Almanya'da seçime 24 saat kaldı: Hangi aday başbakanlığa yakın? Hükümet nasıl kurulacak?

Almanya yarın sandık başına gidecek. Seçimlerin ardından, hangi partilerin koalisyon kuracağı, ülkenin siyasi geleceğini belirleyecek önemli bir konu olacak.

Almanya Pazar günü yapılacak yapılacak erken genel seçimlere odaklanmış durumda. Bu seçimler, yalnızca ülkenin iç siyasi dengelerini değil, aynı zamanda Avrupa'nın ekonomik, sosyal ve diplomatik yönelimlerini de etkileyecek bir dönemeç olarak görülüyor.

Avrupa Birliği'nin lokomotif ülkelerinden biri olan Almanya, uzun bir süredir ekonomik kriz yaşarken, siyasette de çalkantılı bir dönemden geçiyor. Seçimler sonrasında, hükümetin el değiştireceğine kesin gözüyle bakılıyor.

Seçim sonuçlarına göre, Almanya'nın ekonomik toparlanma süreci ve göçmen politikaları gibi kritik konularda atılacak adımlar, ülkenin gelecekteki siyasi yönelimlerini belirleyecek. Yeni hükümetin bu zorlukları nasıl ele alacağı, sadece Almanya'nın değil, tüm Avrupa'nın istikrarı açısından belirleyici olacak.

İlgili Haberler Almanya'da 23 Şubat’ta yapılacak seçimler öncesi Türkler tedirgin

51 Türkiye kökenli milletvekili adayı var

Ülkede 30,6 milyonu kadın, 28,6 milyonu erkek olmak üzere 59,2 milyon seçmen bulunuyor. Seçmenler arasında Alman vatandaşlıkları nedeniyle oy kullanma olanağına sahip olan Türkiye kökenlilerin sayısı ise 982 bin olarak belirtiliyor.

4 bin 506 milletvekili adayının Federal Meclis'te 630 sandalye için yarıştığı seçimlere 29 parti giriyor.

Seçime değişik partilerden 51 Türkiye kökenli aday da katılıyor. Geçen seçimde Türkiye kökenli milletvekili sayısı 18 olmuştu.

Bu arada, 1994 yılında Almanya Federal Meclisi’ne giren ve o zamandan bu yana mecliste yer alarak, en kıdemli Türkiye kökenli siyasetçi olan Cem Özdemir, federal meclise yeniden aday olmayacağını açıkladı. Yeşiller Partisi’nin en tanınan isimlerinden olan Özdemir, Olaf Scholz hükümetinde Gıda ve Tarım Bakanı olarak görev yaparken, hükümetin üç ay önce dağılmasıyla Eğitim ve Araştırma Bakanlığı görevini de üstlendi. Ancak, doğup büyüdüğü Baden-Württemberg’de gelecek yıl yapılacak eyalet seçiminde başbakanlık için aday olma kararı alan Özdemir, bu nedenle, federal meclise yeniden aday olmayacağını duyurdu.

Seçimden sonra koalisyon kurmak zor olacak

Seçimlerin ardından, hangi partilerin koalisyon kuracağı, ülkenin siyasi geleceğini belirleyecek önemli bir konu olacak.

Pazar akşamı saat 18:00’de seçimlerin sona ermesinin ardından, ilk tahminler ve ardından daha detaylı sonuçlar yayımlanacak. Pazar gecesi Federal Yüksek Seçim Kurulu tarafından açıklanacak resmi sonuçlar sonrasında ise, Almanya'nın yeni hükümetini belirlemek için kritik bir süreç başlayacak.

Son 3 ayda yapılan çeşitli anketlerin ortalamasına göre, Birlik Partileri’nin (CDU/CSU) seçimde yüzde 29,8 oranında oy alarak, birinci olması bekleniyor. Anketlere göre, AfD (Almanya için Alternatif) partisine destek son üç ayda yüzde 2,4’lük artış göstererek yüzde 20,7’ye ulaştı. SPD’nin (Almanya Sosyal Demokrat Partisi) ortalaması yüzde 15,8’e çıkarken, Yeşiller Partisi yüzde 13,2’ye ulaştı. Linke (Sol Parti) yüzde 7 ile yüzde 5’lik barajı aşacak bir durumda görünüyor. Sol-milliyetçi BSW ve liberal FDP ise yüzde 4‘lük oranlarıyla mecliste yer alamayacak gibi bir konumdalar. Eğer bu partiler barajı aşamazsa, koalisyon hesaplamaları değişecek ve daha az partili mecliste milletvekillerinin dağılımı da bu durumdan etkilenecek.

Alman parlamentosu Bundestag’daki olası koalisyon, seçim sonrası milletvekili dağılımına bağlı olarak şekillenecek. 630 sandelyeli mecliste, hükümet kurabilmek için 316 sandalyeye eşit olan bir çoğunluk gerekiyor. Ancak anket sonuçları, seçim sonrası iki partili bir koalisyonun parlamentoda çoğunluğu sağlayamayacağını ortaya koyuyor. Şu an için yalnızca CDU/CSU ve AfD’nin ortaklığı çoğunluğu sağlayabiliyor. Ancak diğer partiler gibi, CDU lideri Friedrich Merz, partisinin AfD ile herhangi bir işbirliği yapmayacağını birçok kez vurguladı ve AfD ile herhangi bir koalisyon kurmayı kategorik olarak reddetti. Bu yüzden, AfD’nin herhangi bir hükümete katılması oldukça düşük bir ihtimal.

İlgili Haberler Almanya’da seçimler yaklaşırken Türkiye ile ilişkilerde hangi parti ne öneriyor?

En olası koalisyonlardan biri olarak tanımlanan CDU/CSU ile SPD arasında kurulacak büyük koalisyon için, milletvekili sayısının çoğunluğu sağlamak konusunda yeterli olmayacağı tahmin ediliyor.

Bir diğer ihtimal, CDU/CSU ve Yeşiller arasında bir koalisyon. Ancak, bu olasılıkta da iki bloğun sandalye sayısının çoğunluktan oldukça uzak kalacağı tahmini yapılıyor; ayrıca CSU lideri Markus Söder’in seçim kampanyasında Yeşiller ile bir işbirliğini reddetmesi nedeniyle bu kombinasyon oldukça zor görünüyor.

Alman siyasetinde, partilerin renkleri nedeniyle Jamaika Koalisyonu olarak tanımlanan, yani CDU/CSU, Yeşiller ve FDP’nin biraraya gelmesi için, FDP’nin yüzde 5’i aşması gerekiyor. Bu seçenek, daha önce FDP ve Yeşiller arasında yaşanan gerilimler nedeniyle zor görünse de, liberallerin meclise girmesi durumunda çok ciddi bir olasılık olarak tanımlanıyor.

Başbakanlığa en yakın isim Birlik Partileri’nin adayı Merz

Seçimler yalnızca Almanya için değil, Türkiye ile olan ilişkiler açısından da kritik önemde. Başbakanlık için yarışan dört adayın politikalarında, Almanya’daki Türk diasporasının yanısıra mülteci politikaları, iki ülke arasındaki ekonomik işbirlikleri ve NATO içindeki stratejik ilişkiler önemli yer tutuyor. Bu bağlamda, yeni seçilecek başbakanın Türkiye politikalarını hangi yönde geliştireceği ya da değiştireceği büyük bir merak konusu.

Seçim anketlerine göre, başbakanlığa en yakın görünen ise Friedrich Merz.

Friedrich Merz.

Friedrich Merz, 11 Kasım 1955'te Brilon'da doğdu. Hukuk eğitimi aldıktan sonra yargıç ve avukat olarak çalıştı. 1989-1994 yılları arasında Avrupa Parlamentosu'nda, 1994-2009 yılları arasında ise Alman Federal Meclisi'nde milletvekili olarak görev yaptı. 2000-2002 yılları arasında CDU/CSU Meclis Grubu Başkanlığı yaptı. Eski Başbakan Angela Merkel’in siyasi çizgisine olan karşıtlığı nedeniyle 2009 yılında aktif siyasetten çekilerek özel sektörde çeşitli üst düzey pozisyonlarda bulundu. Merkel’in ardından, 2022 yılında CDU Genel Başkanı seçildi.

Seçim sürecinde göç konusunu ön plana çıkaran, düzensiz göçün engellenmesi, gelen göçmenlerin sayısının kontrol altında tutulması ve yasadışı göçle mücadele için Almanya’nın sınırlarının daha iyi korunması gerektiğini savunan CDU adayı, Müslüman göçmenlerin entegrasyonu konusunda daha sıkı önlemler alınmasını da talep ediyor.

Özellikle "siyasi İslam" ve radikal İslamcı gruplar hakkında endişelerini sıklıkla dile getiren Merz, Türkiye'nin AB'ye tam üyelik perspektifinin bulunmadığı görüşünde. Konuyla ilgili değişik açıklamalarında, Türkiye ile ilişkiler konusunda İngiltere ile yapılan ticaret anlaşmasının belli ölçüde örnek alınabileceğini savunan Merz, sığınmacılara evsahipliği yaptığı için Türkiye’ye daha çok mali yardım yapılmasından yana bir tutum benimsemişti. Merz aynı zamanda, Türkiye'nin NATO üyeliğini ve stratejik önemini vurgulayarak, iki ülke arasındaki ekonomik ve güvenlik işbirliğinin sürdürülmesi gerektiğini savunuyor.

Olaf Scholz

Olaf Scholz, 2021'den bu yana Almanya Başbakanı olarak görev yaptı. 1958 doğumlu olan Scholz, SPD’deki çeşitli görevlerinin ardından 2018’de Merkel’in dördüncü kabinesinde Maliye Bakanı ve Başbakan Yardımcısı olarak yer aldı. 2021’de SPD’nin başbakan adayı olarak Merkel’i yenen Scholz’un başbakanlık dönemi, Almanya’nın ekonomik istikrarını korumaya, iklim değişikliğiyle mücadele etmeye ve enerji bağımsızlığını arttırmaya yönelik çeşitli reformlarla şekillendi.

Almanya Başbakanı Olaf Scholz.

Karizmatik olmamakla ve heyecan verici konuşmalar yapamamakla eleştirilen Scholz, başbakan olarak görevde bulunduğu sürede, Türkiye ile ilişkilerde dengeli bir yaklaşım benimsedi.

Ekonomik işbirliğinin yanısıra, mülteci krizi ve bölgesel güvenlik konularında Türkiye ile diyalog ve işbirliğini sürdüren Scholz ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasındaki ilişkiler, karşılıklı ziyaretler ve diplomatik temaslarla şekillendi. Scholz’un döneminde, Almanya'nın Türkiye'ye yönelik silah ihracatında artış yaşandı ve 2024 yılında 103 milyon Euro değerinde 69 ihracat izni verildi. Her iki liderin, özellikle Ortadoğu'daki çatışmalar konusunda farklı yaklaşımlar sergilemeleri dikkat çekti.

Scholz, İsrail'in kendini savunma hakkını vurgularken, Erdoğan İsrail'e yönelik sert eleştirilerde bulundu.

Alice Weidel

Alice Weidel, 6 Şubat 1979'da Gütersloh'ta doğdu. Ekonomi alanında eğitim aldı ve 2011 yılında doktorasını tamamladı. Çin'de bir süre çalıştıktan sonra Almanya'ya döndü ve 2013 yılında AfD'ye katıldı.

2017 yılında AfD'nin federal seçimlerdeki eş başbakan adayı oldu ve aynı yıl Bundestag'a seçildi. 2022 yılında AfD Eş Genel Başkanı olarak seçildi.

AfD lideri Alice Weidel

Weidel, ekonomi alanındaki uzmanlığı ve etkili iletişim becerileriyle partinin kamuoyundaki imajını güçlendirirken, özellikle, televizyon tartışmalarındaki performansları ve net söylemleriyle dikkat çekti.

Efsanevi İngiltere Başbakanı Margeret Thatcher’ı örnek alarak, düşük vergiler, özelleştirmeler ve daha az devlet müdahalesi gibi radikal ekonomik reformları savunan, aynı zamanda Avrupa Birliği’ne karşı olan duruşu ve ulusalcı politikalarıyla dikkat çeken Weidel, Almanya'daki göç politikalarına ve İslam’a yönelik sert eleştirileriyle de tanınıyor.

AfD adayı, daha sıkı sınır kontrolleri ve göçmenlere yönelik kısıtlamalar talep ederek, sığınmacılara eleştirisel yaklaşan ve güvenlik endişeleri olan seçmenlerin desteğini kazanıyor.

Weidel, AfD'nin genel politikaları doğrultusunda, Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğine karşı çıkıyor ve Almanya'nın Türkiye ile ilişkilerinde eleştirel bir tutum sergiliyor. 2018 yılında Türk asıllı futbolcular Mesut Özil ve İlkay Gündoğan'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmelerini sert sözlerle eleştirmesiyle akıllarda kalan Weidel, bu durumu Almanya'ya sadakat eksikliği olarak nitelendirmişti.

Weidel, partisinin savunduğu geleneksel aile değerleriyle çelişen bir yaşam tarzı benimsemesi nedeniyle eleştiriliyor. Sri Lanka kökenli bir kadınla birlikte yaşayan ve evlatlık iki çocuğu olan Weidel, özel hayatındaki farklılıkların, partinin politikalarına ters düşmediğini savunuyor.

Robert Habeck

Robert Habeck, 2 Eylül 1969'da Lübeck'te doğdu. Felsefe ve edebiyat eğitimi aldı; 2000 yılında edebiyat doktorasını tamamladı. Eşiyle birlikte çocuk kitapları ve romanlar yazdı.

Habeck, 2009-2012 yılları arasında Schleswig-Holstein Eyalet Meclisi'nde milletvekili olarak görev yaptı. 2012-2018 yılları arasında Schleswig-Holstein Çevre, Tarım ve Enerji Bakanı olarak hizmet verdi. 2018-2022 yılları arasında Yeşiller Partisi Eş Başkanı olarak görev yaptı.

Robert Habeck

Habeck, Almanya'nın iklim değişikliğiyle mücadele politikalarını yönlendiren isimlerden biri ve ekonomik kalkınma ile çevresel sürdürülebilirliğinin bir arada savunucularından.

Robert Habeck'in Almanya'daki popülaritesi dalgalanmalar yaşadı. 2022 yılında Yeşiller Partisi'nin önde gelen isimlerinden biri olarak, Ekonomi ve İklim Koruma Bakanı olarak görev yaparken, kamuoyunda yüksek bir beğeni oranına sahip olan Habeck, son 2 yılda ülkenin en eleştirilen siyasetçilerinden biri oldu.

Bunun nedenleri arasında, enerji politikaları ve ekonomi yönetimine yönelik eleştiriler, ayrıca bakanlıkta yakın akrabaların işe alınmasıyla ilgili bazı skandalların etkisi yer aldı.

Robert Habeck, Yeşiller Partisi’nin genel çizgisine bağlı kalarak, Türkiye ile ekonomik ve enerji alanlarında işbirliğini desteklerken, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bazı politikalarını ve açıklamalarını eleştirdi, insan hakları ve demokrasi konularında iyileştirmeler yapılması gerektiğini savundu.

Ekonomi Bakanı sıfatıyla Türkiye ile ilişkilerde ekonomik işbirliği ve enerji alanlarında ortak projelere odaklanan Habeck, Türkiye'ye gerçekleştirdiği ziyarette, iki ülke arasındaki ekonomik ve ticari ilişkilerin güçlendirilmesi amacıyla temaslarda bulundu.