Suriye sınırının Türkiye tarafında dilenen Suriyeli mülteci çocuk Ahmet, evlerinin bombalı saldırı sonucu yıkıldığını ve ardından kaçmak zorunda kaldıklarını söylüyor.
Yüzlerce kilometre ötedeyse binlerce mülteci, Macaristan’da yaşadıkları sıkıntıların ardından Almanya’da gönüllülerce karşılanıyor.
Suriye’nin tüm komşuları savaşı izole edebilmek için sınırlarını kapattı, ama mülteci akışını engelleyemediler. Mülteciler ekonomilerine ağır yük bindirdi. Komşu ülkelere geçmeyi başarabilen Suriyeli mülteciler, fazla seçenekleri olmadığını söyleyip Avrupa’ya gitmeye çalışıyor.
Suriye’de iç savaşın başladığı dört buçuk yıldır Lübnan, Türkiye ve Ürdün, 4 milyon Suriyeli mültecinin büyük bir kısmına ev sahipliği yapıyor. Ayrıca ülkede 7 milyon kişi evlerinden oldu, yani iç mülteci durumunda.
Ortadoğu ve Afrika’dan akan mülteci sayısındaki anormal artış, Avrupa devletlerini göç politikalarını yeniden gözden geçirmeye itti. Bazıları daha fazla sığınmacı kabul edeceklerini açıkladı.
Mültecilerin Almanya’ya giriş yapmasından sonra konuşan Avusturya Başbakanı Werner Faymann, “Şimdi adım adım acil durum önlemlerinden normale geçiş yapmamız, bunu da yasalara ve insanlık onuruna uygun bir şekilde yapmamız gerek” diye konuştu.
Hala binlerce kişi her hafta Akdeniz’i geçmeye çalışıyor, kırık-dökük teknelere binebilmek için insan tacirlerine binlerce dolar ödüyor. Uluslararası Göç Örgütü’nün rakamlarına göre 2 bin 700’ü aşkın kişi Yunanistan’a, İtalya’ya, hatta İspanya’ya geçebilmek amacıyla Akdeniz’de boğularak can verdi.
Türkiye’deki mülteci çocuklar için “insanlık onuru” bir seçenek değil. 5 yaşlarında görünen bir Suriyeli mülteci çocuk sabah 7’den akşam 7’ye kadar çalıştığını söylüyor. Yaptığı iş, çöp ayıklayıp satmak. Kazanabildiği paraysa günde 3 dolar.
Suriye’de ve komşu ülkelerinde çaresizlik arttıkça Avrupa’da da siyasi ve ekonomik mülteciler arasında nasıl ayrım yapılacağı tartışmaları büyüyor. Uluslararası hukuk kuralları, siyasi mültecilere gittikleri ülkelerde yardım ve koruma sağlanmasını öngörüyor. Ekonomik mültecilerin böyle bir hakkı yok. Oysa Avrupa’ya ulaşmaya çalışan yüzbinlerce kişi, hem savaştan, hem de yoksulluktan kaçıyor.
Suriyeliler’in çoğu siyasi mülteci. Çoğu ya hava saldırılarından, ya Esat rejiminden, ya da IŞİD, el Nusra gibi cihatçı örgütlerin zulmünden kaçıyor. Diğerleriyse ağırlıklı olarak aşırı yoksulluktan dolayı yollara düşmüş.
Aman ve yedi çocuğu, Kilis otobüs terminalinde Gaziantep’e gidecek bir sonraki otobüsü bekliyor. Aman’ın kocası iki hafta önce Türkiye’ye gelmiş. O da çocuklarını alıp, kocasıyla birleşmeye çalışıyor.
Aman ve ailesi yıllar boyunca bombalı saldırılar, şiddet olayları arasında yaşamaya çalışmış. Ne zaman ki açlık tehlikesi baş gösterince çareyi ayrılmakta görmüşler.
Normalde sınırlar teknik olarak kapalı. Hatta sınırın bütün gün kapalı tutulduğu bir ortamda nasıl Türkiye’ye geçmeyi başardığı sorulan Aman, “Bilmiyorum. Paraya ihtiyacımız var, o yüzden geldik” diyor.