Ankara'da Siyasetin Gündemi Güneydoğu

Türkiye’de iç politikada Güneydoğu Bölgesi’nde yaşananlarla Kürt sorunu, dış politikada ise Suriye, Rusya, Irak, İran ile İsrail eksenli tartışmalar sürüyor.

Ankara’da bugün TBMM’deki 4 siyasi parti lideri de Türkiye’nin iç ve dış gündemindeki tabloyu ‘karamsar’ ifadelerle ele aldı.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Güneydoğu Bölgesi’nde yaşananları ‘temizlik’ olarak niteledi ve hükümetin tavrını savundu. Davutoğlu, çatışmalar nedeniyle sivil vatandaşları etkileyen sıkıntıları gündeme aldıklarını da açıkladı. Doğu ve Güneydoğu’da terör olayları yüzünden zarar gören vatandaşlara yönelik ‘destek paketi’ hazırladıklarını söyleyen Davutoğlu, “Sur başta olmak üzere esnaf kardeşlerimizin kayıpları giderilecek. 1 Aralık 2015'ten itibaren 3 aylık vergi ve sigorta beyannamelerini erteledik. Hiçbir çocuğumuz mağdur olmayacak. Hafta sonları gerekirse sömestrde yoğunlaştırılmış program için tedbirleri aldık. Öğrenciler 180 iş günü eğitim alacaklar” dedi.

Başbakan Davutoğlu, Rus TV kanalına konuştuğu için eleştirilen milletvekili Eren Erdem’in partiden atılmaması gerekçesiyle CHP’ye, Selahattin Demirtaş’ın bugün Rusya’ya gitmesi nedeniyle de HDP’ye tepki gösterdi. Davutoğlu, “Coğrafyamızın sıkıntılar yaşadığı şu günlerde, Türkiye'nin her zaman gösterdiği birlikte ve muhabbeti göstermek durumundayız. Bu Meclis'te siyaset yapan tüm partilerin eleştiri hakkı vardır. Bizi şikayet edecekleri tek merci halkımızdır. Ülke ülke gezip bizi şikayet edenler var. Fırsatını yakaladığında her ortamda halkın zihnini bulandırmaya çalışanlar var. Yalanlar ve iftiralarla ülkesini karalamaya çalışanlar var. Teröre destek verenlerin iftiraları da bitmek bilmiyor” diye konuştu.

Davutoğlu, İsrail ile ilişkilere de değinerek, “Türkiye devleti İsrail'e özür dileten ilk devlet onuru yaşamıştır. Diğer şartların yerine getirilmesi için görüşmeler olumlu bir seyirde devam etmektedir. Nihai noktaya ulaşıldığında kamuoyuyla paylaşırız. Bizim pozisyonumuz neyse yarın da o olacaktır. Türkiye hem tazminat hem de ambargonun kaldırılması konusunda ısrarlıdır. Bizim mazlum kardeşlerimize desteğimiz sürecektir. Türkiye ilk defa mazlum devletlerin ümidi olmuştur. Hiçbir mazlumu yarı yolda bırakmadık, kaderine terk etmeyeceğiz” dedi.

CHP Lideri sert konuştu

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, hükümetin Kürt Sorunu’nun çözümüne ilişkin izlediği süreci farklı boyutlarıyla eleştirerek, AKP’nin dış politikasıyla Türkiye’nin itibarını zedelediğini savundu.

Kılıçdaroğlu, “Doğu ve Güneydoğu'da yaşananlar Suriye manzarasını hatırlatıyor bize. Teröre karşı hep birlikte mücadele edeceğiz, terör mensupları etkisiz hale getireceğiz. Evet burada hiçbir sorunumuz yok. Ancak 78 milyon vatandaşımız kendisine sormalı: iller ve ilçeler silah deposuna dönüştürülürken bu ülkenin başında kim vardı? 2002'de sıfır terör vaadi ile iktidar almıştı bu ülkeyi. PKK bizi kandırdı diyenler kim? Bedel ödeyenler güvenlik görevlilerimiz. Bölgedeki vatandaş zaten perişan. Fabrikalar kapanıyor, yatırımlar durmuş vaziyette. Sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş il ve ilçelerden 200 bin vatandaş göç etmiş görünüyor” dedi. Özellikle AKP’ye oy verenlere seslendiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, ülkedeki savaş tablosu için “14 Yıldır bu ülkeyi yönetiyorlar. Kim bunun vebalini taşıyor? Bu sorunun cevabını vicdanına sor” diye konuştu.

Kılıçdaroğlu dış politikada konusunda ise, İsrail ile yaşanan yakınlaşma sürecinde AKP Hükümeti’ni “Türkiye’nin şartları” olarak açıkladığı ön koşulları şimdi unutmuş gibi davranmakla suçladı. “Filistin topraklarında Türkiye'den giden devrimci gençlerim mezarları var kimse unutmasın” diye konuşan Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin Suudi Arabistan ile birlikte IŞİD’e karşı oluşturulmuş Müslüman ülkeler birliğindeki pozisyonunu da eleştirdi. Kılıçdaroğlu, “Koskoca Türkiye Cumhuriyeti gitti Suudi Arabistan'ın kuyruğuna takıldı. Teröre destek veren para veren bir ülke terörle mücadele edecek hırsıza ev teslim etmek gibi. Türkiye, NATO üyesi bir ülke iken... Dış politikada tam bir batağın içindeler debelendiğini batıyorlar” dedi.

Irak’tan asker çekilmesi ve Rusya ile yaşanan uçak krizini de değerlendiren Kılıçdaroğlu, “Sen Türkiye'nin onuruyla oynadın. Sen Türkiye'yi şamar oğlanına çevirdin. Ne yaptığının farkında mısın? Oradaki sıradan kabile reisi bile Türkiye'yi tehdit etmeye başladı. Bütün birikimleri çöp sepetine atıyorsun. Suriye olayı gittikçe karışıyor. Putin, açıkça Türkiye'yi tehdit etti. En sert cevabı veren liderlerden biriyim. "Türk uçakları isterse şimdi uçsun" dedi, açıkça tehdit. Türkiye'yi bu hale kim getirdi? İktidardaki partinin adı nedir?” diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, CHP İstanbul Milletvekili Eren Erdem’in ihraç edilmesine yönelik Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarına ise çok sert tepki göstererek; özetle “Hiçbir milletvekilimizi yedirmeyeceğiz. İşin ilginci, bir diktatör bozuntusunun da burnunu bu işlere sokmuş olması. 78 milyon vatandaşım duy artık duy. Namusu ve şeref-i üzerine yemin etti Tarafsızlık bu mudur? Namus ve Şeref nerede satılıyor” ifadelerini kullandı.

MHP’den ‘temizlik operasyonuna’ tam destek

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise, İsrail ile yakınlaşmaya şüpheli yaklaştığını belirterek, “Erdoğan hangi tehdit ve tavizlerle Ortadoğu’nun Türkiye-İsrail yakınlaşmasına ihtiyacı olduğunu seslendirdi? Erdoğan, İsrail’in barışı tehdit ettiğinden şikayet etmiyor muydu? ‘Şahsen ben bu görevde bulunduğum sürece hiçbir zaman İsrail ile olumlu bir şey düşünemem’ diyen Erdoğan değil miydi? İsrail ile cepheleştiği günlerde halkın ve hakkın rızasını kazanmak, egemen güçlere şirin görünmemek amacında olduğunu ısrarla söyleyen Erdoğan nerededir? Hani İsrail çocukları öldürüyor, plajlarda masumları katlediyordu? Erdoğan bunları unutmuş ve Türkmenistan seyahatinden dönerken İsrail ile ilişkilerin normalleşmesi Türkiye ve Filistin’e çok şey kazandırır görüşüne gelmiştir. İsrail’e karşı ileri sürülen üç şarta ne olmuştur? Özür şartı yerine gelmiş midir? İddia odur ki, Obama’nın nezaretinde İsrail Başbakanı Netanyahu telefonla özür dilemiştir. Mavi Marmara’da ölenler için tazminat verilmiş midir? Hayır. Gazze’ye uygulanan abluka kalkmış mıdır? Bu da hayır. Türkiye’nin talepleri tam karşılanmadığı ortadayken el altından İsrail ile uzlaşma arayışlarının, barış masası kurma niyetlerinin asıl gayesi nedir?” sorularını yöneltti.

İç politikada ise Hükümet’in bölgede uyguladığı ‘temizlik’ yaklaşımına destek verdiğini açıklayan Bahçeli, “Şu anda Cizre’de, Silopi’de, Sur’da can pahasına mücadele veren Mehmetçiklerimizi, kahraman polislerimizi sonsuz güven ve dualarımızla destekliyoruz. Teröristler ev ev, sokak sokak aranıp bulunmalı, hendeklerle beraber tamamıyla imha edilmelidir. Bunu bekliyoruz. Vatan hainlerden temizlenmelidir. Türk milleti hükümete tarihi bir görev vermiştir. Sayın Davutoğlu terörle ve nifakla mücadelede samimi olduğunuz müddetçe, endişeniz olmasın, MHP siyasi iradeyi yalnız bırakmayacak, şunun bunun ağzına baktırmayacaktır. Durmayın, yılmayın, dağdan, taştan, ovadan ve şehirden bu hainleri kazıyın, sökün, silin ve Türkiye’yi bu darboğazdan sağ salim çıkarın” dedi.

'Duygusal kırılma bölünme getirecek mi?'

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Rusya ziyaretine ilişkin Dışişleri Bakanlığı’yla da görüşüldüğünü belirterek, “Türkiye'nin aleyhine değildir ama hükümet politikalarını tümden benimsemek zorunda da değiliz. Biz zaten Hükümet'in iç ve dış politikada yanlış yaptığını belirtiyor ve eleştiriyoruz. Muhalefet olarak elimizden gelen bir şey varsa bunu değerlendirmek isteriz. İş dünyasına ilişkin mağduriyet ortaya çıktı” açıklaması yaptı.

Hükümete kimi ev ev temizlemeyi planladıkları sorusunu yönelten Demirtaş, “Burada atılan manşetler, orada oturan insanların duygu dünyasında nasıl etki yaratıyor? Bir halkın tamamını hedef haline getirerek, ilçeleri askeri abluka altına alarak, bunu büyük başarı öyküsü adı altında anlatmaya çalışıyorlar. Suriye'de ‘Halkına karşı tank kullanan meşru değildir’ diyen Cumhurbaşkanı kendi ilçelerine tank ve havan topu sokmuş durumda. Cizre’de Nusaybin'de sivil insanlar terörist gösteriliyor. Devlet bunu yapabilir, tankı var uçağı var ama hiç birşey kazanamaz, birşey başaramaz” dedi.

Başbakan Davutoğlu’na halkla konuşma, özyönetim konusunda diyalog kurma çağrısında bulunan Demirtaş, Türkiye’de Kürt Sorunu’nun çözümüyle ilgili tabloyu ise özetle şöyle aktardı:

“Kahramanlık bu mudur? Cizre'ye Sur'a tankla tüfekle girmektir. Fotoğraflardaki durum demiyorum halkın duygusundaki kırılma önemlidir. Öyle askerle ve polisle kontrol edilebilecek bir durum değildir. Ortada siyasi bir sorun var askeri müdahaleler durumu daha içinden çıkılamaz hale getiriyor. Türkiye'nin Batısı, ‘Oh ne iyi olmuş devletimiz teröristi dövmüş oluyor’. Ama savaş maliyetini en çok siz ödüyorsunuz. Emeği ile alın teriyle sizler ödüyorsunuz. ‘Gezi’de devleti biz çok iyi anladık’ diyenler demek ki daha iyi anlayamamış. Duygu kırılması sadece Türkiye'nin batısı ile Doğu'su arasında değil. Kürtler şu anda en büyük katliamı yaşıyor. Bunu nasıl kimse idrak etmek istemiyor? ‘Biz bu devlet çatısı altında nasıl yaşayacağız?’ sorusu soruluyor.”