İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi, gazeteciler Ahmet Altan, Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak ile Zaman Gazetesi Görsel Yönetmeni Fevzi Yazıcı, Zaman gazetesinin marka müdürü Yakup Şimşek ile bir dönem Polis Akademisi'nde öğretim görevlisi olan Tuğrul Özşengül’ü müebbet hapse mahkum etti.
15 Temmuz girişimini önceden bildikleri iddia edilen sanıklardan Nazlı Ilıcak 29 Temmuz 2016, Mehmet Altan 22 Eylül 2016, Ahmet Altan da 23 Eylül 2016’dan beri tutukluydu.
Zaman gazetesinin çektiği reklam filminin sübliminal darbe mesajı içerdiği iddia edilen davanın tutuksuz tek sanığı reklam ajansı sahibi Tibet Murat Sanlıman ise beraat etti.
Ahmet Altan: “Hiçbir devlet, iki siyasetçiyle iki yargıcın hukuk devletini çökertmesine izin vermez”
Hafta boyunca devam eden yargılamada bugün karar verileceğini açıklayan Mahkeme Başkanı Kemal Selçuk Yalçın’ın son sözlerini sorduğu sanıklardan Taraf gazetesinin eski Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Altan, mahkemenin bu yargılamada Anayasa suçu işlediğini savundu.
Ahmet Altan “Bugüne kadar yüzlerce kez yargılandım. 28 Şubat'ta yargılandım, sıkıyönetim mahkemelerinde yargılandım, devlet güvenlik mahkemesinin ucubelerinde yargılandım, fakat ilk defa anaysa suçu işleyen bir mahkemede yargılanıyorum. Böyle bir yargılama ne Osmanlı'da ne Cumhuriyet tarihinde görüldü. Hiçbir devlet, iki siyasetçiyle iki yargıcın hukuk devletini çökertmesine izin vermez. Vermeyecektir de. Hukuk dışı, Anayasa dışı, yasadışı yolculuktan vazgeçmeniz herkes için daha hayırlı olacaktır” dedi.
Ahmet Altan: “Ben hapiste ölmeye hazırım ya siz hazır mısınız?”
Altan hafta içinde yaptığı savunmada ise darbeci olmadığını kendisini seven sevmeyen herkesin bildiğini söylemiş ve bugün buraya yargılanmaya değil, yargılamaya geldim” demişti: “Binlerce masum insanı hapse atmak için yargıyı soğukkanlılıkla öldürenlerin işledikleri cinayetleri yargılayacağım. Türkiye’de artık adaleti ötekinin cezalandırılması olarak gören bir yargı ve medya var. Darbecilikle suçlanıyorum. Açık bir yalan bu. Bunun yalan olduğunu, bizim darbeyle hiçbir ilgimiz olmadığını yıllarca bizi izlemiş olan istihbarat teşkilatı da, polis de, bu iddianameleri yazan savcılar da biliyorlar. Hangi zorba haksız uygulamalarla muhaliflerini cezalandırdıysa, aynı cezalarla kendisi de karşılaşmıştır. Giyotine gönderen giyotine gitmiş, hapseden hapsedilmiş, sürgüne yollayan sürülmüştür. Şimdi siz beni hapiste öldürmek istiyorsunuz. Ben hapishanede ölmeye hazırım. Ya siz? Siz de hapishanede ölmeye hazır mısınız?”
Nazlı Ilıcak beraat istedi
Hafta boyunca “Ben hiçbir zaman Cumhuriyet rejimini, ‘100 yıllık parantez’ ya da ‘reklam arası’ gibi de görmedim. Ben bir Cumhuriyet kadınıyım ve laik Cumhuriyet'in imkânlarından yararlanarak bugünkü konumuma geldim” diyen Nazlı Ilıcak ise beraatini isterken kendisini kapsamadığı halde Anayasa Mahkemesi’nin yerel mahkemece uygulanmayan ‘hak ihlali’ kararına atıfta bulundu: “Anayasa Mahkemesi dosyamızda emsal karar verdi. Yargıtay, "cebir/şiddet" unsurunun altını çizdi. Yargıtay ve AYM içtihadı benim masumiyetimin temelini oluşturmaktadır. Zaten, Mehmet Altan ile bana yöneltilen suçlamalar özdeştir. Nitekim, Anayasa Mahkemesi, emsal karar vermiştir. Kararınızın bu içtihatlar çerçevesinde verilmesini umut ediyor, beraatımı talep ediyorum.”
Mehmet Altan: “Dosyadaki iddialar fabrikasyon”
Savcının esas hakkında mütalaa sonrası yaptığı savunmasında “Mağdur edilmemin en tatsız tarafı suç olmayan, yersiz, anlamsız suçlamalara cevap vermek, bunlara karşı savunma yapmak durumunda kalmak. AYM doğal olarak savunmalarımı dikkate alıyor. 18 aydır beni zorla tutan mahkeme, idam olsa idam isteyecek savcı değerlendirmiyor” diyen Mehmet Altan ise mahkemenin tarihi bir karar vereceğini söyledi.
Mehmet Altan “18 aydır gizemli müşahhas delil suçlamasıyla hapiste tutan yaklaşıma Anayasa Mahkemesi üç kez ihlal kararı verdi. Bu dosyadaki fabrikasyon iddialara karşı Anayasa Mahkemesi'nde yargılansaydım üç kez beraat edecektim. Dün, vicdanlara uhrevi bir hatırlatma yapan bir avukata Anayasa’yı hatırlattınız. Bu benim çok hoşuma gitti. Hepimizin sığınağı anayasadır. Vereceğiniz karar, hukuk konusundaki havayı ya daha da karartarak korku filmine çevirecek ya da bitirecektir” dedi.