Almanya'da 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana ilk kez aşırı sağcı bir parti, bir eyalet seçimini kazandı. 2013’de kurulan ve son yıllarda oy oranını sürekli arttıran Almanya için Alternatif (AfD) Partisi, ülkenin doğusunda bulunan iki eyalette yapılan seçimlerde büyük bir zafer elde etti.
Thüringen eyaletinde AfD, oyların yüzde 32,8'ini elde ederek birinci parti oldu. CDU yüzde 23,6 ile ikinci, Rusya yanlısı sol-milliyetçi BSW yüzde 15,8 ile üçüncü, Sol Parti yüzde 13,1 ile dördüncü oldu.
Berlin’deki federal hükümetin ortaklarından sosyal demokrat SPD'nin yüzde 6,1, Yeşiller'in yüzde 3,2 gibi çok düşük sonuçlar alması da dikkat çekti. Hükümetin bir diğer ortağı FDP, yüzde 5’lik barajın altında kaldı.
İlgili Haberler Almanya’da 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana aşırı sağın ilk eyalet zaferiSaksonya eyaletinde merkez sağda yer alan Hıristiyan Demokrat Birliği (CDU) oyların yüzde 31,9’unu alırken, AfD oyların yüzde 30,6'sını alarak ikinci parti oldu. Yeni kurulan BSW ise yüzde 11,8 oy alarak 3. oldu.
SPD yüzde 7,3’lük oy alırken, Yeşiller yüzde 5,1 oranında oy topladı. FDP burada da meclise giremedi.
Koalisyon hükümetinin hezimeti sonrası ne olacak?
Aşırı sağcı AfD’nin seçimlerde büyük bir başarı elde etmesi, başkent Berlin’de şok etkisi yarattı. Seçimleri değerlendiren SPD’li Başbakan Olaf Scholz tüm partilere, AfD'yle birlikte hareket etmeme çağrısı yaptı. Seçim sonuçlarını "acı verici" olarak değerlendiren Scholz, AfD'nin yükselişinin endişe verici olduğunu belirtti ve "Ülkemiz bu durumu kabullenmemeli. AfD, Almanya'ya zarar veriyor, ekonomiyi zayıflatıyor ve toplumu bölüyor" ifadelerini kullandı.
Erken seçim isteyen AfD lideri Alice Weidel, "Bu sonuçlardan sonra Scholz’un koalisyon ortaklarıyla birlikte bavullarını toplayıp koltukları boşaltmaları gerekmektedir" derken, AfD’nin dışlanması durumunda daha da büyüyeceğini ifade etti. Almanya’nın en tartışmalı aşırı sağcı politikacılarından biri olan, AfD’nin Thüringen örgütü lideri Björn Höcke, "AfD, Thüringen'de halkın partisi oldu. Almanya çapında değişime ihtiyacımız var ve değişim ancak AfD ile gelecek" dedi.
Erken seçim çağrılarına destek veren Hıristiyan Sosyal Birlik Partisi CDU Genel Başkanı ve Bavyera Eyalet Başkanı Markus Söder, seçim sonuçlarını "Alman demokrasisi için bir dönüm noktası" olarak tanımladı. Söder, "Bu seçim sonucu hepimiz için gerçek bir son uyarı olmalı. Her zamanki gibi işimize, normal gündeme dönemeyiz. Scholz ve hükümeti bir siyasi harabeye yol açtı. Hemen istifa etmeli ve erken seçimin önünü açmalı" dedi. Söder, Birlik Partileri CDU ve CSU’nun başbakan adayı olmaya hazır olduğunu da söyledi.
Seçimde büyük bir hezimet yaşayan liberal FDP’nin Genel Başkan Yardımcısı Wolfgang Kubicki, "Bu sonuçlarla Berlin’deki koalisyon meşruiyetini kaybetti” diyerek partisinin koalisyondan çekilmesini istedi. Kubicki, "Bu koalisyon ülkeye zarar verdiği gibi, kesinlikle FDP’ye de zarar veriyor" diye konuştu.
Almanya’nın önde gelen siyasi köşe yazarları ve yorumcuları, seçim sonuçlarının federal hükümet için bir facia olduğunu ve koalisyon hükümetinin seçmenin güvenini kaybettiğini belirtiyor.
Berlin’de yapılan analizlerde, dünkü sonuçların koalisyondaki istikrarsızlığı daha da arttıracağı ifade edilirken, erken seçim tartışmalarının 22 Eylül'de Brandenburg eyaletinde yapılacak bir diğer yerel seçim sonrasında ivme kazanacağı belirtiliyor.
Kamuoyu araştırmalarına göre AfD, Brandenburg'da da ilk sırada. Yorumlarda, SPD’nin ve koalisyon ortaklarının burada da hezimete uğramaları durumunda Scholz, güven oyu istemek zorunda kalacak. Almanya normal şartlar altında 28 Eylül 2025'te genel seçime gidecek. Son kamuoyu yoklamaları, AfD'nin ülke çapında CDU'nun arkasında ikinci parti olduğunu gösteriyor.
Almanya’daki Türkler sonuçlardan tedirgin
AfD partisinin İslam karşıtı ve ayrımcı söylemleri, Almanya’daki Türkler ve Müslümanlar için ciddi bir tehdit oluşturuyor. Bu nedenle AfD’nin yükselişi, Almanya’daki Türk toplumunun geleceği için endişe verici bir gelişme olarak değerlendiriliyor. Aynı zamanda AfD'nin seçimlerdeki başarısı, Alman toplumu içinde göçmenlere ve özellikle İslam dinine karşı her geçen gün tırmanan hoşnutsuzluğu arytıracağa benziyor. Bu gidişattan en fazla etkilenecek olan grupların başında da Türkler geliyor.
VOA Türkçe’ye seçim sonuçlarını değerlendiren Almanya Türk Toplumu Başkanı Aslıhan Yeşilkaya Yurtbay, sadece AfD’nin değil, merkez partilerin de AfD’nin tezlerini kopyaladığını belirterek, gidişatı tehdit edici olarak tanımladı.
Yurtbay, "Göçmenlik geçmişi olan biz ‘yeni’ Almanlar için bu sonuçlar şok edici ve korkutucu, çünkü evimizi ve buradaki geleceğimizi sorgulatıyor. Benim kuşağımdan pek çok insan şimdiden Almanya'yı terk etmeyi planlıyor" dedi.
Almanya’daki Türk lobisinin tanınan isimlerinden Kenan Kolat, göçmenlerle ilgili tartışmaların Alman siyasetindeki gelişmeleri belirlediğini belirterek, son zamanlarda yaşanan terör saldırılarının AfD’nin işine geldiğini belirtiyor ve şöyle konuşuyor:
"Göçmen konusu gündemde en üstteki yerini koruyor. Cihatçı kesimlerin Almanya'da yaptıkları eylemler toplumda büyük korku yarattı. Bu da katı ve sert politika izleyen partilere oyların akmasına yol açtı. Son yıllarda artan benim ‘refah şovenizmi’ diye nitelediğim yaklaşımın da etkili olduğunu görüyorum. Sosyal haklarda gerileme ve insanların gelecek kaygılarının artması insanları sığınacak bir liman arayışına yönlendiriyor. Tüm bu gelişmeler Almanya'da yaşayan Türkler’in geleceği açısından zor bir durum oluşturuyor. Buna bir çare, Alman siyasetine çok daha fazla katılım. Bu yıl yürürlüğe giren Çifte Vatandaşlık Yasası sayesinde Türk vatandaşlığından çıkmadan Alman vatandaşlığına geçmek olanaklı hale geldi. Daha aktif politika yapmamız gerekiyor."
Yeşiller Partisi’den Bavyera Eyaleti Milletvekili Cemal Bozoğlu ise, gelişmelerin sadece göçmenleri değil, Alman toplumunu tehdit eden bir boyutu olduğuna dikkat çekti ve şöyle konuştu:
"Almanya’nın gelecek 20 yılını belirleyecek olan politik tercihler Saksonya ve Thüringen eyalet seçimleri ile ortaya çıktı. Artık faşizm darbelerle gelmiyor. Sistem adım adım değiştirilerek, toplum ikna edilerek otoriter bir rejim kuruluyor. Almanya için böyle bir sürecin başındayız. Gelecek dönemin siyasi tercihi ya faşizm soslu otoriter rejim ya da demokrasi olacak. Almanya bugünden itibaren eski Almanya değil."
İlgili Haberler Solingen saldırısı sonrası Almanya güvenlik politikalarını sıkılaştırıyor: Sınırdışı uygulamaları gündemde