Başbakan’dan Sürpriz ‘Dokunma’ Adımı

Başbakan Ahmet Davutoğlu

Başbakan Ahmet Davutoğlu, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun vekiller hakkındaki yolsuzluk-rüşvet dosyaları dahil olmak üzere fezleke dosyalarını gündeme alarak dokunulmazlıkları kaldırma çağrısı üzerine “Hodri meydan, hepsini kaldıralım” dedi.

Davutoğlu, bugün yaptığı açıklamada, Meclis'te 506 dokunulmazlık dosyasının beklediğini belirterek, diğer partilere hepsini birden kaldırabileceklerini ifade etti. Davutoğlu, kendi çağrısı için “samimiyet testi” yorumunda bulunarak, sözlerini şöyle devam ettirdi:

“Terör olayları karşısında net tavır almak yerine AK Parti bazı şeylerden çekiniyormuş gibi 'dokunulmazlıkların tümü kalksın' argümanını gündeme getirdiler. Şimdi huzurunuzda söylüyorum, özellikle de Sayın Kılıçdaroğlu'na hitaben söylüyorum. Bugün yine bunu ifade ettiler. Gelin dokunulmazlıkları hep beraber kaldıralım. Yani bugünkü çağrımız, hiçbir parti ayrımı gözetmeden, şu anda Meclis'te dosya olarak bekleyen 506 dokunulmazlık fezlekesi var, hepsini birden kaldıralım. AK Parti'nin çekinecek hiçbir dosyası yoktur. Hiç çekinmiyoruz. Gelin mademki meydan okudunuz, ben de 'hodri meydan' diyorum. 506 dokunulmazlık fezlekesini de Meclis'e getirmeye hazırız. HDP'liler de yaptıkları kamu vicdanını zedeleyen davranışları sebebiyle yargı önünde hesap versinler, CHP'liler de versinler, MHP'li dosya varsa o da versin AK Parti her zaman bu hesabı vermeye hazır.

Fezleke dosyaları ayrı ayrı alınması halinde Meclis’in aylarca kilitlenebileceğini ve başka konuları müzakere edemeyeceğine dikkat çeken Davutoğlu, bunun yerine Anayasa'ya bir geçici madde ekleyerek, şu anda Meclis’e intikal etmiş bütün fezlekelerle alakalı dokunulmazlıkları tek hamlede kaldırmayı önerdiğini açıkladı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu

Kılıçdaroğlu yeni çağrısını da açıkladı

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ise, Davutoğlu’nun konuşması öncesindeki Parti Meclisi toplantısı açılışında, dokunulmazlıklar konusundaki terör nedeniyle Anayasa’nın 112’nci maddesini çalıştırma ve Türkiye’yi kurucu ayarlarına geri döndürme çağrısında bulundu.

Son olarak akademisyenler hakkında tutuklama kararı verilmesinden yola çıkarak artık Türkiye’de demokrasiden bahsedilemeyeceğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, 12 Eylül Askeri Darbesi’nin oluşturduğu sistemde bugün sulh ceza mahkemeleriyle toplumsal muhalefeti sindirme süreci işletildiğini anlattı. Sadece düşüncelerini açıkladıkları için akademisyenlere ceza verildiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, Türkiye’de medya özgürlüğünden söz edilemeyeceğini dolayısıyla demokrasi için rafa kalkmış denilebileceğini de ifade etti.

Anayasa’nın 112’nci maddesini işletme çağrısı çerçevesinde, 7 Haziran’dan bugünü Türkiye’nin yaşadığı terör ortamıyla ilgili asıl sorumlular hakkında yasal süreci işletilmesini talep ettiğini açıklayan Kılıçdaroğlu, “cesur ve yürekli cumhuriyet savcısı” gerektiğini belirterek, AKP ve hükümet yöneticilerini terörden dolayı soruşturma çağrısını şöyle dile getirdi:

“Düşüncesini açıkladı diye akademisyenleri hapse atarsanız ülkede demokrasiyi yok edersiniz. Hangi gerekçeyle tutukluyorlar? Terör örgütlerine yardım etmek, onları övmek. Terör örgütüne yardım ve yataklık yapan parti AKP’dir. Bir daha söylüyorum: Terör örgütlerine, başta PKK’ya yardım ve yataklık yapan parti AKP’nin yöneticileridir. Altını çiziyorum yöneticileridir. Yani oy alıp ülkeyi yönetmek yerine PKK’ya yardım ve yataklık yapan bunlardır. Öğretim üyelerinin böyle bir şeyi yok. Açıkça söylüyoruz.”

AKP yöneticileri ne demişti?

Kılıçdaroğlu, neden böylesi bir yargılama süreci gerektiğini ise tarihleriyle birlikte AKP ve hükümetten kimler neler demişti sırasıyla şöyle anımsattı:

“Sadullah Ergin Adalet Bakanı, 26 Ocak 2013: ‘Öcalan bölgenin reel politiğini sağlıklı değerlendiriyor. Kazaen bir CHP’li böyle deseydi şimdi kıyamet kopmuştu. Söyleyen Adalet Bakanı, kendisi değerlendiremiyor, beceriksizim ben diyor ama Öcalan çok iyi değerlendiriyor diyor. Bu yardım yataklık değil de nedir Allah aşkına?’

Yiğit Bulut, jöleli: ‘Abdullah Öcalan Türkiye’nin önünü açıyor.’ Lafa bakın, Öcalan Türkiye’nin önünü açıyor. Kazaen bunu bir CHP’li söyleseydi, bir ilçe başkanımız söyleseydi yer gök inlemişti şimdi.

19 Temmuz 2013, Yasin Aktay AKP’nin Genel Başkan Yardımcısı: ‘Öcalan dünyanın geleceğini iyi okuyor.’ Senin okumadığın yerde o okuyor demek. Evet bunu bir CHP’li söyleseydi ne demek bunlar işte görüyorsunuz terör örgütüyle bunlar sabah akşam diye 50 tane iftira atılırdı.

31 Ocak 2014, Mehmet Metiner AKP milletvekili: ‘Öcalan Türkiye’nin demokrasisine katkı sağlıyor.’ İyi analar ağlıyor demokrasiye katkı sağlıyor. Bir CHP milletvekili bunu söyleseydi ne olurdu acaba bu ülkede?

Beşir Atalay Başbakan Yardımcısı, 7 Haziran 2014: ‘Öcalan’ın düşünceleri bizim de düşüncelerimiz. Türkiye Cumhuriyeti devletini kendisiyle hesaplaştırdık.’ Kazaen bizim bir üyemiz bunları söyleseydi…

Efkan Ala İçişleri Bakanı, 7 Haziran 2014: ‘PKK ile AKP doğrudan görüşüyor.’ Daha ne desin? Yardım ve yataklıkta daha bir delil mi arıyorsunuz siz? Gayet açık, gayet net AKP’yle PKK görüşüyor diyor. Kazaen CHP’yle PKK görüşüyor denseydi ne olurdu acaba ben merak ediyorum, ne olurdu acaba?

Yalçın Akdoğan, 8 Haziran 2014: ‘Öcalan’ın olayları okuma kabiliyeti ve tecrübesi var.’ Sende olmadığına göre gidip ondan ders alıyorsun. Seni kandırıyor zaten. Şehirler silah deposuna döndürülürken sen oturuyordun orada bunlara övgü düzüyordun.”

Bu sert ifadeler ile terör ortamını yaratılmasıyla ilgili AKP’yi açıkça suçlayan Kılıçdaroğlu, “Bunlar terör örgütlerine yardım ve yataklık değil mi? Bu bildiride (akademisyenlerce imzalanmış metin) bunlar var mı? Yok! Bunlar hakkında bir savcı soruşturma açtı mı? Bütün savcılara sesleniyorum, unvanında cumhuriyet olan savcılara sesleniyorum. İçinizde bir tane adam gibi adam, bir hukukçu istiyorum. Namuslu bir cumhuriyet savcısı istiyorum bunları soruşturacak. Yürekli bir adam istiyorum. Çocuklarına iyi bir miras bırakacak bir cumhuriyet savcısı istiyorum. Yardım ve yataklık yapan bir siyasal parti, terör örgütlerine yardım ve yataklık yapan bir siyasal parti Türkiye’yi yönetmeye kalkıyor” dedi.

CHP, Davutoğlu’na hızlı ama temkinli yanıt verdi

Bu arada Başbakan Davutoğlu’nun, dokunulmazlık dosyalarına ilişkin önerisine ise siyasi partilerden hızlı bir şekilde yanıtlar da geldi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, Başbakan’ın açıklamasından sonra düzenlediği basın toplantısında, “Hodri meydan hepsini görüşmeye varız. Kürsü dokunulmazlığı hariç bütün dokunulmazlıkları kaldıralım. Biz kürsü dokunulmazlıkları hariç bütün dokunulmazlıkların olmamasını savunuyoruz. Bu teklif umut ederim bizim söylediğimiz hattadır. Bu sevindirici bir gelişmedir” diye konuştu. Tezcan, CHP’nin ifade özgürlüğü ve siyaset dolayısıyla da Meclis üzerinde baskı kurulmasını önlemek çerçevesinde “kürsü dokunulmazlığı” konusundaki hassasiyetlerini vurgulayarak, temkinli olduklarını da hissettirdi.

HDP, Davutoğlu’nun önerisini destekledi

HDP Parti Sözcüsü ve Kars Milletvekili Ayhan Bilgen ise, Anadolu Ajansı’na, “Biz başından beri zaten dokunulmazlık konusunun partiler için ya da iddia edilen suçlar için ayrı ayrı ele alınmasını doğru bulmuyorduk” açıklamasında bulundu.

MHP Lideri ise CHP’yi suçladı, şart koştu

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yazılı açıklamasında, “AKP ve CHP iki farklı cephede yer almış gibi görünseler de, HDP’yi açıkça arkalamış, kanatları altına almışlardır. CHP’nin kürsü dokunulmazlığı hariç, diğer dokunulmazlıkların topluca kaldırılma talebi; AKP’nin bir kereliğine TBMM’de bekleyen ve her partiden milletvekilini ilgilendiren 506 fezlekeyi Meclis’e getirme önerisi ipe un sermekle birlikte HDP’yi perdeleme sinsiliğidir. MHP, AKP-CHP arasındaki paslaşmanın HDP’yi kurtarma manevrası olarak değerlendirmekte ve bu nedenle doğru bulmamaktadır” dedi.

AKP’nin TBMM’deki 316 milletvekili sayısı ile HDP’lilerin dokunulmazlığını kaldırmaya yeteceğini söyleyen Bahçeli, Davutoğlu’nun Anayasa’ya geçici maddeyle tek hamlede tüm fezleke dosyalarını değerlendirme vurgusuna rağmen 560 dosyayla vakit kaybedileceğini savundu.