Mısır Cumhurbaşkanı seçildikten sonra ilk Avrupa ziyaretini Avrupa Birliği kurumlarına yapan Muhammed Mursi, Brüksel’de oldukça olumlu bir izlenim bıraktı
BRÜKSEL —
Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin Avrupa Birliği kurumlarındaki temasları Brüksel ile Kahire arasındaki frekansın tuttuğunu ortaya koyuyor. Ziyaretin iki taraf arasındaki hem ekonomik hem de siyasi ilişkiler açısından verimli olduğunu söylemek yanlış olmaz. Avrupa Birliği’nin Mısır’la ilgili öncelikli beklentilerinden birini yeni dönemde demokratik değerlere ve temel özgülüklere bağlı kalınması oluşturuyor. Mursi de Brüksel’in duymak istediği mesajı verdi ve hem demokratik değerlere hem de temel haklara sarsılmaz şekilde bağlı olduğunu Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso’ya net bir şekilde iletti.
Barroso da Mursi’nin ilk Avrupa ziyaretini Brüksel’e yapmasının demokrasi, hukukun üstünlüğü ve temel haklara bağlılık açısından önemli bir gösterge olduğunu kaydederek bu yöndeki reformlara mali katkı yapılacağının sinyalini verdi. Barroso’nun, “Mısır, Avrupa Birliği’ne güvenebilir” mesajının ekonomik yansımasının yaklaşık 1 milyar euro düzeyinde olması öngörülüyor. Avrupa Birliği, 2011-2013 dönemi için Mısır’a 449 milyon euro tutarında kaynak aktarma taahhüdü altında. Ancak yeni dönemde Mısır’ın Uluslararası Para Fonu’ndan 4.8 milyar dolar düzeyindeki krediyi alması durumunda Avrupa Birliği de demokrasinin konsolidasyonu amacıyla 500 milyon euro mali destek ve 150-200 milyon euro kadar da bütçe desteği sağlamayı öngörüyor.
Avrupa Birliği, Mısır’ın en önemli ticari ortağı konumunda. Barroso, bununla da yetinmek istemiyor. Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı, Kahire’yle “derin” serbest ticaret anlaşması imzalamak için görüşmelere başlamaya hazır olduklarını söyledi. Avrupa Birliği yetkililerinin tarihi olarak değerlendirdiği ziyarete Brüksel’in bu kadar önem vermesinin ve en etkili diplomasi yöntemlerinden biri olan “kesenin ağzını açma” yoluna gitmesinin ardında Mısır’ın geleceğinin Birlik açısından yaşamsal öneme sahip olduğunun düşünülmesi yatıyor.
Mursi’nin sıcak gündeme yönelik açıklamaları da Brüksel tarafından memnuniyetle karşılandı. Hem Libya’daki Amerikan Büyükelçisi’nin ölümüyle sonuçlanan saldırıyı hem de olayların çıkmasına neden olan filmi kınayan Mursi, bu tür provokasyonlar nedeniyle Mısır’da elçiliklere ya da yabancılara yönelik saldırılara kesinlikle izin vermeyeceklerini belirterek, “Halkımız medenidir ve hukuka aykırı eylemleri reddeder” dedi.
Barroso da “Avrupa Birliği daima aşırılık için dini kullananları kınamıştır. İslam ve diğer bütün dini inançlara en derinden saygı duyuyorum. İslam ya da diğer dinlere karşı gördüğümüz bu tür eylemler kabul edilemez. İfade özgürlüğü nefret, hoşgörüsüzlük ya da önyargı propagandasıyla çatıştırılmamalıdır. Bazen karşılaştığımız, dinlere ve insanlara karşı nefret yayan oluşumları şiddetle kınıyorum” dedi.
İki ismin Suriye mesajları da örtüştü. Suriye Devlet Başkanı Esad’ın ülkeyi terk etmesi çağrısı yapan Barroso, “Halkını katleden bir devlet başkanının bu görevde kalma hakkı yoktur. Bunu kabullenmek mümkün değil. Kapsayıcı bir demokrasiye geçiş olmalı” dedi. Mursi de bu konuda Barroso’yla tam bir mutabakat içinde olduklarını belirterek “Halkını katleden bir devlet başkanı hiçbir makamda kalamaz” dedi.
Barroso da Mursi’nin ilk Avrupa ziyaretini Brüksel’e yapmasının demokrasi, hukukun üstünlüğü ve temel haklara bağlılık açısından önemli bir gösterge olduğunu kaydederek bu yöndeki reformlara mali katkı yapılacağının sinyalini verdi. Barroso’nun, “Mısır, Avrupa Birliği’ne güvenebilir” mesajının ekonomik yansımasının yaklaşık 1 milyar euro düzeyinde olması öngörülüyor. Avrupa Birliği, 2011-2013 dönemi için Mısır’a 449 milyon euro tutarında kaynak aktarma taahhüdü altında. Ancak yeni dönemde Mısır’ın Uluslararası Para Fonu’ndan 4.8 milyar dolar düzeyindeki krediyi alması durumunda Avrupa Birliği de demokrasinin konsolidasyonu amacıyla 500 milyon euro mali destek ve 150-200 milyon euro kadar da bütçe desteği sağlamayı öngörüyor.
Avrupa Birliği, Mısır’ın en önemli ticari ortağı konumunda. Barroso, bununla da yetinmek istemiyor. Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı, Kahire’yle “derin” serbest ticaret anlaşması imzalamak için görüşmelere başlamaya hazır olduklarını söyledi. Avrupa Birliği yetkililerinin tarihi olarak değerlendirdiği ziyarete Brüksel’in bu kadar önem vermesinin ve en etkili diplomasi yöntemlerinden biri olan “kesenin ağzını açma” yoluna gitmesinin ardında Mısır’ın geleceğinin Birlik açısından yaşamsal öneme sahip olduğunun düşünülmesi yatıyor.
Mursi’nin sıcak gündeme yönelik açıklamaları da Brüksel tarafından memnuniyetle karşılandı. Hem Libya’daki Amerikan Büyükelçisi’nin ölümüyle sonuçlanan saldırıyı hem de olayların çıkmasına neden olan filmi kınayan Mursi, bu tür provokasyonlar nedeniyle Mısır’da elçiliklere ya da yabancılara yönelik saldırılara kesinlikle izin vermeyeceklerini belirterek, “Halkımız medenidir ve hukuka aykırı eylemleri reddeder” dedi.
Barroso da “Avrupa Birliği daima aşırılık için dini kullananları kınamıştır. İslam ve diğer bütün dini inançlara en derinden saygı duyuyorum. İslam ya da diğer dinlere karşı gördüğümüz bu tür eylemler kabul edilemez. İfade özgürlüğü nefret, hoşgörüsüzlük ya da önyargı propagandasıyla çatıştırılmamalıdır. Bazen karşılaştığımız, dinlere ve insanlara karşı nefret yayan oluşumları şiddetle kınıyorum” dedi.
İki ismin Suriye mesajları da örtüştü. Suriye Devlet Başkanı Esad’ın ülkeyi terk etmesi çağrısı yapan Barroso, “Halkını katleden bir devlet başkanının bu görevde kalma hakkı yoktur. Bunu kabullenmek mümkün değil. Kapsayıcı bir demokrasiye geçiş olmalı” dedi. Mursi de bu konuda Barroso’yla tam bir mutabakat içinde olduklarını belirterek “Halkını katleden bir devlet başkanı hiçbir makamda kalamaz” dedi.