Amerika'da aktör ve senaristlerden sonra otomotiv işçileri ve kamyon şoförlerinden de grev sinyalleri geliyor

Sinema ve televizyon oyuncu ve senaristlerinin grevi devam ediyor.

Amerika'daki emek hareketi, olağandışı hareketli bir dönem yaşıyor. Farklı sendikalar arasındaki eşgüdüm seviyesi artarken dört büyük grevin başlayabileceği öngörülüyor.

Mayıs ayında sinema ve televizyon senaristlerini temsil eden Amerika Yazarlar Birliği greve gitmiş, geçen hafta da senarist ve yazarlara Aktörler Birliği - Amerikan Televizyon ve ve Radyo Sanatçıları Federasyonu (SAG-AFTRA) de katılmıştı.

İki grevin aynı döneme denk gelmesi, Amerika'daki sinema ve televizyon programlarının yapımının neredeyse tamamen durmasına yol açmıştı.

Hollywood'daki emek hareketi gündemin baş sıralarını işgal etmesine rağmen sıradan Amerikalılar üzerindeki gündelik etkisi kısıtlı olmuştu. Ancak şu anda sözleşme müzakereleri yürüten başka iki büyük sendikanın da greve gitmesi durumunda Amerikan halkı, bundan büyük ölçüde etkilenecek.

UPS sürücüleri Georgia eyaletinin Atlanta kentinde daha fazla maaş talebiyle gösteri düzenledi.

Birleşik Oto İşçileri Sendikası (UAW), Üç Büyükler olarak bilinen otomotiv firmaları General Motors, Ford ve Stellantis ile müzakereler yürütüyor. Amaç, yüz binlerce otomotiv işçisinin grev kararı almasını önlemek. Aynı zamanda Kamyoncular Sendikası da nakliye devi United Parcel Service (UPS) ile nakliye aracı sürücülerinin sözleşmelerine ilişkin müzakerelerine devam ediyor. Birleşik Oto İşçileri ve Kamyoncular Sendikası'ndan birinin ya da her ikisinin de greve gitmesinin etkileri Amerika genelinde ağır etkilere neden olabilir.

Değişen ortam

Amerika'daki emek hareketi son yıllarda gerileme içindeydi. 20'nci yüzyılın ortalarında Amerika'daki işçilerin üçte biri sendika üyesiydi. Her yıl farklı sektörlerde çalışan milyonlarca işçinin bir süreliğine iş bırakması, olağandışı değildi.

Judith Stepan-Norris ve Jasmine Kerrissey'nin beraber kaleme aldıkları Union Booms and Busts: The Ongoing Fight Over the U.S. Labor Movement kitabındaki verilere göre sendika faaliyetlerinin zirveye ulaştığı 1974 yılında Amerika genelinde 6 bin 74 ayrı grev yapılmıştı.

Bu faaliyetler, işverenleri koruyan yasal düzenlemelerin güçlenmesi ve mahkemelerin emekçilere daha az sempati göstermeye başlamasıyla birlikte 1980'li yıllarda azalmaya, grevler de işçilerin çok az kazanımıyla ya da hiç kazanım elde edememesiyle sonuçlanmaya başladı. Birçok işçi, iş bırakma eylemlerinin süresi boyunca büyük gelir kaybına uğradı. Sendika üyelerinin sayısı düşmeye başladı ve 2014'te Amerika'da sadece 68 grev yapıldı. Günümüzde çalışan Amerikalılar'ın sadece yüzde 6'si sendika üyesi.

Değişim olasılığı

California Üniversitesi Irvine Kampüsü'nden sosyoloji profesörü Stepan-Norris, VOA'e, emek hareketinin 2023'teki canlanmasında birçok etkenin rol oynadığını söyledi. Stepan-Norris, Corona virüsü pandemisi ve “Büyük İstifa” olarak adlandırılan, birçok çalışanın işgücünden ayrılma kararı aldığı dönemin emek dinamiğini değiştirdiği görüşünde.
Stepan-Norris, “Bu dinamik çalışanları güçlendirdi. Düşük işsizlikle güçlü bir iş piyasası oluştu” dedi.

Uzman ayrıca son dönemdeki bazı grevlerin başarılı olduğunu hatırlatıyor. Geçen yıl California eyaletindeki 10 ayrı kentteki kampüsleriyle Amerika'daki en büyük kamu üniversitesi sistemlerinden biri olan California Üniversitesi'nde çalışan akademisyenler büyük bir grev başlatmış, yapılan müzakerelerde çalışanlar lehine ciddi kazanımlar elde edilmişti.

“Diğer işçiler de grevlerin bazı ilerlemeler sağladığını görüyor ve kendilerinin de neleri başarabileceklerinin farkına varıyor” diyen Stepan-Norris, bunun, yeni grevlerin diğerleriyle doğrudan bağlantılı olduğu anlamına gelmediğini, ancak grevlerin sonucunda oluşan başarı atmosferini yansıttığını kaydediyor.

Sendikalar arasında dayanışma

Rutgers Üniversitesi'nden Susan Schurman, VOA'e, son dönemdeki emek hareketlerinde daha önce görmediği seviyede sendikalar arası işbirliğine tanık olduğunu belirtti.

“SAG-AFTRA, Yazarlar ve Senaristler Birliği'nin son grevine gitmedi bile” diyen Schurman, “Şimdiyse New York'taki birkaç yürüyüşe gittim ve aktörlerin de orada olduğunu gördüm. Uluslararası Tiyatro Sahnesi Çalışanları Birliği de oradaydı, kamyoncular da, Amerikan İletişim İşçileri sendikası da, inşaatçılar da” şeklinde konuştu.

Bu duruma, sendikalar arası “yatay emek dayanışması” dendiğini söyleyen Schurman, “Emek, böyle zamanlarda gerçek kazanımlar elde eder. Dikey dayanışma, yani kendi sendikanız içinde dayanışma da önemlidir. Greve gitmek için bu şarttır. Ancak yeterli değildir. Başka sendikaların da desteğine ihtiyacınız vardır” ifadelerini kullandı.
Yatay dayanışmanın 20'nci yüzyılın ortalarında yaygın olduğunu kaydeden uzman, son yıllarda bu durumun emek hareketlerinde göze çarpan bir etken olmadığını söyledi.
Schurman, “Bu yaz tanık olduklarımızı çok uzun zamandır görmüyorduk” dedi.

Otomotiv işçileri anlaşmazlığı

Üyeleri adına daha avantajlı sözleşmelere imza atmayı amaçlayan Birleşik Oto İşçileri Sendikası (UAW), uzun bir grev tarihçesine sahip. General Motors, Ford ve Stellantis ile olan mevcut sözleşmelerin süresi Eylül ayında doluyor.
UAW Lideri Shawn Fain, geçen hafta, sendikanın 160 bin üyesinin iş bırakmaya hazır olduğunu, bunun sorumluluğunun otomotiv şirketlerinin yöneticileri olacağını bildirdi.

Birleşik Otomotiv İşçileri Sendikası Başkanı Shawn Fain

Fain, geçen hafta gazetecilere yaptığı açıklamada, “Eğer Üç Büyükler (General Motors, Ford ve Stellantis) bize hakettiğimiz payı vermezse o zaman grev, kendi seçimleri olacak. Harekete geçmekten korkmuyoruz” dedi.

Fain'in müzakerelerin başlangıcında otomotiv firmalarının yöneticileriyle kamuoyunun gözü önünde buluşup el sıkışmayı reddetmesi, hem bir geleneği yıktığını hem de tartışmaların ne kadar alevlendiğini gösterdi. Daha önceki UAW liderleri geçmişte sözleşme müzakereleri başlarken oto firmalarının liderleriyle biraraya gelip el sıkışmıştı.

Otomotiv firmaları da anlaşmaya varmak istediklerini ancak şu anda imal ettikleri benzinli otomobil ve kamyonların yerini alacak elektrikli araçların hakim olacağı bir dünyaya hazırlanmak için firmalarını yeniden yapılandırmaya çalıştıklarını kaydediyor. Şirket yöneticileri, elektrikli araçlara geçişin işgücünde kaçınılmaz bir değişikliğe yol açacağı uyarısında bulunuyor.

Kamyoncular ve UPS

Kamyon Şoförleri Sendikası, 1 Ağustos'ta greve gitmeyi planlayan 340 bin UPS sürücüsünü temsil ediyor. Temmuz başında askıya alınan ve bu hafta yeniden başlayan sözleşme müzakereleri, UPS sürücülerine telafi ödemesi yapılmasına odaklanıyor.

Son bir yıl içinde sıkışan iş piyasası nedeniyle UPS, daha fazla eleman alabilmek için yeni işe başlayanların maaşlarını yüksek tutmak sorunda kaldı. Ancak şirket, daha deneyimli sürücülerinin maaşlarını arttırmadı. Bu durum, yıllardır firmada çalışan sürücülerin maaşlarının yeni işe alınanlarla hemen hemen aynı seviyede olmasına yol açtı.

UPS çalışanları Los Angeles'ta Kamyoncular Birliği tarafından düzenlenen yürüyüşe katıldı.

UPS çalışanlarının greve gitmesi, Amerikan ekonomisine zarar verebilir. Düşünce kuruluşu Anderson Economic Group, UPS sürücülerinin 10 günlüğüne iş bırakmasının 7 milyar dolara mal olabileceğini tahmin ediyor. Bu tutara UPS sürücülerinin kaybettiği maaşlar, şirketin kaybedeceği kar ve müşterilerin zararı dahil.

Nakliye firması UPS, pazarlık masasına geri döneceğine ilişkin açıklamasında, soruna acilen çözüm bulunması gerektiğini vurguladı.

UPS, “Sektörün lideri konumundaki maaşlarımızı ve diğer olanakları arttırmaya hazırız, ancak müşterilerimiz, çalışanlarımız ve ülke genelindeki şirketlere güven vermek için adil bir anlaşmaya varmak için hızlı adım atmalıyız” dedi.

Aktör ve senaristlerin grevi ikinci haftaya girdi

Hollywood aktör ve senaristlerinin ortak grevi ikinci haftasına girerken grevin kısa sürede sonlanacağına ilişkin henüz herhangi bir belirti yok.

Tina Fey, Kevin Bacon, Kyra Sedgwick, Rosario Dawson, David Duchovny ve başka birçok tanınmış oyuncu, büyük stüdyoların ve Amazon, MAX ve Netflix gibi dijital platform devlerinin merkezleri önünde grev yapan sinema işçileri ve senaristlere destek verdi.

İlgili Haberler Hollywood’da tarihi grev: Sinema oyuncuları ne istiyor?

Ünlü aktörlerin grev yapan oyuncu ve senaristlerin yanında bizzat yer alarak destek vermesi; maaşların arttırılması, yapımların tekrar gösteriminden oyunculara pay verilmesi gibi uygulamaların korunması, yapay zeka kullanımının vereceği zarara karşı önlem alınması gibi taleplere dikkat çekiyor. Greve 65 bin aktör ve 11 bin 500 senarist katılıyor. Bu aktörlerin çoğu, Aktörler Birliği'nin sağlık sigortasını satın almaya yetecek düzeyde gelir elde edemiyor.

Grev çoğunlukla Los Angeles ve New York'ta yapılmasına rağmen Salı ve Çarşamba günü Boston, Philadelphia ve Chicago'da da grev etkinlikleri düzenlendi. SAG-AFTRA üyeleriyle dayanışma çerçevesinde bugün Londra'da da aktörlerin bir etkinliğe katılması bekleniyor.

Sinema ve Televizyon Yapımcıları Birliği'nin temsil ettiği stüdyolar ve dijital platform firmalarıyla müzakerelerin ne zaman başlayacağı belli değil. Birlik, hem senarist hem de aktörlere ciddi maaş artışları önerisi getirdiğini ve diğer talepleri karşılamaya çalıştığını kaydetti.