OHAL uygulamaları nedeniyle Avrupa Birliği (AB) ile müzakere sürecinde ciddi sıkıntılar yaşayan Türkiye’de, geçen yıl 7 Haziran’da yapılan genel seçimler öncesinde tartışmalara yol açan yeni anayasa ve rejim değişikliğine ilişkin çalışmalar hız kazandı.
Darbe girişimi sonrasındaki anayasa görüşmeleri trafiğinde HDP’nin dışlandığı görülmüştü. CHP’nin de Başkanlık Sistemi’ne kesinlikle karşı olduğunu yinelemesinin ardından AKP, olumlu sinyal aldığı MHP ile ikili olarak görüşmeleri yürütmeye başlamıştı. AKP adına Genel Sekreter Abdülhamit Gül ve MHP adına Mehmet Parsak anayasa taslağı üzerinde çalışıyordu. Son olarak Gül ve Parsak’ın, parti liderlerine son durumu rapor ettiği ve liderler düzeyinde yeniden değerlendirme yapılacağı ortaya çıktı. Başbakan Binali Yıldırım ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yeni anayasa değişikliğini görüşmek üzere Perşembe günü saat 14.00’de biraraya gelecekler.
MHP Lideri Bahçeli, grup toplantısı çıkışında, “AKP'nin önerisi MHP'ye ulaştı. Önemli ölçüde mesafe katedilmiştir. Bir iki pürüz aşıldıktan sonra komisyona geleceğini düşünüyoruz. Başbakan ile görüşme ihtimali kuvvetlidir. En kısa zamanda görüşeceğiz. Pürüzleri konuşacağız,” dedi.
Bu açıklamaya karşılık Başbakan Yıldırım da, en kısa zamanda liderler düzeyinde görüşme yapılacağını ifade etti. Yıldırım, “Sayın Bahçeli'ye, ülkenin geleceği, menfaati için olumlu, yapıcı tutumundan dolayı teşekkür ediyorum. Son görüşmemizi yapıktan sonra inşallah bu (anayasa) değişikliği(ni) Meclis Başkanlığımıza, AK Parti Grubu'nun teklifi olarak sunacağız. Tabii MHP de bu teklifi götürme esnasında arzu ederse, beraber sunarız,” diye konuştu.
AKP ile MHP’nin ortaklaşa bir anayasa değişikliği taslağı hazırlaması süreci, Başbakan Yıldırım ile Bahçeli’nin 17 Ekim’deki görüşmesi ile resmen başlamıştı. Ardından iki genel başkan, 10 Kasım’da ikinci kez görüşmüştü.
AKP ile MHP uzlaşmasında neler var?
Her iki parti adına iki hukukçu milletvekili (Abdülhamit Gül ve Mehmet Parsak) tarafından yürütülen görüşmeler sonucunda Ankara’da dar bir kadro taslak hakkında bilgilendirildi.
Kulislerdeki bilgilere göre; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da bizzat Devlet Bahçeli ile görüştüğü iddiası söz konusu. Ancak taraflar bu iddiayı doğrulamadı.
Taslakta, “Başkan” yerine “Cumhurbaşkanı” ifadesi kullanıldığı öne sürüldü. Bu çerçevede; MHP’nin “Partili Cumhurbaşkanı” olmasına “evet” dediği ancak Cumhurbaşkanı’nın sadece “parti üyesi” olmasını kabul ettiği belirtildi. AKP’nin “Partili Cumhurbaşkanı” ifadesiyle Cumhurbaşkanı’nın “parti genel başkanı” da olabileceği yönündeki kapıyı açık bırakmak istediği ve aksi takdirde “partide iki başlılık” olacağı tezini savunduğu ifade edildi.
AKP’nin, 24.Dönem TBMM’deki anayasa görüşmelerinde olduğu gibi Cumhurbaşkanı’nın yasa niteliğine sahip “kararname” çıkarma yetkisine sahip olmasında ısrarlı olduğu kaydedildi. AKP’nin o dönemki gibi teklifinde, “Cumhurbaşkanı, genel siyasetin yürütülmesinde ihtiyaç duyduğu konularda kararname çıkarabilir. Bir konuda Cumhurbaşkanı kararnamesi çıkarılabilmesi için kanunlarda o konuyu düzenleyen uygulanabilir açık hükümlerin bulunmaması şarttır. Kişi hak ve hürriyetleri ile siyasi hak ve hürriyetler kararname ile düzenlenemez. Kararnameler ile kanunlarda aynı konuda farklı hüküm bulunması halinde, kanun hükümleri uygulanır. Cumhurbaşkanı, kanunların uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabilir” yaklaşımını koruduğu öğrenildi.
“Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi” yetkisi noktasında; MHP’nin, “eğer bir konuda kanun olursa kararname geçersiz kalacaktır” teziyle ikna edildiği savunuldu.
MHP’ye “ABD modeli” örnek mi gösterildi?
MHP’nin taslak çalışmasındaki en önemli çekincesi, “TBMM’nin yetkileri” başlığı altında özetlemek mümkün görünüyor. MHP’nin, yasama gücünde aşırı zayıflama olmasından endişe ettiği iddia ediliyor.
“Yürütme yetkisi Cumhurbaşkanı’na aittir” yaklaşımıyla AKP’nin teklifinde, Bakanlar Kurulu’nun oluşumunda yasamayı (TBMM’yi) tamamen devre dışı bıraktığı kaydedildi. Ancak MHP’nin ise, Bakan atamasında TBMM’de oylama yapılmasını istediği dile getirildi. Dolayısıyla MHP, mevcut “parlamenter sistem” yapısında olduğu gibi yürütmenin (Hükümetin) TBMM’de “güvenoyu” almasından yana. Buna karşılık AKP’nin ise, ABD’de Başkan’ın “yürütmeye” yapacağı atamalarda sadece “kilit pozisyonlar” için Senato onayı alması örneğinden hareketle belki bazı bakanlıklar için TBMM onayı olabileceği yönünde görüşü söz konusu.
“TBMM’nin yetkileri” açısından bir başka konu da, Cumhurbaşkanı’nın veto yetkisi kullandığı bir yasal düzenlemede eğer yasama yani TBMM ısrar ederse ne olacağı. Halen, TBMM’nin veto edilmiş bir yasayı “oy çokluğu” ile kabul etmesi yasalaşması için yeterli.
AKP ise, yeni anayasa için “TBMM, Meclise geri gönderilen kanunu üye tam sayısının beşte üç çoğunluğu ile aynen kabul ederse, kanun, Başkan tarafından yedi gün içinde yayınlanır” şartı öngörüyor. Yani Cumhurbaşkanı’nın istemediği bir düzenlemeyi yasalaştırmak için TBMM’ye en az 330 milletvekili oyu şartı getiriliyor. Bu konuda; ABD’de Başkan’ın bir yasayı veto etmesi halinde Temsilciler Meclisi ve Senato’nun üçte iki çoğunlukla tasarıyı yasalaştırma imkanı örnek gösteriliyor.
Halk oylaması OHAL’de mi olacak?
AKP, MHP’nin olumlu tavrıyla TBMM’de anayasa değişikliğini halk oylamasına götürebilmek için gerekli olan 330 milletvekili oyunu rahatlıkla karşılamayı öngörüyor. Mevcut durumda, AKP’nin, TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın oy kullanamadığı düşünüldüğünde 316 oyu var, MHP’nin ise 40 sandalyesi bulunuyor. Ancak MHP’de Ümit Özdağ gibi isimlerce anayasa değişikliğine lehte oy verilmesi beklenmiyor. Yine de AKP ile MHP’nin oyları, halk oylamasına gidilmesi için yeterli.
Bu noktada, Türkiye’deki OHAL koşullarında halk oylaması yapılıp-yapılmayacağı da tartışma konusu.
MHP OHAL’de referanduma da olumlu bakıyor. Bahçeli, bugün “15 Temmuz terörizminin kökü kazınıncaya kadar, PKK, YPG, DEAŞ gibi terör örgütleri Türkiye'den atılana kadar OHAL devam etmelidir. Bunun süresi ve devamı da hükümeti de ilgilendiren konudur. OHAL'in devamından yanayız. OHAL olduğunda çalışmalarınızı yürütüyorsunuz, bir ara da sandığa gidip oyunuzu verebilirsiniz” mesajını verdi.
AKP cephesinde ise, OHAL’in 19 Ocak 2017’ye değin ikinci kez 3 aylık olarak uzatılmış mevcut koşullarında halk oylaması yapılması konusunda henüz görüş birliği bulunmuyor. Ancak bahar döneminde halk oylamasına gidilmesi planlanıyor.
Anayasa Komisyonu Başkanlığı’nı yürüten AKP’li Mustafa Şentop, dünkü konuşmasında, “15 gün içerisinde anayasa değişikliğiyle ilgili bir teklifi Meclis'e vereceğiz. Bahar aylarında bir referandumla anayasa değişikliğini halkımızın onayına sunacağız” açıklaması yaptı.
Başkanlık sistemi tartışmasında ne olmuştu?
Türkiye’de başkanlık sistemi değişikliği tartışmasını, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 14 Ağustos 2014’te halk oylamasıyla seçilmesinden sonra gündeme taşıdı. Erdoğan’ın kurucusu olduğu ve mevcut anayasa nedeniyle Cumhurbaşkanı seçilmesi üzerine istifa etmek zorunda kaldığı AKP de, Başkanlık Sistemi’ne geçilmesinden yana. AKP dışındaki TBMM’deki diğer partiler CHP, MHP ve HDP ise, “Parlamenter Sistem” çağrısında bulunuyordu.
Erdoğan’ın rejim değişikliği açısından geçen yıl 7 Haziran öncesinde “400 vekil verin ve bu iş huzur içerisinde çözülsün” sözleri; o dönem muhalefet cephesinde CHP ve HDP’nin yanı sıra MHP’den sert tepki görmüştü. MHP de, CHP ve HDP gibi Ekim ayına değin Başkanlık Sistemi’ne karşı olduğunu açıklamıştı.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, örneğin Ocak ayında “Başkanlık sistemine tümden karşıyız, parlamenter sistemin revize edilerek güçlendirilmesinden yanayız. Başkanlık sistemi yeni anayasa için tıkaç olmasın” ifadesini kullanmıştı. Keza Mayıs ayında “Partili Cumhurbaşkanı” modelinde uzlaşma olup-olmayacağı yönündeki soru üzerine, Bahçeli, “Terörle mücadelede kayıtsız, şartsız destek verdiğimizi ifade ediyorum. Onun dışındaki eleştirilerimiz saklıdır" yanıtını vermişti.
MHP’deki tavır değişikliği ise, 11 Ekim günü Bahçeli’nin grup konuşmasıyla ortaya çıktı. Bahçeli, o günkü konuşmasında, Cumhurbaşkanı’nın fiilen ülkeyi Başkanlık rejimiyle yönettiğini öne sürdü ve AKP’ye yönelik mesajlar verdi. Bahçeli, “AKP, başkanlık sistemiyle ilgili inadını sürdürecekse yine karşımıza iki seçenek çıkacaktır. İlk olarak AKP, hazırda tuttuğu veya üzerinde çalıştığı bir anayasa hazırlığı varsa, mutabık kalınan daha önceki maddeleri de ihtiva etmek kaydıyla TBMM’ye getirmelidir. Milletvekilleri, ilkeleri ve inançları doğrultusunda vicdanlarının sesini dinleyerek oy kullanacaklar, bir karara varacaklardır. İkinci olarak bu anayasa değişiklik teklifi TBMM Genel Kurulu’nda ya 367 sınırını aşarak kanunlaşacaktır ya da 330 eşiğinin üstünde kalarak referandum yoluyla milletin kararına sunulacaktır. MHP, Türk milletinin vereceği her karara saygılı ve bağlıdır” diye konuştu. Bahçeli’nin bu konuşması üzerine AKP harekete geçti ve MHP ile birlikte anayasa hazırlanması süreci gündeme geldi.