11 Eylül Almanya'daki Müslümanların Hayatlarını Nasıl Değiştirdi?

11 Eylül Almanya'daki Müslümanların Hayatlarını Nasıl Değiştirdi?

11 Eylül 2001'de New York'taki İkiz Kuleler'e ve Amerika Savunma Bakanlığı Pentagon'a düzenlenen ve yaklaşık 3 bin kişinin yaşamını yitirmesine yol açan terör saldırılarının onuncu yılı Almanya'da da gündemi belirleyen konulardan. Saldırıları düzenleyen intihar komandolarından birinin Almanya'nın Hamburg kentinde okuyan ve uzun bir süre yaşayan Muhammed Atta ile iki arkadaşı olması ülkede büyük yankı uyandırmıştı. İstihbarat örgütlerinin araştırmaları intihar komandolarının lideri olarak tanımlanan Atta'nın saldırıları Hamburg'da planladığını ve Almanya'nın radikal İslamcı terör tehlikesini ve ülkedeki hücreleri uzun bir süre yeteri kadar ciddiye almadığını ortaya çıkardı.

11 Eylül sonrasındaki süreçte, Almanya terörle mücadele konusunda yeni bir yapılanmaya gitti ve güvenlik alanında çıkarılan yasalarla terör tehdidine karşı bir dizi sert önlem aldı. Güvenlik makamları olası terör eylemlerine ve radikal oluşumlara karşı mücadeleyi yoğunlaştırırken, çoğu Almanya'da yetişen Türk ve Arap kökenlilerin yanısıra sonradan Müslüman olan bazı Alman kökenli militanların Afganistan ve Pakistan’daki terör kamplarında eğitim aldıklarının saptanması olaya değişik bir boyut getirdi. Nitekim 2007 yılında aralarında Rammstein Hava Üssü’nün de bulunduğu Amerikan hedeflerine saldırı düzenlemeyi planlayan İslami Cihat Örgütü üyesi ikisi Alman ikisi Türk kökenli teröristin son anda yakalanmaları Almanya'nın da radikal İslamcı terörün hedefinde olduğunu ortaya koydu. Geçen yıl Aralık ayında Noel ve yılbaşı öncesinde Berlin'e yönelik terör saldırısı düzenleneceği yönündeki bulgular ülkede terör alarmına, bazı uzmanların tanımlamasıyla da terör histerisine yol açtı.

Almanya son on yılda terör tehlikesi ile yaşamayı öğrenirken, siyasette ise ülkedeki Müslümanların temsilcileri ile diyalog arayışına girdi. Bu bağlamda kamuoyunda belki de en çok konuşulan Başbakan Angela Merkel'in girişimi ile 2006 yılında yaşama geçirilen ve hükümet temsilcileri ile Müslümanların lobi temsilcilerini bir araya getirmeyi amaçlayan Almanya İslam Konferansı oldu. İlk döneminde Müslümanların daha iyi kurumsal ve toplumsal uyum sağlamasına yönelik önemli kararlar alan bu oluşum, son bir yıl içinde ise konferansa başkanlık eden yeni İçişleri Bakanı Friedrich'in açıklamaları yüzünden tartışmalı bir konuma geldi. Müslümanlarla ilgili genelleme yapan ve İslami kuruluşları zan altında bırakan bazı açıklamaları ile tepki toplayan Friedrich'in aşırılık yanlılarının Müslüman kuruluşlar tarafından ihbar edilmesini istemesi gündeme damgasını vurdu. Bakan kamuoyundaki İslamofobik önyargılara malzeme vermekle suçlanırken, Türkiye Almanya Araştırmalar Vakfı Başkanı Profesör Faruk Şen, İslam'la güvenlik konusunun yan yana getirilmesinin ülkedeki Müslümanlar’ın sadece bu konuda algılanmasına yol açtığını söylüyor.

Öte yandan İçişleri Bakanı Hans-Peter Friedrich 11 Eylül'ün onuncu yılı nedeni ile yaptığı son değerlendirmede, radikal İslamcıların Almanya'da terör saldırısı düzenlemeyi planladığını ve tehlikenin nesnel ve çok ciddi boyutta olduğunu savundu. Son olarak Berlin'de bir Lübnan kökenli Alman vatandaşı ile bir Filistinli, terör eylemi planladıkları gerekçesiyle tutuklandı.