Türkiye’de darbe girişimi nedeniyle olağanüstü hal ilan edilmesinin ardından devreye sokulan ilk kanun hükmünde kararnameyi inceleyen Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Nils Muiznieks’in tespitleri Avrupa’da bu belgeye ilişkin çekince ve kaygıların ciddi düzeyde olduğunu ortaya koydu.
Darbe girişiminde bulunanlara karşı sempati duymadığını ve bu kişilerin cezalandırılması gerektiği görüşünde olduğunu belirten Muiznieks, Türkiye’nin olağanüstü hal ilan etme hakkını sorgulamadığının da altını çizerek, “Bununla birlikte bu tür derogasyonların sınırsız olmadığını vurgulamalıyım” dedi.
Muiznieks, kararnameye yönelik değerlendirmesinin ardında sorunlu gördüğü alanları şu şekilde sıraladı:
-Gözaltı süresinin, yargıç önüne çıkarılmaksızın, 30 güne kadar uzatılması. Bu sürenin istisnai şekilde uzun olması ve sadece darbe girişimine katılanlar hakkında uygulanmayacak olması.
-Avukata erişime yönelik kısıtlamalar.
-KHK’nin kapsamının darbe girişimiyle sınırlı olmaması, genel olarak terörle mücadeleyi de içermesi.
-Belirlenmiş spesifik kanıt gerektirmeksizin yargıçların görevden alınmasını kolaylaştıran düzenlemeler.
-Çok sayıda dernek, vakıf, sendika, üniversite, özel okul ve özel sağlık kuruluşuna derhal el konulması.
-Kamu çalışanlarının işine son verilmesine yönelik basitleştirilmiş idari prosedür.
-Mahkeme kararı olmaksızın hakkında soruşturma ya da kovuşturma olan kişilerin pasaportlarının otomatik olarak iptal edilmesi.
-Kamu kurumları ile bir terör örgütü üyesi olduğu ya da örgütle teması olduğu düşünülen kişiler arasındaki kira sözleşmelerinin iptali.
Kararnamenin kapsamının genişliğinin, ana insan haklarını etkileyen idari güçlerin aşırı derecede geniş kapsamının ve iç yargısal kontroldeki erozyonun kombinasyonunun hukuk devletinin ana temellerini felce uğratabileceğine dikkat çeken Muiznieks, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Türkiye’ye karşı açılmış devasa sayıda davayla karşı karşıya kalabileceği uyarısında bulundu.
Fransa’da ilan edilen olağanüstü hali de eleştirdiğini ve bu ülkeyle ilgili endişelerinin bir kısmının hâlâ geçerli olduğunu vurgulayan Muiznieks, buna rağmen Fransız kurumların önemli kontrol ve denge mekanizmalarını hızla devreye soktuğunun altını çizdi.
Fransız hükümeti tarafından alınan önlemlerin kapsamının Türk hükümetinin çıkardığı kararnameden çok daha sınırlı olduğu da Muiznieks’in vurguları arasında yer aldı. Muiznieks, Türkiye’nin istismarı önlemeye yönelik önlemleri güvence altına almak ve güçler ayrılığı ile hukukun üstünlüğünü korumak için gerekli mekanizmaları devreye sokmaya ihtiyacı olacağını düşündüğünü belirtti.
Muiznieks'in benzer bir incelemeyi dün devreye sokulan ikinci kanun hükmünde kararname için de yapması öngörülüyor.