Avrupa Birliği’nden Yoğun Eleştiri

Türkiye'nin "yıllık AB karnesi" niteliğinde olan İlerleme Raporu, Avrupa Birliği Komisyonu Üyesi Johannes Hahn tarafından açıklandı.

Seçimlerden önce yayımlanması gerekirken AB Komisyonu Başkanı Juncker’in talimatıyla üç kez ertelenen İlerleme Raporu sonunda yayımlandı. Eleştirel tonuyla dikkat çeken rapora özellikle ifade ve medya özgürlüğü alanlarında yaşanan gerileme damga vurdu

Avrupa Birliği Komisyonu, yayımlanması yılan hikayesine dönen ve 1 Kasım seçimleri öncesinde iki, sonrasında da bir kez olmak üzere üç kez ertelenen İlerleme Raporu’nu sonunda yayımladı. Türkiye konusunda 1998’den bu yana her yıl yayımlanan ve 18.’si Avrupa Birliği Komisyonu’nun Avrupa Komşuluk Politikası ve Genişleme Müzakerelerinden Sorumlu Üyesi Johannes Hahn tarafından Brüksel’de açıklanan belge yine eleştirel yaklaşımıyla dikkat çekiyor.

Türkiye’nin son yıllarda Avrupa Birliği müzakere süreci ve üyelik hedefi açısından atılması gereken adımlar bağlamında bir bakıma tökezlediğine işaret eden rapora özellikle ifade özgürlüğü ve medya özgürlüğü alanlarında yaşanan olumsuzluklar damga vurdu. Bu konularda geçen 17 belgede olunmadığı kadar eleştirel olunması ve gelişmelerin kapsamlı şekilde değerlendirilmesi dikkat çekiyor. Bu iki alanda da son iki yıldır ciddi gerileme yaşandığı metinde net şekilde vurgulanıyor.

Hükümet medyaya yönelik kuvvetli baskıyı sürdürürken yüksek sayıda gözaltı, adli soruşturma, sansür vakası ve işten çıkarma meydana geldiği; gazetecilere ve basın kurumlarına yönelik yoğun tehdit ve sindirme çabaların ciddi endişe kaynağı olmaya devam ettiği metne yansıyan vurgulardan sadece bazıları.

Brüksel’in 2007-2013 döneminde atılan adımları memnuniyetle karşıladığı yargı da sorunlu alanlara arasında yer alıyor. Avrupa Birliği Komisyonu, 2014’ün başından bu yana yargı alanında ilerleme sağlanmadığı görüşünde. Rapora yansıtılan eleştiri ve tespitlerin boyutuna bakıldığında ilerleme olmamasından ziyade gerileme olduğundan bahsetmek bile mümkün. Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı, güçler ayrılığı ilkesine saygı gösterilmemesi, yargıç ve savcılara yönelik güçlü siyasi baskıya maruz kalması Avrupa Birliği’nin parmak bastığı sorunlar arasında yer alıyor.

Temmuzda yükselen şiddetle birlikte askıya alınan çözüm sürecini binlerce can alan Kürt sorununa nokta konulması için hala en iyi opsiyon olarak gören Avrupa Birliği Komisyonu, bu konudaki tavrını da “Çözüm sürecinin devamı zorunlu” mesajıyla yansıttı. Reform alanında yaşanan gerileme de İlerleme Raporu tarafından kayda geçirilirken yeni hükümetin önceliği demokratikleşme ve uzlaşmaya vermesi çağrısı dile getirildi.

Raporun Türkiye açısından en olumlu bölümünü Suriyeli mültecilere yönelik politikaların oluşturduğunu söylemek mümkün. Bundan önceki belgelerde de altı çizilen sorunların önemli bölümünde değişiklik olmadığını ve Kıbrıs sorunu, iyi komşuluk, toplanma özgürlüğü, azınlık hakları ve yolsuzlukla mücadelenin de aralarında bulunduğu alanlarda artık “gelenekselleşen” tespitler ile “kronikleşen” sorunlara bu belgede de yer veriliyor.

Hahn, Türkiye’nin dikkat çekilen ve sorun görülen alanlarda reform yapmasının katılım sürecinin vazgeçilmez önceliği olduğuna ve bu adımları artmasının Türkiye’nin yararına olacağı mesajı verdi. Ankara’nın bu mesaj doğrultusunda hareket edip etmeyeceğini söylemek şu aşamada pek mümkün değil. Belgeye verilen ilk tepki, son yıllarda verilen tepkilerle yüksek uyumluluk dozuna sahip bir olumsuzluk içeriyor.