Almanya’da kurulacak yeni hükümet ve politikaları yalnızca Almanya'yı değil, en büyük üyesi olduğu Avrupa Birliği'ni (AB) de yakından ilgilendiriyor.
Muhafazakâr CDU/CSU ve sosyal demokrat SPD partileri arasında geçen hafta sonunda başlayan koalisyon görüşmelerinde taraflar, uzlaşıya varma ve kısa bir süre içinde hükümet kurma konusunda iyi niyetli olduklarını belirtiyor.
Seçimin galibi Birlik Partileri (CDU/CSU) adına başbakan olması beklenen Friedrich Merz’in yürüttüğü görüşmelerde, Alman ordusunun modernizasyonu ve ülke çapında altyapı yatırımları için büyük çaplı bir fon oluşturulması için anlaşmaya varıldı. Ancak müzakerelerin önündeki en büyük engellerden biri, göç politikaları konusundaki anlaşmazlıklar.
Ülkenin savunma ve altyapı harcamalarını finanse etmek amacıyla tarihi bir borçlanmaya gitme kararı alan taraflar bu hafta, 500 milyar Euro’luk bir altyapı fonu oluşturulacağını ve ordunun modernizasyonu harcamaları için anayasal borç freninin gevşetileceğini açıklamıştı.
Enerji ve dijitalleşmenin yanısıra yollar, köprüler ve demiryolları gibi Almanya'nın eskiyen altyapısını onarmak veya yeniden inşa etmek için planlanan özel fonun 18 Mart’ta parlamentoda onaylanması bekleniyor.
Aşırı sağcı AfD ve Sol Parti ise borç frenine yönelik değişiklikleri Anayasa Mahkemesi’ne taşıyacaklarını duyurdular. Alman Anayasası’nda yer alan borç freni, devletin yalnızca gelirleriyle orantılı bir şekilde harcama yapmasına izin veriyor.
Savunma harcamalarının gayri safi yurtiçi hasılanın yüzde 1’ini aşan kısmının borç freninden muaf tutulacağını duyuran Merz, "Özgürlüğümüzü ve kıtamızdaki barışı tehdit eden unsurlar karşısında savunmamız için de ‘ne gerekiyorsa yapılmalı’ ilkesi geçerli olmalıdır" dedi.
Alman ekonomistlerin hesaplamalarına göre, ordunun modernizasyonu için önümüzdeki yıllarda yaklaşık 400 milyar Euro'luk bir ek bütçe gerekecek. Savunma harcamalarındaki bu artış, Almanya’nın NATO taahhütlerini yerine getirme çabasının bir parçası olarak değerlendiriliyor.
İlgili Haberler Almanya'da Birlik Partileri ile SPD, 500 milyar Euro’luk fon üzerinde anlaştı500 milyar Euro’luk fona onay için göç politikalarının sıkılaştırılması isteniyor
Ancak CDU/CSU içinden bazı isimler, bu fonun kullanılmasına onay vermek için göç politikalarında sertleştirmeler yapılması gerektiğini savunuyor.
Merz ve CDU/CSU partileri, sınır dışı işlemlerinin hızlandırılmasını, düzensiz göçün sıkı bir şekilde sınırlandırılmasını ve Almanya'nın göçmen kabul kapasitesinin azaltılmasını istiyor.
CDU/CSU, Avusturya'nın bu hafta içinde göçmenlerin aile birleşimi hakkını durdurmasını örnek göstererek Almanya’da da benzer bir adımın atılması gerektiğini savunuyor.
SPD ise daha ılımlı bir yaklaşımla düzensiz göçün Avrupa çapında işbirliği içinde çözülmesi gerektiğini belirtiyor. SPD adına koalisyon görüşmelerini yöneten partinin genel başkanı Lars Klingbeil, "Avusturya’da olduğu gibi sınır kapanmalarına izin veremeyiz" diyerek kırmızı çizgilerini belirledi.
Başbakan adayı Friedrich Merz, seçimlerden önce yaptığı açıklamada, başbakanlık görevine geldiği ilk gün İçişleri Bakanlığı'na "istisnasız tüm yasa dışı girişlerin geri çevrilmesi" talimatını vereceğini duyurmuştu. SPD ise seçim kampanyası sürecinde bu önerinin hukuka aykırı olduğunu savunarak sert şekilde eleştirmişti.
CDU, Şubat ayı başında gerçekleştirdiği parti kongresinde hükümeti devralması durumunda uygulanmak üzere bir "Acil Eylem Programı" kararı almıştı. Bu program, sınır kontrollerinin sıkılaştırılması ve düzensiz göçün engellenmesi gibi önlemleri içeriyor.
Mevcut Dublin Anlaşması’na göre, mültecilerin Avrupa Birliği’ne ilk giriş yaptıkları ülkede iltica başvurusu yapmaları gerekiyor. Bu çerçevede mültecilerin o ülkede kayıt altına alınması zorunlu. Almanya açısından bu, karayoluyla ülkeye gelen mültecilerin tamamına yakınının iltica işlemlerini aslında başka AB ülkelerinde gerçekleştirmesi gerektiği anlamına geliyor.
Taraflar arasında göç konusundaki anlaşmazlık, 500 milyar Euro’luk fonun akıbetini de etkileyebilir. CDU/CSU içinden bazı milletvekilleri, SPD’nin göç politikalarında geri adım atmaması durumunda bütçe uzlaşısının da riske girebileceğini belirtti.
"Eğer SPD düzensiz göç konusunda reform yapmazsa borçlanma konusunda elimizi taşın altına koymayız" diyen bir CDU yetkilisi, koalisyon görüşmelerinin başarısızlıkla sonuçlanabileceğine işaret etti.
İlgili Haberler Almanya’da kurulacak yeni koalisyon hükümetini ekonomide zorlu kararlar bekliyorMacron’un önerisi Scholz ve Merz arasında anlaşmazlığa yol açtı
Öte yandan AB liderlerinin Brüksel’de "Avrupa'yı yeniden silahlandırma" planında uzlaşmasının ardından Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Avrupa’nın savunma stratejisini bağımsız hale getirme yönündeki önerisi de Berlin’deki koalisyon arayışını etkiliyor.
Macron, Avrupa’nın nükleer caydırıcılık kapasitesini arttırması gerektiğini belirterek, Fransa’nın nükleer silahlarının Avrupa’nın ortak savunma stratejisinin bir parçası haline gelebileceğini dile getirmişti.
Litvanya ve Polonya gibi bazı AB ülkeleri bu öneriye olumlu yaklaşırken, Almanya Başbakanı Olaf Scholz, NATO’nun mevcut nükleer caydırıcılık sistemine bağlı kalınması gerektiğini vurguladı.
Scholz, “Avrupa’nın güvenliği için ABD’nin desteğini sürdürmesi hayati önem taşıyor” diyerek, Macron’un önerisini geri çevirdi.
Almanya’nın, ABD'nin nükleer şemsiyesi altında kalmaya devam etmesinin ulusal güvenlik için kritik olduğunu ifade eden Scholz, "Bu konudaki görüş birliği, Almanya’daki tüm büyük partiler tarafından paylaşılmaktadır" dedi.
Ancak Friedrich Merz, Macron’un önerisini olumlu karşıladığını belirterek, Fransa ve İngiltere ile nükleer caydırıcılık konusunda daha fazla işbirliği yapılması gerektiğini savunduğunu duyurdu. Almanya’nın NATO yükümlülüklerine bağlı kalacağını belirten Merz, Avrupa’nın güvenlik mimarisinin yeniden şekillendirilmesi gerektiğini söyledi.
Macron, 2020 yılında da Almanya ve diğer Avrupa ülkelerine Fransa’nın nükleer caydırıcılık gücüne daha fazla entegre olmaları yönünde bir teklif sunmuş ancak dönemin CDU’lu Başbakanı Angela Merkel bu öneriye mesafeli yaklaşmıştı.
Emmanuel Macron’un önerisinin AB ülkeleri içinde nasıl karşılık bulacağı ve NATO ile ilişkiler üzerinde nasıl bir etki yaratacağı ilerleyen dönemde netlik kazanacak. Özellikle Friedrich Merz başbakanlığında kurulacak yeni Alman hükümetinin bu süreçte alacağı pozisyonun, Avrupa’nın güvenlik politikalarının şekillenmesinde kritik rol oynaması bekleniyor.
İlgili Haberler AB liderleri Brüksel’de Avrupa savunması ve Ukrayna gündemiyle olağanüstü toplandı