Almanya’da ağırlıklı olarak ‘68 kuşağı’ olarak bilinen solcuların, çevre aktivistlerinin, nükleer enerji karşıtlarının ve Yeşiller Partisi’nin en büyük hayallerinden biri gerçek oldu.
1961 yılından bu yana enerjisinin bir bölümünü nükleer santraller üzerinden temin eden ülke, Cumartesi gece yarısı Aşağı Saksonya’daki Emsland, Bavyera’daki Isar 2 ve Baden-Württemberg’deki Neckarwestheim santrallerinin kapatılmasıyla nükleer enerji dönemini kapattı.
İlk nükleer santrali olma niteliği taşıyan Kahl nükleer santrali 1961'de hizmete açılmıştı. 2000’li yılların başında elektrik ihtiyacının yüzde 25’ini toplam 20 nükleer santral tarafından karşılayan Almanya‘da, 1986'daki Çernobil faciasının ardından nükleer teknolojiye karşı kalıcı bir şüphe oluştu. Ardından eski Başbakan Angela Merkel döneminde 2011'de yaşanan Japonya’daki Fukuşima nükleer felaketinden sonra nükleer enerjiden tümüyle vazgeçme ve tüm nükleer santrallerin kademeli olarak 31 Aralık 2022 tarihine kadar kapatılmasına karar verildi.
Your browser doesn’t support HTML5
Bu karar sonrasında Rusya ile enerji anlaşmaları yapan ve santralleri yavaş yavaş kapatan Almanya’da, geçen yıl Rusya-Ukrayna Savaşı nedeniyle baş gösteren enerji krizini aşmak amacıyla, açık durumda bulunan son 3 nükleer santralin bir süre daha devrede kalması gündeme geldi. Yeşiller buna karşı tavır koyarken, Olaf Scholz, 17 Ekim 2022'de başbakanlık yetkisini kullanarak üç nükleer santralin 15 Nisan 2023’e kadar çalışır durumda tutulması talimatını verdi. Toplam kapasiteleri 4 gigawattı bulan ve geçen yıl Almanya’nın elektrik üretimine yüzde altı oranında katkıda bulunan üç nükleer santralin kapısına Cumartesi gece kilit vurulmasıyla, bir dönem sona erdi.
Yeşiller sevinçli, muhalefet kızgın
Başta Yeşiller Partisi’nin önde gelen isimleri olmak üzere nükleer karşıtları son üç nükleer santralin devre dışı kalmasını enerji politikalarında büyük bir dönüm noktası olarak tanımlıyor. Yeşiller Partisi'nden Almanya Ekonomi ve İklimi Koruma Bakanı Robert Habeck, Almanya'nın enerji arz güvenliğinin garanti altında olduğunu ifade ederek, ülkenin 2030'a kadar güneş ve rüzgar gibi yüzde 80 yenilenebilir enerjiye sahip olacağını belirtti. Almanya Çevre Bakanı Steffi Lemke ise nükleer santrallerin savaş nedeniyle de risk oluşturduğunu vurgulayarak, "Rusya'nın Ukrayna'daki nükleer santrallerin bombalandığı ve askeri çatışmaların hedefi haline geldiği bir durumla karşı karşıyayız. Nükleer enerji santralleri asla böyle bir durum için tasarlanmadı" ifadesini kullandı. Lemke, nükleer santrallerin kapatılmasıyla Almanya‘nın daha güvenli hale geldiğini kaydetti.
Muhalefetteki Hıristiyan Demoktat Birlik Partileri (CDU/CSU) ise, santrallerin kapatılmasına tepkili. Birlik partilerinin Federal Meclis Grup Başkanı Friedrich Merz, nükleer santrallerin kapatılmasını "Almanya için kara bir gün" olarak nitelerken, dünya çapında 400 nükleer santral bulunduğunu, 60 yeni santralin inşa edildiğini hatırlatarak, "Almanya’da hükümet faaliyetteki nükleer santralleri kapatıyor. Bu mantıksızlığı anlamak mümkün değil" dedi. Bavyera Eyalet Başbakanı ve Hıristiyan Sosyal Birlik Partisi (CSU) Genel Başkanı Markus Söder, CDU’yla iktidara gelmeleri halinde, nükleer santralleri yeniden faaliyete geçireceklerini söyledi.
Santrallerin sökülmesi 15 yıl sürecek
Yapılan kamuoyu araştırmaları, Almanya’da halkın büyük bir bölümünün santrallerin kapatılmasına karşı olduğunu ortaya koydu. Nükleer santrallerin kapanması nedeniyle enerji arzında yaşanabilecek darboğazlar ve yükselen enerji fiyatları korkuya yol açarken, anketlere katılanlar nükleer santrallerin kullanım süresinin uzatılmasından yana tavır aldı. Ancak koalisyon hükümetindeki liberal FDP Partisi’nden Maliye Bakanı Christian Lindner’in dediği gibi, Almanya son üç nükleer santralini de şebekeden çekerek, "nükleer enerjide geri dönüşü olmayan bir süreci başlattı". Bundan sonraki dönemde, kapatılan reaktörlerin soğutulmasının ardından, santrallerin sökülmesine başlanacak. Uzmanlar, nükleer santralin sökülme sürecinin yaklaşık 15 yıl süreceğini tahmin ediyor.