Başkent Washington’daki Türk Üniversitesi

Your browser doesn’t support HTML5

Eğitim Amerikan ekonomisinin en az turizm kadar büyük gelir kaynaklarından. Yabancı öğrencilerin Amerikan ekonomisine katkısı Kasım ayında açıklanan rakamlara göre rekor düzeye çıktı ve tam 24 milyar dolara ulaştı. Amerika’ya eğitim için öğrenci gönderen ülkelerin başını Çin çekiyor. Türkiye de bu konuda ilk 10’da yer alıyor. Sadece 2011- 2012 akademik yılında 11.973 Türk öğrenci eğitim almak üzere Amerika'ya geldi. Özetle Amerika, Türkler dahil herkese eğitim sattı bugüne kadar. Taa ki bu yıla kadar. Artık Türkiye Amerika’ya eğitim satıyor. Nasıl mı? Sorunun yanıtı, Beyaz Saray’ın karşısındaki bu binada.

Türkiye, eğitim denince akla gelen ilk ülkenin, dahası her yıl yüz binlerce yabancı öğrencinin geldiği Amerika’nın başkenti Beyaz Saray karşısına kurduğu bu okulla eğitim pazarına adım attı.

Mayıs ayında AB’den sorumlu bakan Egemen Bağış ve Türkiye’den gelen bir heyet tarafından açılan okulda, yani Mentora Üniversitesi’nde, hem Türkiye’den hem de dünyanın farklı ülkelerinden gelen öğrencilere küresel bir eğitim olanağı sağlamak hedefleniyor. Annemarie Fowler, okulun akademik direktörü.

Annemarie Fowler, “ Mentora Üniversitesi başkent Washington’da özellikle akademik amaçlar için İngilizce öğrenmek isteyen yabancı öğrencilere hizmet veren bir dil okulu. Çoğu öğrenci buradan sonra Amerika’daki üniversitelere devam ediyorlar. Bizim amacımız da onları en iyi şekilde hazırlamak. Şu anda yaklaşık 200 öğrencimiz var ve bu kapasitemizin yarısı. Üç katlı eğitim kurumumuzda en üst teknolojiyi kullanarak eğitim veriyoruz. Bundan sonraki hedefimiz, bölgedeki üniversitelerle işbirliği yapmak,” şeklinde konuşuyor.

Başkent Washington’da Beyaz Saray’ın hemen yanıbaşında bulunan Türk üniversitesinin Amerika’daki ilk kampüsünde dünyanın dört bir yanından öğrenci var. Suudi Arabistan’dan Kolombiya’ya Almanya’dan Güney Kore’ye uzanan farklı kıtalardaki ülkelerden gelen öğrenciler sadece yabancı dil öğrenmiyor, aynı zamanda Amerikan kültürünü tecrübe ediyorlar.

Öğrencilerden biri, “İnsanlarla iletişim kurmayı, bunu yaparken de farklı düşüncelere sahip kişilerle doğru iletişim kurabilmeyi ve onların bu görüşlerine saygı duymayı öğrendim. Buradaki tecrübemin hayatıma olumlu etkileri oldu,” diyor.

Güney Koreli bu öğrenciler de ülkelerinden binlerce kilometre uzaklıkta İngilizceyi bir Türk okulunda öğreniyorlar: “Öğretmenler çok samimi, ve bu okulda herkesle her konuda konuşabiliyorum. Bu okulda okumayı seçtim çünkü benim beklentilerimi karşılıyor, bizi yeni bir şey öğrenirken güçlü tutuyor. Aradığım her soruya yanıt bulabiliyorum.”

Okul, Türkiye’den gelen üniversite öğrencileri için ise, bir dil okulundan daha fazlasını sunuyor. Okulun hedeflerini, Bahçeşehir Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyelerinden Profesör Yılmaz Esmer anlatıyor.

VOA: “Bahçeşehir Üniversitesi neden buraya gelmek istedi?”

Prof Dr. Yılmaz Esmer: “Bu soruya cevap verirken global vizyonundan bahsetmek gerekir. Küresel bir okul olmak amacımız. Sadece Türkiye’de iyi bir üniversite olmak. Dünyanın önemli merkezlerinde olmamız gerekiyor. Çeşitli yerlerde kampüslerimiz var. Hem dil öğrenmek hem de dünyanın başkenti sayılabilecek olan burada işlerin nasıl yürüdüğünü siyasal yapısını sosyal özelliklerini ilk elden gözlemleyecek global öğrenciler yetiştirmek amacımız. Vizyonumuz bu onun için de buradayız.”

VOA: “Sadece dil kursu olarak kalacak mı?”

Prof Dr. Yılmaz Esmer: “Bir üniversite olma hedefimiz var. Berlin’de ona çok yaklaştık. Washington’da da çok zaman geçmeden sadece dil değil çeşitli bölümleri olan kurum haline gelmek. Uluslararası ilişkiler finans ve ekonomi gibi bölümler.”

Bahçeşehir’in adı Amerika’da değişerek Mentora Üniversitesi olmuş.

Bahçeşehir Üniversitesi’nin Washington’da açtığı kampüs zamanla Amerika’da yaşayan Türklerin de buluşma adresi haline geldi. Özetle okul, sadece bir eğitim merkezi değil Türkiye’nin eğitim elçiliği misyonuna da talip oldu.