11 Eylül terör saldırılarının en çok etkilediği devlet kurumları arasında şüphesiz istihbarat örgütleri vardı. Çünkü, saldırıları tespit etmek ve engellemek istihbarat kurumlarının göreviydi. Aradan geçen 10 yıl içinde Amerika'nın istihbarat kurumları ciddi bir şekilde reformdan geçirildi.
11 Eylül’de yolcu uçakları ikiz kulelere çarptığında…
…elektronik izleme ve dinlemeden sorumlu Ulusal Güvenlik Dairesi direktörü Michael Hayden bürosundaydı.
Merkezi İstihbarat Dairesi CIA Başkanı George Tenet o sabah Hayden’ı aradı.
Michael Hayden, “El Kaide hücreleri arasında tebrik mesajları gidip geliyordu. ‘George’ dedim, ‘elimde kanıt yok, ama bunu kimin yaptığı belli’ dedim. Hepimiz biliyorduk. Bu el Kaide’nin işiydi,” diyor.
Peki eğer bunu kimin yaptığını bildikleri halde neden engelleyemediler? Hayden, daha sonra Tenet’ın yerine geçti ve CIA başkanı oldu. Hayden, böyle bir saldırıyı hayal bile edemediklerini söyledi: “Gelişmeleri izliyorduk. Hücreler arasındaki irtibatı görüyorduk. El Kaide hücrelerindeki heyecanı da izliyorduk. Ancak böyle bir saldırı düzenleyeceklerini hayal bile etmiyorduk.”
Saldırıları soruşturan 11 Eylül Komisyonu, istihbarat alanındaki başarısızlığı şu şekilde ifade etti: Farklı istihbarat kurumlarında farklı bilgiler vardı, ancak bu bilgileri birleştiremedik.
İstihbaratçılar, bilgi paylaşımı eksikliği yüzünden bilmeceyi çözemiyordu.
11 Eylül Komisyonu’nun önerisi üzerine Kongre 2004 yılında bakanlık yetkisi olan yeni bir makam oluşturdu. Ulusal İstihbarat Direktörü tüm Amerikan istibarat kurumlarının uyumlu çalışmasını sağlayacaktı.
2009 yılından geçen yıl Mayıs ayına kadar bu görevi yürüten Dennis Blair’e göre, esas sorun bilgi eksikliği değil, bilgi çokluğuydu: “O kadar çok istihbarat alınıyordu ki neyin önemli olduğunu ayırt etmekte zorluk çekiyorduk.”
Kongre ayrıca Ulusal Kontr-Terör Merkezi’ni kurdu. Burada, CIA, FBI, Ulusal Güvenlik Dairesi ve diğer tüm istihbarat kurumlarının bilgi paylaşımı sağlanıyordu.
2007 yılından geçtiğimiz Mayıs ayına kadar Terörle Mücadele Merkezi’nin direktörü olan Michael Leiter, 11 Eylül’den 10 yıl sonra da çok fazla istihbarat olduğunu; ancak bunun eksik bilgiden daha iyi olduğunu söylüyor: “Terörle mücadelede elde edilen bilginin ne derece önemli olduğunu en başında bilemeyebilirsiniz. Dolayısıyla olabildiğince çok bilgi elde etmek önemli. Bu bilgileri biran önce analiz etmek önemli. Çünkü istihbarat en önemli unsuru ilk başta çok açık olmayabilir.”
Bazı uzmanlar, el Kaide lideri Usame bin Ladin’in öldürülmesinin örgütü yıkılmanın eşiğine getirdiğini savunsa da, eski Terörle Mücedele Merkezi Başkanı Leiter, el Kaide’nin Pakistan yapılanmasının zor durumda olmasına sağmen, diğer bölgedeki örgütlenmelerin güçlü olduğunu söylüyor: "Arap Yarımadasındaki El Kaide örgütlenmesi, Somali’de el Kaide’yle çalışan el Şabab ve Amerika içinde örgülenen hücreler tehdit oluşturmaya devam ediyor."
Eski Ulusal İstihbarat Direktörü Dennis Blair de, Amerika esas tehdidin büyük saldırılar değil, küçük çaplı saldırılar olduğunu söylüyor: “Artık 11 Eylül tarzı çok unsurlu, eş zamanlı saldılar engellenebilir. Esas tehdit daha küçük – bir veya iki kişilik saldırılardan kaynaklanıyor. Bunlar büyük zarar verebilir.”
Eski Terörle Mücadele Merkezi Başkanı Leiter, Amerika’nın 11 Eylül’den bu yana terör örgütlerine karşı önemli başarılar elde ettiğini söylüyor, ancak yüzde 100 başarı diye bir şey yok: “Terörle mücadele kurumları tüm dünyada her gün, 24 saat var gücüyle çalışıyor. Ancak ne kadar iyi olursak olalım, ne kadar gelişirsek gelişelim; teknoloji, dil bilgisi olabildiğince ilerlesin, yine de herşeyi yakalamak mümkün değil.”
11 Eylül 2001 saldırıları üzerinden 10 yıl geçti. Ancak istihbarat kurumlarıyla teröristler arasındaki mücadele tüm hızıyla sürüyor.
Amerikan İstihbaratı Nasıl Reform Edildi?
Terörle mücadelenin en önemli unsurlarından biri istihbarat... 11 Eylül saldırılarının 10'ncu yıldönümünde muhabirimiz Gary Thomas, Amerika'nın önde gelen istihbarat yetkilileriyle görüştü. Üst düzey amerikalı istihbaratçıların, 11 eylül saldırılarıyla ilgili izlenimleri neler? Amerikan istihbaratı nasıl reform edildi?
Gary Thomas ile yapığımız söyleşiyi aşağıdaki medya oynatıcıdan izleyebilirsiniz.