Fransa’da saldırı düzenleyen teröristlerin çoğu Fransa ve Belçika vatandaşı. Ancak en azından ikisinin Avrupa’nın mülteci krizinden yararlanarak kıtaya mülteci olarak giriş yaptığı ortaya çıktı. Bu durum, birçoğu Ortadoğu’daki şiddetten kaçan mültecilerle ilgili düşüncelerin sertleşmesine neden oldu.
Fransa’nın iki yıl içinde sığınmacı olarak almayı kabul ettiği, çoğu Suriyeli, 30 bin mültecinin ilk grubu iki ay önce Fransızlar tarafından sıcak biçimde karşılanmıştı.
Ancak Paris saldırılarından sonra ülkedeki atmosfer değişti. Bunda da intihar bombacılarının ikisinin Yunanistan’a giriş yaptıktan sonra diğer mültecilerle aynı yollardan Fransa’ya giriş yapmış olması etkili oldu.
Bu durum Avrupa’da mülteci karşıtı hisleri güçlendirdi. Fransa’da yaklaşan yerel seçimlerden önce bu durum aşırı sağcı Front National’in güçlenmesine neden oluyor.
Wallerand Saint Just, “Daha fazla göç olmayacağından emin olmalıyız. Özellikle de yasadışı göçe engel olmalıyız. Buraya gelenlere insanca davranıp, evlerine yollamalıyız” şeklinde konuşuyor.
Bu tür konuşmalar, Halep’ten savaşın yıkımından kaçan Enes Şar gibilerini endişelendiriyor: “Suriye’de terörden kaçtım, Fransa’da terörü buldum. Yetkililer bize güven vermeye çalışıyor ama bu durum bizi kötü etkileyecek.”
Şimdilik Fransa’da mülteciler aleyhine ciddi bir tepki oluşmadı. Ancak insan hakları eylemcileri insanların bu konuyu daha fazla sorguladığını ve halkın daha fazla mülteci alınmasına verdiği desteğinin azaldığını söylüyor.
Uluslararasi Af Örgütü'nden Jean-Francois Dubost, “Yerel halkı daha fazla mülteci alınmasına ikna etmeye çalışıyoruz. Onların terörist olmadığını, savaştan ve korkudan kaçtığını açıklıyoruz. Ama bu hiç de kolay değil” şeklinde konuşuyor.
Fransa hala saldırılarda ölenlerin yasını tutarken, can güvenliği ve yeni bir yaşam umuduyla Avrupa’ya gidenler, bir kez daha şiddetin kurbanı olmamayı diliyor.