğini belirtiyor. Erdoğan “Gece gündüz kafası kıyak dolaşan bir nesil istemiyoruz,” dedi.

Ancak Milliyet köşe yazarı Kadri Gürsel bu açıklamaların samimi olmadığını, AKP’nin 10 yıllık iktidarı boyunca alkole karşı sistematik bir kampanya yürütüldüğünü söylüyor. Ülkede alkol üzerinden yürütülen bir kavga olduğunu ve bir kadeh şarap içilebilen yerlerin sayısının her yıl giderek azaldığını belirten Gürsel, Anadolu’nun devasa bir alkolsüz bölgeye çevrildiğini belirtiyor ve bunun dini, muhafazakar bir planın parçası olduğunu düşünüyor. Gürsel bunun alkolizmle mücadeleyle ilgisi olmadığını belirterek Türkiye’de böyle bir sosyal sorun bulunmadığını ekliyor.

Türkiye, alkol tüketiminde Avrupa sonuncusu. Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde alkolden alınan vergi dünyanın en düşük seviyesinden en yüksek oranlarından birine dönüştü. Hükümet %100 olan vergi oranının daha da arttırılabileceğini bildiriyor.

Ancak Başbakan Erdoğan bu hafta yasakla ilgili kaygıları giderme çabasıyla isteyenlerin evlerinde içki içme konusunda özgür olduğunu söyledi.

Siyasi danışmanlık şirketi Global Source Partners’dan uzman Atilla Yeşilada bu yeni baskıların arkasında seçim politikaları olduğunu düşünüyor. Yeşilada’ya göre bu yasa henüz buzdağının görünen yüzü ve seçimler yaklaştıkça muhafazakar tabana yönelik yeni yasalar çıkarılacak.

Uzmanlar alkol konusunda devam eden hararetli tartışmaların, halkın ülkenin geleceği konusunda ne derece bölünmüş olduğunu gösterdiğini söylüyor. Uzmanlara göre, gelecek yılkı seçimlere kadar bu kutuplaşma daha da derinleşebilir.