Bahreynli Yetkililer Washington'da Hükümetin Tutumunu Savundu

Bahreynli Yetkililer Washington'da Hükümetin Tutumunu Savundu

Arap ülkelerindeki ayaklanmalar tüm dünyanın ilgi odağı… Bahreyn’de göstericiler siyasi haklarının genişletilmesi isteğiyle sokaklara döküldü. Yetkililer, göstericilere sert tepki gösterdi; muhalefet üyeleri tutuklandı. Bu arada, Bahreyn Maliye Bakanı Washington’daydı. Bakan, toplantılarda hükümetin görüşlerini savundu.

Şubat ayında binlerce Bahreynli sokaklara dökülerek siyasetin ve ekonomik sistemin dışlayıcı yapısını protesto etti.

14 Mart günü, Körfez İşbirliği Konseyi, Bahreyn’deki el Halife iktidarının daveti üzerine başkent Manama’ya Suudi Arabistan liderliğinde askeri birlik gönderdi.

Bahreyn Maliye Bakanı Şeyh Ahmet el Halife, geçen hafta Washington’da hükümetinin tutumunu anlattı. Değerlendirmeleri, basında yer alan haberlerden; insan hakları örgütlerinin değerlendirmelerinden çok farklı.



Bahreyn nüfusunun çoğunluğu Şii, ancak iktidardaki el Halife hanedanı Sünni. Sünniler Bahreyn nüfusunun sadece yüzde 30’unu oluşturmalarına rağmen siyasi ve ekonomik kontrolu ellerinde tutuyor. Ancak Şeyh Ahmet bu ayrımı kabul etmiyor: “Sünnilerle Şiiler arasında büyük bir fark görmüyorum. Bahreyn vatandaşı olan herkes eşit haklara sahip. Hep de böyle olmuştur.”

İnsan Hakları Gözlem Örgütü yetkilisi Joe Stork Bahreyn’de kendi gözlemlediklerinin bundan farklı olduğunu söylüyor: “Şiiler’in iş bulma, ülkenin zenginlerinden kendilerine düşen pay konusunda algıladıkları ayrımcılığı; Sünniler’in mutlak siyasi iktidarıyla çarptığınızda bu gösterilerin neyi amaçladığını anlamak zor değil.”

El Halife iktidarı ve körfezdeki diğer Sünni Arap ülkelerinin liderleri Bahreynli Şiiler’i İran’ın etkisi altında kalmakla suçluyor. Şeyh Ahmet de son olayları İran’ın Bahreyn’i istikrarsızlaştırma planı olarak görüyor: “İran’ın açıklamalarını görüyorsunuz. Bahreyn’de olanları Bahreynliler tayin edecektir. İran komşu bir ülke. Ama Bahreyn’deki sorunları İran’ın veya başka bir ülkenin değil, Bahreyn halkının çözmesi gerekir.”

Dış Politika dergisi yazarı ve Georgetown Üniversitesi’nden Profesör Jean Francois Seznec, İran hakkındaki suçlamaları abartılı buluyor: “El Halife iktidarının halkla ilişkiler görevlileri Washington’da bütün bu olanların arkasında İran’ın bulunduğunu ileri sürüyor. Bu 20-30 yıldır devam eden bir komplo. Ancak benim izlenimim Bahreynli Şiiler’in kendilerini Bahreynli görmeleri, İranlı değil. Bahreynliler İran’ı sevmezler.”

Şeyh Ahmet hükümetin muhalefetle görüşmeye hazır olduğunu ancak ön şart kabul etmeyeceklerini söyledi. Protestocular bunu reddetti. Bahreynli Bakan muhalefeti yapıcı bir sonuç istememekle suçladı: “Bu yol denenmedi. Siyasi süreci rehin almaya çalışıyorlar. Bir tarafı bir şekilde düşünmeye zorluyorlar. Bu da Bahreyn için doğru yol değil.”

Ancak Uluslararası Kriz Grubu Bahreyn konusunda hazırladığı raporda, muhalefetin ön koşullarının güvenlik ve adaletle ilgili olduğunu bildirdi. Kriz Grubu’ndan Joost Hiltermann anlatıyor: “Muhalefet, askerlerin Manama’da ve diğer kentlerde barışçı gösterilere izin vermesini istedi. Ayrıca halkın üzerine ateş açanların yargılanması çağrısında bulundu.”

Göstericilerin üzerine ateş açılması ve protestoların şiddetli bir şekilde bastırılmasına ek olarak güvenlik güçleri çok sayıda kişiyi tutukladı. Şeyh Ahmet, tutuklananları suçlu olarak görüyor: “Tutuklananlar suç işlemiş insanlar. Görüşlerini dile getiren insanlar değiller. Bu çok önemli bir nokta.”

Ancak İnsan hakları kuruluşları bu değerlendirmeye itiraz ediyor. İnsan Hakları Gözlem Örgütü’nden Joe Stork, güvenlik güçlerinin halkı korkutmaya çalıştığını söylüyor: "2 Nisan’dan beri dört kişi gözaltına alındı. Aileleriyle temasları yok. Avukatları yok. Bir süre sonra aileleri İçişleri Bakanlığı’ndan telefon alıyor. ‘Gelin cenazeyi alın’ diye…Bu kabul edilemez.”

Bahreynli eylemciler İngiltere’de olduğu gibi “Anayasal bir Kraliyet” kurulması çağrısında bulundu, El Halife hanedanının yetkisinin sınırlandırılmasını istedi. Ancak iktidar bu tür bir değişime yanaşmıyor.