Almanya’da Federal Anayasa Mahkemesi, eski Başbakan Angela Merkel’in, Almanya’nın doğusundaki Thüringen eyaletinde 2020 yılı Şubat ayında yapılan eyalet başbakanlığı seçimiyle ilgili açıklamasıyla "siyasette eşit fırsat ilkesini ihlal ettiği" yönünde karar alarak, o dönemde aşrı sağcı parti Almanya için Alternatif’nin siyasi seçim hakkına zarar verdiğine hükmetti.
Kararda, Merkel’in hak ihlali yaptığı da belirtilerek, "devlet görevinde bulunan bir siyasetçinin eşitlik ilkesine bağlı kalması gerektiği" vurgulandı ve eski başbakan resmen uyarıldı.
Mahkeme kararı, Merkel’in açıklamalarının Başbakanlık İnternet Sitesi üzerinden yayınlanmasını ayrıca eleştirerek, bunun da eşitlik ilkelerine ters düştüğünü, Merkel’in özel değil, hukuki sınırları olan biri olarak konuştuğunu vurguladı.
Kararla ilgili sözcüsü üzerinden bir açıklama yapan Merkel, "Almanya’nın en yüksek mahkemesinin aldığı kararı saygıyla karşılıyorum ve kabul ediyorum" dedi.
Merkel’in sözlerini mahkemeye taşıyan AfD’nin Eş Başkanı Tino Chrupalla, Federal Anayasa Mahkemesi kararını "Demokrasi için iyi bir gün" şeklinde yorumlarken, Merkel'in o dönemdeki açıklamalarının sadece AfD'nin haklarını değil, aynı zamanda anayasayı da açıkça ihlal etmek anlamına geldiğini söyledi.
Merkel’in açıklamalarının "yurtdışındaki diktatörlerin fikirlerini" anımsattığını söyleyen Chapulla, Hristiyan Demokrat siyasetçinin halen görevinde olması durumunda bu karar sonrasında istifasının gerekeceğini hatırlattı.
16 yıl Almanya’yı yöneten Angela Merkel, geçen yıl eylül ayında yapılan genel seçimler sonrasında başbakanlık görevinden ayrılmıştı.
Ne olmuştu?
O günlerde yaşanan skandal ile ülke çapında siyasi krize neden olan gelişmeler, Thüringen’de 2019 yılı Ekim ayında yapılan seçimlerden sonra uzun bir süre hükümet kurulamamasıyla başladı. 2020 yılı Şubat ayında, Sol Partili aday Bodo Ramelow'a karşı aday olan liberal FPD partisinden Thomas Kemmerich, kendi partisinin yanısıra Hıristiyan Demokrat (CDU) ve aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisinin desteğiyle Thüringen Eyalet Başbakanı seçildi. Kemmerich’in seçiminin FDP, CDU ve AfD partilerinin eyalet yetkililerinin bilgisi dahilinde kapalı kapılar ardında yapılan gizli pazarlıklarla hazırlandığı ortaya çıkmıştı.
Irkçı ve aşırı sağcı söylemleriyle tanınan Thüringen AfD örgütünün başkanı Björn Höcke‘nin, Kemmerich ve CDU’ya bir mektup yazarak, seçilmesine destek sağlayacaklarını ifade ettiği, FDP lideri Christian Lindner’in de Höcke’nin önerisine onay verdiği belirlenmişti.
Yaşananlara en sert tepkilerden biri o günlerde Güney Afrika’ya resmi bir ziyarette bulunan Angela Merkel’den geldi. Merkel oradan yaptığı açıklamada, Kemmerich’in AfD’nin, FDP ve CDU eyalet örgütlerinin desteğiyle seçiminin "affedilemez bir olay" olduğunu belirterek, "Hem benim şahsi hem de CDU’nun temel değerleni sarsan bir durum. AfD’nin yardımıyla siyasi bir çoğunluğun oluşmaması konusunda alınan bir prensip kararımız var. Thüringen’de yaşanan olayın bir an önce iptal edilmesi gerekiyor. Demokrasi adına kara bir gün yaşadık" şeklinde konuştu.
Merkel‘in kendi partisinin Thürngen eyaleti örgütüne uyguladığı baskı ve genel olarak tepkisi sonrasında, Kemmerich daha 24 saat geçmeden istifa etti ve seçimin tekrarlanması için meclise başvurdu. Daha sonra tekrarlanan seçimlerde, sosyalist Linke partisinden Ramelow başbakan seçildi.
O günlerde, FDP adayının, CDU’lu ve FDP’li milletvekilleriyle birlikte, AfD'nin en radikal kanadının bulunduğu Thüringen'deki vekilleri tarafından seçilmiş olması, "Almanya'da bir tabunun yıkılması" şeklinde nitelendirildi. AfD‘nin siyasete yön vermesinin doğallaşması ve diğer eyaletlere ve federal düzeydeki politikalara sıçraması yönünde uyarılar yapılırken, Alman Yahudiler Konseyi ve Almanya Türk Toplumu gibi çatı örgütleri de gidişattan çok tedirgin oldukları yönünde ve Merkel’e destek veren açıklamalar yaptılar.
Bununla birlikte, kriz Berlin’i de vurdu. Dönemin Savunma Bakanı da olan Hristiyan Demokrat Birlik'ten (CDU) Annegret Kramp-Karrenbauer parti genel başkanlığından istifa etti. Birçok siyasi yorumcu, Thüringen’de yaşanan olayın ve Merkel’in sözleri sonrası patlak veren krizin, CDU’nun geçen yılki genel seçimlerde aldığı başarısız sonucun tabanını hazırladığı görüşünde.