Türkiye’nin Maraş açılımı sonrası, Türk-Amerikan ilişkilerindeki sorunlara artık Kıbrıs sorununun da eklendiğini düşünen Uluslararası ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Türkiye Programı Direktörü Bülent Alirıza, önümüzdeki günlerde Biden yönetiminin Kıbrıs konusunda daha aktif olacağını öngörüyor.
İki ülke ilişkilerinde öne çıkan başlıkları VOA Türkçe’ye değerlendiren Bülent Alirıza, 21 Temmuz'da Senato Dış İlişkiler Komisyonu’ndaki ‘‘ABD’nin Türkiye Politikası’’ başlıklı oturumun, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Kıbrıs ziyaretinden sonra düzenlendiğine işaret ederek, Dışişleri Bakanlığı’nın 3 numaralı ismi Müşteşar Victoria Nuland’ın katıldığı oturumda Kıbrıs konusunun Komisyon Başkanı Demokrat Senatör Bob Menendez tarafından gündeme getirildiğini hatırlattı.
Your browser doesn’t support HTML5
Bülent Alirıza, “Menendez uzun bir süreden beri özellikle Kıbrıs ve Türk- Yunan sorunlarında Türkiye'ye karşı pozisyon alan bir başkan olarak direkt Kıbrıs konusuna girdi. Diğer komite üyeleri de onu takip etti ve Nuland’a da özellikle Maraş’ın bir bölümünün açılması ile ilgili baskı yaptılar. Bu toplantıdan sonra Türk-Amerikan ilişkilerinin yoğun gündemine, başta S-400 olmak üzere bir takım sorunlara, şimdi Kıbrıs sorununun da eklendiğini görüyoruz. Zira ondan sonra yönetim, Nuland'ın da komitelere söz verdiği gibi, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin Türkiye'ye karşı bu konuda yaptığı açıklamaya tam destek verdi ve sanırım önümüzdeki günlerde yönetim Kıbrıs konusunda da daha aktif olacaktır ve burada da Kongre'deki oturumun etkisini görebiliriz” diye konuştu.
İlgili Haberler Kongre’de Türkiye OturumuKongre’deki oturumun, Amerika’nın Türkiye’ye karşı izleyeceği politikanın ipuçlarını vermesi açısından önemli olduğunu söyleyen Alirıza,
“Nuland'ın katıldığı oturum, Biden yönetiminin 6 aydan sonra ilk defa olarak Türkiye'ye yönelik politikasına odaklanan bir oturumdu.Sadece Türkiye'ye odaklı bir oturumda ve Türkiye'ye yönelik politikanın bundan sonra nasıl olacağının ipuçlarını verdi. Bir de unutmayalım uzun süre Başkan Biden o komitenin başkanlığını yaptı. O komitenin başkanı olarak görev yapmıştı. Blinken, şu andaki Dışişleri Bakanı, o komitenin idari amiriydi. Yani başta Biden ve Blinken olmak üzere zaten o komitenin görüşlerini doğal olarak kaale alan yeni bir yönetim var” değerlendirmesinde bulundu.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin Maraş konusundaki kararının sürpriz olmadığını belirten Alirıza, Maraş açılımı nedeniyle bir yaptırım kararı beklenmediğini söyledi, “Başta Menendez olmak üzere bu konuyu ciddiye alan ve daha ileri bir noktaya getirmek isteyen senatörler, Temsilciler Meclisi üyeleri, ona referans verip Türkiye'ye karşı ABD'nin daha sert bir çizgiye kaymasını isteyeceklerdir. O açıdan önemli” diye ekledi.
Bülent Alirıza, Türkiye’nin daha önce de Maraş konusunda birtakım açıklamaları ve girişimleri olduğunu hatırlattı, ancak bu son adımın yeni sorunlar doğuracağı görüşünü paylatı. Bülent Alirıza, “Buradaki açılımın arkasındaki yatan şu; Kıbrıs'ta artık bir gerçek var. 47'inci yılını kutlamış olan bir cumhuriyet var ve bu cumhuriyetin artık bir devlet olarak görüşme yapacaksa Rum tarafıyla devlet bazında yapması gerektiğini söylüyor. Tabii buradaki problem şu; tüm uluslararası camiayı temsil eden en üst organ Güvenlik Konseyi ve Güvenlik Konseyi hem başka kararlarla Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin tanınmasına karşı çıkmış hem de maalesef sadece Rumlar’ın temsil ettiği Kıbrıs Cumhuriyeti’ni Kıbrıs'ın tek yasal devleti olarak kabul etmişti. Şimdi dış dünyaya karşı siz bir iki devletli çözümü kabul ettirmeye çalışıyorsanız, o çerçevede de Maraş'ın açılımını sadece ve sadece Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin tasarrufunda olduğunu söyleyip, buna da KKTC'yi tek tanıyan devlet olarak Türkiye'nin de destek vereceğini söylüyorsanız buradaki problem dış dünyanın, başta Güvenlik Konseyi olmak üzere buna karşı çıkması ve unutmayalım, Maraş açılımının Güvenlik Konseyi'nin muhalefetine rağmen yapılması da birtakım sorunları birlikte getirecektir.”
İlgili Haberler Eski Cumhuriyetçi Senatör Ankara Büyükelçisi Adayı“Eski senatörün Ankara Büyükelçisi adaylığı iç politika hamlesi”
Bülent Alirıza, Başkan Joe Biden’ın eski Senatör Jeff Flake’i Ankara Büyükelçisi olarak aday göstermesini iç politika hamlesi olarak değerlendirdi. Bülent Alirıza, “Jeff Flake Cumhuriyetçi bir senatör olarak Trump’a karşı çıkmıştı ve kendi eyaleti olan Arizona'daki Cumhuriyetçiler’in kendisini muhtemelen Trump’ın da baskısıyla aday göstermeyeceğini bildiği için adaylığını koymamıştı ve Kongre’den ayrılmıştı. Ondan sonra da Biden'a destek vermişti. Hatta Biden’a oy verdiğini söylemişti Biden Demokrat olmasına rağmen’’ diye konuştu. 1989'dan bu yana Ankara’ya meslek memuru olmayan hiçbir büyükelçinin gönderilmediğini hatırlaan Alirıza, “Önümüzdeki dönemde sadece Biden yönetimi yetkilileri değil, aynı zamanda da Senato üyelerinin de, özellikle Dış İlişkiler Komisyonu üyelerinin de direkt onunla temas kurup, Kongre’deki havayı ve beklentilerini Flake’e yansıtmaları ve Flake’in de bu çerçevede Türkiye ile ilişkilerde bu Kongre faktörünü ön plana getirmesini bekleyebiliriz” dedi.
Kabil Havaalanı görüşmelerinde çözülemeyen sorunlar mı var?
Bülent Alirıza’ya göre, Türkiye’nin Kabil Havaalanı’nın güvenliğini korumasıyla ilgili görüşmelerin hala devam etmesi, çözülemeyen sorunlar olduğunu gösteriyor.
“Biden yönetimi açısından Kabil Havalimanı'nın güvenliğinin Türkiye tarafından sağlanmaya devam etmesi çok önemli. Bunu da zaten en son Nuland açıklamıştı ne kadar önemli olduğunu fakat bugüne kadar bir anlaşmaya varılamaması belli ki iki tarafın arasında birtakım sorunların devam ettiğini gösteriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan Kıbrıs'ta yaptığı açıklamada birtakım şartları açıklamıştı, burada ABD'nin diplomatik destek vermesi, lojistik destek vermesi, mali destek vermesi. Belli ki Türkiye'nin bu konudaki şartları ABD tarafından hala kabul edilmemiş” diye konuştu.