BERLİN - Almanya’da Pazar günü ülkenin en önemli eyaletlerinden Bavyera ve Hessen‘de seçmenler sandık başına gidiyor. Ekonomik olarak en güçlüler arasında yer alan iki eyalet 19 milyon nüfusa ev sahipliği yapıyor; yani Almanya nüfusunun dörtte biri bu eyaletlerde yaşıyor.
Sağ popülist Almanya için Alternatif’in (AfD) gücünü artırmasının tedirginliğinin yaşandığı dönemde yapılan çifte seçimden çıkacak sonuçlar, Berlin’deki koalisyon hükümetinin konumu ve genel olarak Almanya’daki siyasi gidişat açısından merakla bekleniyor.
Milli gelir açısından da Almanya'nın en zengin ve yüzölçümünde de en büyük eyaleti Bavyera’da 2018’de yapılan son eyalet seçiminde, Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) yüzde 27’lik oy oranıyla 1962 yılından bu yana ilk kez eyalet parlamentosundaki çoğunluğunu kaybetmiş ve yüzde 11 oy alan, bağımsız adayların oluşturduğu Hür Seçmenler Partisi ile koalisyon yapmak zorunda kalmıştı.
Yapılan tüm anketler, Pazar günü Bavyera seçimlerinin özellikle Olaf Scholz ve partisi SPD açısından büyük bir hüsranla sonuçlanacağını gösteriyor. Anketlere göre, SPD Bavyera'da yüzde 9 oy alarak, tek haneli bir rakama bile düşecek.
Bunun gerçekleşmesi durumunda, sosyal demokrat SPD Hıristiyan Sosyal Birlik CSU, Hür Seçmenler, Yeşiller ve ırkçı AfD'nin gerisinde kalarak beşinci sırada yer alacak. Anketlerde, Hür Seçmenler’in yüzde 17, Yeşiller ve AfD’nin yüzde 14 oranında oy alacağından yola çıkılıyor.
Bavyera'da SPD için tahmin edilen olası fiyasko sonuca Hessen eyaletinde de benzer bir yenilgi eklenecek. Anketörler SPD’nin "eski kalesi" Hessen‘de yüzde 16 oranında oy alacağından yola çıkıyor.
Tahminlere göre SPD, Hessen’de Hıristiyan Demokrat CDU, Yeşiller ve AfD‘nin gerisinde kalacak. Yapılan kamuoyu yoklamalarına göre Hessen’de CDU yüzde 29 oy alarak ‘en güçlü parti’ konumunu koruyacak. Yeşiller’in ve Almanya için Alternatif’in yüzde 16, Federal İçişleri Bakanı Nancy Faeser’i başbakan adayı gösteren SPD’nin ise en iyi koşullarda yüzde 16 alması bekleniyor.
Almanya’da siyasette eksen kayması
Her iki eyalette de seçim kampanyaları çok sert bir atmosferde geçti. Göç politikaları, göçmen akının durdurabilecek önlemler ve sınırlarda yeniden sıkı polis kontrolü gibi konuların gündemi belirlediği tartışmalarda AfD’nin kullandığı söylemlerin diğer partiler tarafından üstlenilmesi dikkat çekti.
Analistler, seçimlerden sonra SPD'nin olası yenilgisinden daha çok, Almanya‘nın siyasi ekseninde yaşanabilecek kırılmanın konuşulacağını tahmin ediyor.
Taşdelen: "Gidişat endişe verici"
Almanya için Alternatif’in alacağı oy oranına ek olarak yabancıları dışlayıcı söylemlerinin popüler hale gelmesinin kendisini endişelendirdiğini söyleyen Bavyera Parlamentosu’na SPD‘den milletvekili adayı olan Arif Taşdelen, "gidişat endişe verici" diyor.
Taşdelen, "Irkçılık ve göçmen düşmanlığı konusunda çok endişeliyim. AfD’nin gidişatı beni çok endişelendiriyor. Ben kendi gençliğimde yabancı düşmanlığını ve toplum tarafından istenmemenin ne olduğunu yaşadım. Kendi çocuklarımın bu duyguyu yaşamasını istemiyorum, ama yaşayacaklarından korkuyorum. Bu konuda hepimizin çok duyarlı olması gerekiyor. Kullanılmayan her oy sonuçta ırkçılara yarıyor" diyor.
Taşdelen, "Eğer böyle devam ederse, çocuklarımız inanılmaz bir yabancı düşmanlığına maruz kalacak. Ben bir siyasetçi ve baba olarak diyorum ki; ırkçılık ve göçmen düşmanlığı bu şekilde devam ederse, ben çocuklarımı alır çeker giderim. Durum gerçekten çok ciddi" diye de ekliyor.
Olaf Scholz'un başbakanlığı döneminde göçmen ve İslam karşıtı Almanya için Alternatif Partisi (AfD) dramatik bir şekilde büyüdü, oy oranı 2020’de yapılan genel seçimlere kıyasla iki katına çıktı ve SPD'yi geride bıraktı.
Almanya’da bu hafta sonu genel seçim olsa, CDU/CSU’nun yüzde 26, AfD’nin yüzde 23, SPD’nin yüzde 18, Yeşiller’in yüzde 14, FDP’nin yüzde 6 ve Sol Parti’nin yüzde 5 oy alması beklenmekte.
Özellikle bazı doğu eyaletlerinde yapılan anketlerde ilk sıralara çıkan AfD, Pazar günkü eyalet seçimlerde de oyunu önemli oranda artırarak Alman siyasetinin belirleyici bir aktörü haline gelecek.