Suriye’nin kuzeyinde hacıları taşıyan bir otobüsün silahlı saldırıya uğraması sonucu iki kişi yaralandı. Haber organları, otobüsün mermi delikleriyle dolu görüntüleri sık sık yayınladı. Silahlı saldırganların hangi taraftan olduğu kesinlik kazanmasa da olay Ankara ve Şam arasındaki gerginliği daha da arttırmaya yetti.
Saldırı Türk Dışişleri bakanlığı tarafından da doğrulandı. Ardından Başbakan Erdoğan da Suriye liderleri ve ordusunun sonunun gelmekte olduğu şeklinde bir açıklama yaptı. Son saldırı, iki ülke arasında yaşanan diplomatik krizin son halkası oldu. Önceki hafta da Suriyeli göstericiler, Şam’daki Türk büyükelçiliğine saldırmış, olayın ardından Ankara, Şam’daki diplomatlarının ailelerini Türkiye’ye çağırmıştı.
Türk hükümeti Suriye muhalefetiyle görüşmelerini gizlemiyor. Muhalefet ve orduyu terk eden askerler Türkiye’de ağırlanıyor ve muhalefetin milis kanadı Suriye Özgürlük Ordusu'nun faaliyetleri Türkiye’den yönetiliyor.
Ancak Ankara’nın Şam hükümetine karşı hareketlerde önde gelen uluslararası rol üstlenmesi, Türkiye’de kaygılara yol açıyor. Emekli diplomat ve uluslararası ilişkiler öğretim görevlisi Murat Bilhan, Suriye’yle yaşanan gerginliğin Türk Silahlı Kuvvetleri’ni rahatsız ettiğini söylüyor.
Ancak Suriye muhalefeti Türkiye’nin Esad rejimine karşı tavrını daha da sertleştirmesi, daha da etkili rol alması beklentisi içinde. Suriyeli Müslüman Kardeşler örgütünün liderleri, muhalefetin devlet baskısı olmadan rahat hareket edebilmesi için Türk ordusundan Suriye’nin kuzeyinde bir tampon bölge oluşturmasını istedi.
Suriye muhalefetini temsil eden Ulusal Konsey’in liderlerinden Bassma Kodmani, tampon bölgenin artık hayati önem taşıdığını söylüyor. Tampon bölgenin sivillerin korunması için gerekli olduğu kaydeden Kodmani, Arap Birliği, komşu ülkeler ve uluslararası tarafların sivillerin korunması konusunda baskıyı arttırması gerektiğini savunuyor.
Suriye’ye doğrudan müdahaleye karşı çıkan Türkiye, şimdilik sadece Şam hükümetini hedef alan uluslararası ve ekonomik yaptırımlardan yana tavır sergiliyor.