BERLİN - Yoksulluktan ve çatışmalardan ötürü yerlerini-yurtlarını terk etmek zorunda bırakılan, Akdeniz ya da Balkan ülkeleri üzerinden Almanya’ya ve diğer Avrupa ülkelerine kadar ulaşmayı başaran sığınmacılar, Berlin’de gündemin ve tartışmaların ana konusu.
Özellikle yabancı ve İslam karşıtı Almanya için Alternatif Partisi’nin (AfD) kısa sürede ikinci parti konumuna yükselmesi ve siyasette kalıcı hale gelmesinin en önemli nedenlerinden birisi sığınmacı meselesi olarak yorumlanırken, ülkede siyasi atmosferin sığınmacılara ve göçmenlere karşı daha sertleşeceği gözlemleniyor.
Son yapılan kamuoyu anketleri, AfD’nin tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştığını ve oy oranını yüzde 23’e yükselttiğini gösterdi. 2020’de yapılan son genel seçimde AfD yüzde 10,3 oy almıştı.
Anket verileri ışığında AfD oy oranını iki kattan fazla arttırırken, partinin Almanya’nın doğusundaki eyaletlerde yüzde 35’lere ulaşan destek bulması da dikkat çekiyor.
Koalisyon hükümetini oluşturan SPD, Yeşiller ve FDP’nin toplam oy oranları son seçime kıyasla yüzde 52’den yüzde 35’e düştü. Ana muhalefetteki Birlik Partileri CDU/CSU ise yüzde 26 oy ile henüz kıl payı AfD’nin önünde.
Hristiyan Demokrat CDU Genel Başkanı Friedrich Merz ve Hristiyan Sosyal Birlik CSU Genel Başkanı Marcus Söder’in sığınmacılar konusunda hükümete yüklenmeleri ve söylemlerinin giderek AfD’nin bu konudaki açıklamalarını aratmadığı da gözlemleniyor.
Nitekim göçmen konusunda yılda 200 binle ciddi bir sınırlama getirilmesi çağrısında bulunan Söder, okulların, kreşlerin ve konut sisteminin artan sığınmacı sayısına ayak uyduramadığını ifade etti ve "Bu nedenle üst sınıra dayalı yeni, sabit bir kritere ihtiyacımız var: bunun da adı uyum sınırı" dedi.
Söder’in önerise tam destek verdiğini açıklayan CDU lideri Merz, özellikle Çek Cumhuriyeti, Polonya ve İsviçre sınırlarında kontrollerin artırılmasını istedi.
CDU’lu Saksonya Eyalet Başbakanı Michael Kretschmer de suç işleyip ceza alan sığınmacıların sınır dışı edilmelerini önerdi.
Hristiyan Birlik partilerinin gençlik teşkilatı olan Genç Birlik'in (JU) Başkanı Johannes Winkel de Alman iltica politikalarında Danimarka örneğinde köklü reform çağrısı yaptı. Winkel, sosyal açıdan sorunlu bölgelerin mercek altına alınması, paralel toplumlar oluşmasının engellenmesi, göçmen kökenli ailelerin çocuklarına çocuk yuvasına gitme zorunluluğu getirilmesi gibi önlemler sıraladı.
Sosyal demokrat Cumhurbaşkanı da sığınmacılara sınırlama istedi
Sosyal demokrat SPD’li Cumhurbaşkanı Frank Walter Steinmeier’in açıklamaları, sığınmacılarla ilgili sertleşen söylemlerin sadece muhafazakar kesimden gelmediğini ispatladı.
İtalyan Corriere della Serra gazetesine konuşan Steinmeier, Akdeniz ve Balkan ülkeleri üzerinden gelenlere ek olarak, savaştan kaçan 1 milyondan fazla Ukraynalı'yı barındırdıklarını ve artık Almanya’nın sığınmacı kabulünde sınıra dayandığını söyledi.
Steinmeier, AB sınırlarında daha sıkı kontrol isterken, sığınmacıların AB üye ülkeleri arasında daha adil şekilde dağılımının önemine işaret etti.
Eski Cumhurbaşkanı Joachim Gauck, AfD‘nin önünü kesmek için sığınmacı ve iltica politikasında "radikal bir değişime gidilerek cesur kararlar alınması" gerektiğini iddia etti.
Hükümetin bu politikasının yetersiz kaldığını ifade eden ve "kontrol kaybı yaşandığını" öne süren Gauck, sığınmacı sayısının kısıtlanmasını istedi.
Eyalet ve belediyelerin temsilcilerinden de sığınmacı sayısı konusundaki önlemlerin sertleştirilmesi taleplerine destek geldi. Alman Belediyeler Birliği Başkanı Uwe Brandl, "Artık ivedilikle bir şeyler yapılması gerekiyor. Bu sözlerle değil, fiilen olmalı. Böyle devam edilirse, demokratik toplumumuz yok olacak" dedi. Almanya Eyaletler Birliği Başkanı Reinhard Sager, "Sığınmacıları uygun şekilde kabul etme ve onları iyi bir şekilde entegre etme iddiamızı artık yerine getiremiyoruz. Vatandaşların devlete olan güveni kayboluyor ve insanlar aşırı söylemlere yönleniyor” diye konuştu.
Almanların yüzde 16’sı yabancı düşmanı söylemleri onaylıyor
Alman Friedrich Ebert Vakfı’nın yayınladığı bir araştırma Eyaletler Birliği Başkanı Sager’in sözlerini doğruluyor.
"Toplumun ortası - Almanya'da aşırı sağcı ve demokratik karşıtı tutumlar" başlıklı araştırmaya göre, 2021'den bu yana Alman nüfusunda aşırı sağcı tutum keskin bir artış gösterdi; halkın yüzde 8,3’ünün aşırı sağcı görüşleri paylaştığı ortaya çıktı. Bu oran 2021’de yapılan araştırmada yüzde 1,7’di.
Kendilerini merkezin sağında gören katılımcıların oranında da yükseliş yaşandı. Bu oran bir önceki araştırmaya göre 6 puan artarak yüzde 15,5’e yükseldi.
Ülkedeki gidişatın endişe verici eğilimini ortaya koyan bir diğer oran ise halkın yüzde 6’sının diktatörlüğü onaylaması oldu; bu oran 2021’deki araştırmada yüzde 2,2 şeklinde saptanmıştı.
Kendilerini "yabancı düşmanı" olarak tanımlayanların oranı da yüzde 4,5’ten yüzde 16,2’ye yükseldi. Çok sayıda analizci, şu anda yüzde 23'de olan Almanya için Alternatif partisinin oy oranının yüzde 30’ların üstüne çıkabileceğini tahmin ediyor.