“Asbeste maruz kalan bölge insanı kanser riskiyle karşı karşıya”

Kahramanmaraş merkezli depremlerde binlerce bina yıkıldı ya da zarar gördü

Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen şehirlerde yıkılan ve ağır hasar alan evlerin yaydığı asbest tehlikesi, insan sağlığını tehdit etmeye devam ediyor.

İnşaat, gemi, otomotiv gibi farklı iş alanlarında kullanılan lifli yapıdan oluşan asbest, insan sağlığına ve akciğere ciddi zarar verebiliyor. Türkiye'de 2013 yılında asbest kullanımı ve ticareti yasaklanmış olsa da deprem gibi afet durumlarında, eski yapılı binalarda ortaya çıkabilen lifli yapıdaki kimyasal madde, inşaat sektöründe yaygın olarak kullanılıyor. Uzmanlar, asbeste maruz kalmanın uzun vadede akciğer hastalıklarına neden olabileceği uyarısında bulunuyor.

Asbest Nedir?

Doğada bulunan lifli bir mineral olan asbest, sağlık etkileri ortaya çıkıncaya dek, ısıya, aşınmaya, asitlere ve baskıya karşı yüksek direnç oluşturduğu gerekçesiyle endüstriyel alanlarda yoğun bir şekilde kullanıldı.

Türkiye’de de 2011 öncesinde binalarda özellikle eternit, marley gibi izolasyon malzemelerinde, boru izolasyonlarında, sıvalarda ve kalorifer kazanlarında asbest kullanıldığı biliniyor.

Kahramanmaraş merkezli depremlerde binlerce kişi yaşamını yitirdi

Asbestli malzemeler kırıldığında, içeriğindeki asbest, mikron boyutlarına kadar parçalanıp rüzgarla havaya karışabiliyor. Uzmanlar, asbest liflerinin soluma yoluyla vücuda girmesinin ciddi sağlık sorunlarına yol açtığını ifade ediyor.

TMMOB Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) İstanbul Şubesi de Kahramanmaraş merkezli depremin ardından yaşanan asbest tehlikesinin boyutlarını yaptığı araştırmayla ortaya koymuştu. Çalışmada, Hatay’ın 5 ayrı noktasından alınan 45 inşaat atığı ve toz numunesinden 16’sında asbest lifine rastlandığı açıklanmıştı.

“Hala Asbest riskini azaltacak önlemler alınarak yıkımlar yapılmıyor

İş ve Halk Sağlığı Uzmanı Dr. Özkan Kaan Karadağ, Hatay'da enkaz kaldırma çalışmaları sırasında birinci derece kanserojen olan asbestin yaşam alanlarına yayıldığını ifade etti.

VOA Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Karadağ, deprem bölgelerinde asbest riskini azaltacak yıkımların yapılmadığına dikkati çekti. Devam eden yıkım işlemlerindeki hafriyat çalışmalarında ortaya çıkan tozun tehlikeyi daha da büyüttüğünü ifade eden Karadağ, sözlerine şöyle devam etti:

“Özellikle yapılar içerisinde yalıtım amaçlı olarak kullanıldığını görüyoruz asbestin. Kentsel dönüşüm ya da deprem nedeniyle yıkılan yapılarda, asbest lifleri havaya karışması söz konusu olduğundan ciddi bir tehlike oluşturuyor. Asbest liflerinin solunması mezotelyoma, asbestoz ve akciğer kanseri dahil olmak üzere çeşitli tehlikeli akciğer rahatsızlıklarına yol açabilir. Deprem bölgesinde çok sayıda bina yıkıldı ve bu binalarda tahminlerimize göre yüzde 30’lar civarında asbest bulunuyor. Doğal olarak bölgede yapılan çalışmalarda asbestin havaya karışması söz konusu olabiliyor. Yıkım çalışması yapılırken mümkün olduğu kadar asbestin havaya karışmasını, etrafa yayılmasını, insanların solunum alanına ulaşmasına engel olmaya çalışmak gerekiyor. Bunun için de bazı önlemler almak gerekiyor. Bunların içerisinde en önemlisi toz bastırma şartlarının sağlanması, enkazın taşındığı araçların ıslatılması gibi önlemlerin alınması gerekiyor.”

Kahramanmaraş merkezli depremler bölgede birçok kentte yıkıma neden olmuştu

“Tozun eve girmemesi için ev çevresinde tozu toplayacak ıslak temizleme yapılmalı, camlar açılmamalı”

Deprem bölgesinde yaşamını sürdüren insanların asbeste maruz kalmamaları için almaları gereken önlemler hakkında da tavsiyelerde bulunan Halk Sağlığı Uzmanı Dr. Karadağ, evlerin içindeki asbest lifleri ne kadar azaltılabilirse ileride görülebilecek sağlık risklerinin olasılığının da o derece düşebileceğini söyledi.

Karadağ, “Atmosfer hareketlerinin yoğun olduğu, tozun yoğun olduğu, tozun görünür olduğu her koşulda maske takmalarını öneririm. Mümkünse evlerini kapalı tutmalarını öneririm. Çünkü tozun içeriye girmemesini sağlamak da önemli. Sık sık evin çevresinde toz toplayacak ıslak temizlikler yapılması faydalı olacaktır” diye konuştu.

“Küçük yaşta asbeste maruz kalan çocuklar 40’lı yaşlarında kansere yakalanabilir”

Karadağ’a göre bölgede on binlerce kişi asbeste bağlı kanser riski taşıyor. Asbestin solunum yolu ile akciğere ve akciğer zarına ulaştıktan sonra hastalıkların 10 ile 40 yıl içinde gelişebildiğini kaydeden Karadağ, önlemler alınmadan bölgede enkaz kaldırma çalışmalarına devam edilmesi durumunda, küçük yaşta asbeste maruz kalan çocukların, 40’lı yaşlarında kansere yakalanma riskiyle karşı karşıya olacakları uyarısında bulundu:

“Bu zamana kadar dünyada bu düzeyde asbeste maruz kalan insanlar, çoğunlukta asbest işinde çalışan işçilerde ya da asbestin üretiminde çalışan kişiler oldu. İşçi sağlığı açısından baktığımızda 40 yaşlarında etkilenen birisinin 70’li yaşlarında ortaya çıkabilecek bir kanser türünden bahsediyoruz. Ancak Hatay’da bu etkilenme söz konusu olduğunda, bebeklerin, çocukların da etkilendiğini unutmamamız gerekiyor. Bu, halk sağlığı sorununu çok daha büyütüyor. Çünkü otuzlu, kırklı yaşlarında kanserle karşılaşan gençler olacak yazık ki bu bölgede.”

Uzmanlar asbest liflerinin soluma yoluyla vücuda girmesinin ciddi sağlık sorunlarına yol açtığını ifade ediyor

“Kentsel dönüşüm çalışmalarında da önlemler yeterince alınmıyor

Asbest liflerinin çok uzun mesafeler kat edebildiğini söyleyen halk sağlığı uzmanı Karadağ, “Beş mikronluk liflerden, çok hafif liflerden bahsediyoruz. Bu lifler ölümsüz mineral olarak adlandırılan asbest lifleridir. Kadıköy’de bir binanın yıkıldığını varsayalım, Eminönü’nde toz etkilenmesi ile karşı karşıya kalmak mümkündür” ifadelerini kullandı.

İstanbul’da deprem tehlikesine karşı kentsel dönüşüm çalışmaları devam ederken asbestin uygun koşullarda ortadan kaldırılması yönelik önlemlerin yeterince alınmadığına dikkat çeken Dr. Karadağ, “Kentsel dönüşümler depremler gibi değil, planlı yapılan dönüşümler çalışmalar. Bu işlemlerde dahi asbestin uygun koşullarda ortadan kaldırılması yönelik önlemler yeterince alınmış değil. İstanbul’da sürekli bir kentsel dönüşüm alanı söz konusu ve her alanda her yerde çalışma var kentsel dönüşümün gereği olan binaların yıkıldığını görüyoruz. Önlemler alınmazsa çok uzun yıllar boyunca asbestin sağlık etkileri nedenli sosyal ve ekonomik zararlarını çekeceğiz” dedi.

“Asbest gömülerek bertaraf edilmeli”

Son olarak, asbestin bertaraf edilmesiyle ilgili de görüş belirten Dr. Karadağ, “Asbest, ölümsüz mineral olarak ifade edilir. Asbest bir mineral, öncelikle onu anlamak gerekiyor, doğada olan bir malzeme. Yerin altındaki madenlerden çıkartılıyor. Asbestin gömülmesinden başka bir çözümü yok. Ancak uygun koşullarda, insan yerleşimine uzak yerlere gömülmesine dikkat edilmesi gerekiyor. Gömülmesi sonrasında erime gibi bir şey söz konusu olmadığı için bitkilere karışması gibi bir durum da olmuyor” diye konuştu.