Batı Rusya’ya Nasıl Yaptırımlar Uygulayabilir?

Rusya’nın Ukrayna sınırına 100 binden fazla asker yığması ve Beyaz Saray’a göre işgalin her an olma ihtimali Washington dahil birçok başkentte en önemli gündem maddesi. Batılı ülkeler Ukrayna’nın işgali durumunda Moskova’ya sert yaptırımların uygulanacağını vurguluyor.

Dünya neredeyse nefesini tuttu, Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’in iki dudağından çıkacak Ukrayna kararını bekliyor.

Kiev, Paris, Londra, Berlin, Washington ve diğerleri…Başkentlerde endişeli bir bekleyiş var.

Ukrayna askerlerinin gözleri sınırın karşı tarafında Rusya’da. Gelecekleri konusunda yürütülen uluslararası görüşmeleri yakından takip etmeye çalışıyorlar.

Your browser doesn’t support HTML5

Batı Rusya’ya Nasıl Yaptırımlar Uygulayabilir?

Asker Oleh Surhov, “Rusların görüşmelere bir anlaşmaya ulaşmak için başladıklarını sanmıyorum. Avrupa’nın endişesini anlıyorum. Kendi korkuları ve istekleri var. Fakat Rusya’nın bu görüşmelerle ilgilendiğini düşünmüyorum. Kendi planları var. Durmayacaklar. Bence Rusya’yla müzakere edecek bir şey yok. 8 yıldır müzakere etmeye çalışıyorlar ama bunu hala başarabilmiş değiller” diyor.

Ukrayna’nın Rusya tarafından muhtemel işgalinin binlerce asker ve sivilin ölümüne neden olabileceği belirtiliyor.

Amerika başta olmak üzere bazı Batılı ülkeler Ukrayna’nın savunmasını güçlendirmek için çaba harcıyor.

Washington Ukrayna’ya 2014’ten bu yana 2.5 milyar dolarlık askeri malzeme desteği sağlamış durumda.

Amerika dışında İngiltere, Türkiye, Estonya, Litvanya, Letonya, Ukrayna’ya ihtiyaç duyduğu askeri teçhizatı sağlayan ülkelerden. Ama Ukrayna daha fazlasını ihtiyacı olduğunu söylüyor.

Kiev, helikopterler, iletişim sistemleri, karadan havaya füzeler, toplar, orta ve kısa menzilli hava savunma sistemlerine ihtiyacı olduğunu belirtiyor.

Batılı ülkeler Ukrayna’nın savunmasını güçlendirmeye çalışırken bir yandan da olası bir işgal durumunda Rusya’ya uygulanacak yaptırımlar konusunda uzlaşmaya çalışıyor.

Yaptırımların etkili olması için Amerika’nın müttefikleriyle uzlaşma içinde olması oldukça önemli.

Peki bu yaptırımlar neler olabilir?

Rusya’nın Amerikan dolarını kullanmasının kesilmesi, Rus bankalarının SWIFT sisteminden çıkarılarak uluslararası bankacılık sisteminin dışına itilmesi, Moskova’ya yönelik ihracat kontrolunun yürürlüğe konması ki bunun özellikle Amerika’nın teknoloji sektöründeki etkinliği düşünüldüğünde Rusya’nın başta savunma olmak üzere teknolojinin kullanılhdığı hemen her sektörünü etkileyeceği bildiriliyor.

Sadece bunlar değil…

Amerikan finans kuruluşlarının Rus devlet tahvilleri almasının tamamen yasaklanması, Rusya’dan Almanya-Avrupa’ya doğalgaz akışını arttırmak için inşa edilen Kuzey Akım 2 boru hattının çalışır hale gelmesinin engellenmesi ve Putin dahil Rusya Cumhurbaşkanına yakın aile üyeleriyle zengin iş adamlarının da yaptırımlar kapsamına alınması söz konusu.

Dışişleri Bakanı Antony Blinken da “Birlikte atacağımız adımlar doğrudan Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’in derinden önem verdiği şeyler, buna Rusya’nın ekonomik ve finansal açıdan angaje olma kabiliyetiyle en çok önem verdiği savunma için geliştirmek istediği teknoloji de dahil ve Başkan’ın da dediği gibi her şey masada” ifadelerini kullandı.

Peki muhtemel bir Rus-Ukrayna çatışması piyasaları nasıl etkiler?

Böyle bir durumun öncelikle buğday ve enerji fiyatlarını arttırması bekleniyor.

Karadeniz’de ticari gemilerin işleyişinin aksaması gıda fiyatları üzerinde önemli oranda olumsuz etkisi olabilir.

Petrol piyasaları yaptırımlar nedeniyle aksamalardan dolayı etkilenebilir. Ukrayna, Rusya petrolünü Slovakya, Macaristan ve Çek Cumhuriyeti’ne ulaştırıyor.

Yatırımcıların tahvillere yönelebileceği ve altın fiyatlarının da yükselebileceği dile getirilen diğer unsurlardan.

Durum, bölgedeki ülkelerin para birimleri üzerinde de önemli belirsizliklere neden olabilir.

Özellikle kış mevsiminin yaşandığı bugünlerde Avrupa doğalgazının yüzde 35’inin Rusya’dan geldiği düşünülürse Rus doğalgazının olası yaptırımlar nedeniyle kesilmesi Avrupa’da belki de endişelerin en büyüğü.

Beyaz Saray Sözcüsü Jen Psaki bir basin toplantısında “Ukrayna’dan geçen enerji hatları Avrupa’daki doğalgaz piyasasını etkiliyor. Avrupalı müttefiklerimizle plan üzerinde iletişimdeyiz. Bu sürecin bir parçası. Kuzey Afrika, Ortadoğu, Asya ve Amerika’dan ek doğalgaz tedarik etme konusunda çalışıyoruz. Küresel olarak doğalgaz üreticisi ülkelerle kapasitelerini anlamak ve geçici olarak üretimlerini arttırıp bunu Avrupalı alıcılara tahsis etmeleri konusunda müzakere sürecindeyiz” dedi.

Ukrayna’nın olası işgali küresel ekonomik düzeni önemli oranda etkileyecek gibi görünürken, askeri anlamda da değişiklikler olacak.

NATO’nun doğu kanadını askeri açıdan güçlendiriliyor.

Amerika’nın Türkiye dahil Avrupa’da toplam 74 bin askeri bulunuyor ve bu önümüzdeki dönemde artacak gibi görünüyor.

Askeri ve ekonomik açıdan bakıldığında Başkan Biden’ın sözleri belki de durumu özetliyor.

Biden, “Eğer Putin harekete geçerse bu İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana en büyük işgal olacak. Bu dünyayı değiştirecek” ifadelerini kullanmıştı.

Ekonomi, askeri konuşlandırmalar ama en önemlisi olası işgaldeki muhtemel can kayıpları.

2014 yılında Ukrayna’nın doğusunda Rus ayrılıkçılarla yaşanan çatışmalarda yaklaşık 15 bin kişi hayatını kaybetmişti.

Rusya’nın Ukrayna sınırına 100 binden fazla asker konuşlandırdığı düşünülürse muhtemel bir işgalde çok fazla can kaybı olması muhtemel.

Ukrayna’nın doğusunda Rusya sınırındaki yerleşim bölgelerinde korkulu bir bekleyiş var.

Liubov adlı bir kadın “Hepimiz barış için bekliyoruz. Ne çocuklarımız ne torunlarımız bizi ziyaret edebiliyor. Torunum 13 yaşında onu görmek istiyorum o da gelmek istiyor ama gelemiyorlar. Onlara bağırıyorum ve gelmelerine izin vermiyorum. Telefonda konuşuyoruz. Barış gelinceye kadar beklemek zorundayız” diyor.

Sınırda az da olsa umut var…

Ukraynalı bir diğer asker Serhii Uskakov da “Sanırım NATO’ya katılacağız ve Amerika bize yardım edecek. Sadece Amerika değil, Avrupa Birliği ve NATO da. Bizler için olumlu sonuçları olacağı konusunda umutluyum” diyor.

Batı dünyası Sovyetler Birliği’nin dağılmasından bu yana Moskova’ya karşı en çetin sınavını veriyor. Sınavın nasıl sonuçlanacağı önümüzdeki günlerde netleşecek. Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın dediği gibi top artık Rus tarafında.