Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi, 7 Ekim sonrasında 11’inci kez Gazze için toplandı. Oturuma, 15 konsey üyesi dışında İsrail ve Filistin temsilcileri de katıldı. BM’ye bağlı kuruluş temsilcileri, konsey üyelerine Gazze’ye yönelik çalışmaları hakkında brifing verdi.
Güvenlik Konseyi’nin son Gazze oturumuna katılan üç BM kuruluşunun başkanları konuşmalarında, daha çok Gazze’deki kadın ve çocukların durumunu öne çıkardı.
BM’ye bağlı kuruluşların kadın başkanları, Güvenlik Konseyi’nin Gazze'deki kadınlar ve çocukların durumuyla ilgili özel olarak acil çağrı yapılmasını istedi.
Oturumda, BM Cinsiyet Eşitliği ve Kadının Güçlendirilmesi Birimi (BM Kadın Birimi) Başkanı Sima Bahous, BM Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) Başkanı Catherine Russell ve BM Nüfus Fonu (UNFPA) Başkanı Natalia Kanem konsey üyelerine hitap etti.
Üç kadın başkan konuşmalarında, Hamas'ın İsrail'e saldırısı sırasında kaçırdığı rehinelerden bazılarının serbest bırakılması konusunda anlaşmaya varılmasının memnuniyet verici olduğunu belirterek, kalıcı bir ateşkes sağlanmasının gerekliliğini vurguladı. Kadın başkanlar, geçen hafta kabul edilen 2712 sayılı Güvenlik Konseyi kararının çatışan taraflar tarafından uygulanmasının önemini de vurguladı.
Başkanlar, sivillerin hayatlarını kurtarmak, derhal kalıcı bir ateşkes ilan edilmesi ya da sivilleri korumak için Gazze’nin tamamında uzun süreli insani duraklamalar ve insani yardımın ulaştırılması için koridor açılması çağrısında bulundu.
“Gazze’de ölenlerin yüzde 67’si kadın ve kız çocukları”
BM Kadın Birimi Başkanı Sima Bahous, Gazze'de yaşamını yitiren 14 bin Filistinli’nin yüzde 67'sinin kadınlar ve kız çocukları olduğunu söyledi.
Bahous, Gazze’de hamile kadınların tıbbi malzeme, ağrı kesici, sezaryen yapılması için gerekli anestezi malzemesi ya da su olmadan bebek doğurduğunu belirterek, bölgedeki kadınların bu durumuyla ilgili derin endişe içinde olduğunu kaydetti.
Kadın Birimi Başkanı Bahous, Gazze’deki kadınların içinde bulunduğu durumu şöyle ifade etti: "Gazze’de acı içinde olan kadınlar yine de bu durumda çocuklarına, hastalarına, yaşlılarına bakmaya devam ediyor. Bebeklerinin mamasını kirli suyla yapmak zorunda kalıyorlar. Çocukları bir gün daha yaşayabilsin diye aç kalmaya, aşırı kalabalık barınaklarda birçok riske katlanmaya devam edip çocuklarının yaşaması için mücadeleyi sürdürüyorlar" dedi.
Bahous, Gazze'de yalnızca iki tane olan kadın sığınma evinin artık kapalı olduğunu, ancak kadınların liderliğini yaptığı bazı uluslararası kadın sivil toplum kuruluşların, ciddi kısıtlamalar altında olsa da acil durum malzemelerini tedarik etmek ve dağıtmak için çeşitli bağlantılarını kullanarak burada faaliyet göstermeye devam ettiğini belirtti.
Sima Bahous, konseye verdiği brifingde, Gazze’de kamuya ait altyapının yıkılması, kadınlara verilen çalışma izinlerinin iptal edilmesi, artan yerleşimci şiddeti ve gözaltıların kadınların yaşamlarını ve geçim kaynaklarını önemli ölçüde etkilediğini belirtti. Bahous, BM Kadın Birimi’nin toplumsal cinsiyete dayalı zulümleri belgeleme çalışmalarını sürdürdüğünü, barış umutlarını hem İsrailli hem de Filistinli kadınlarla paylaştıklarını ifade etti.
“Gazze’deki kadınlar çok büyük bir risk altında yaşıyor”
BM Nüfus Fonu Başkanı Kanem de, Gazze’de hastanelerin kapanmasının, yakın zamanda doğum yapacak binlerce hamile kadın için çok büyük risk yarattığını, sağlık hizmetlerinin eksikliğinin kadınları şiddetle vurduğunun altını çizdi.
Kanem, Gazze’deki hamile kadınların sağlık hizmetlerine ve acil tedaviye erişimin son derece sınırlı olması nedeniyle hayatlarının risk altında olduğunu kaydetti. Kanem, adet dönemlerinde hijyene erişimi olmayan kadınların birçok sağlık riski taşıdığını, kadınların temiz su ve sanitasyon eksikliğinden dolayı büyük risk içinde olduğunu belirterek bu durumun derin endişelere yol açtığını belirtti.
Nüfus Fonu Başkanı Kanem, “Gazze'deki yiyecek ve su eksikliği, günlük su ve kalori gereksinimleri çok daha yüksek olan hamile ve emziren kadınların sağlığı için çok daha olumsuz etki yapıyor. İnsanlığın verdiği bu acil insani sınavda kadınların ve kızların, çatışmaların sonlanıp barışın galip gelmesine şiddetle ihtiyacı var. Güvenlik Konseyi'ni barışı sağlaması için elinden gelen her şeyi yapmaya davet ediyorum” dedi.
“Gazze, çocuk olmak için dünyada en tehlikeli yer”
UNICEF İcra Direktörü Catherine Russell da konseye hitaben yaptığı konuşmada, çatışmaların başlamasının ardından Gazze’de yaşanan krizin çocuklar üzerindeki ciddi etkisine dikkat çekti. Russel, son 46 gün içinde 5 bin 300'den fazla Filistinli çocuğun öldürüldüğünün rapor edildiğini, bunun da bölgedeki tüm can kayıplarının yüzde 40'ını oluşturduğunu söyledi. Russell, “Bu ölümler daha önce görülmemiş, hiç yaşanmamış bir şey. Gazze Şeridi dünyada çocuk olmak için en tehlikeli yer” diye konuştu.
Russell, travmatik olaylara maruz kaldıkları için artık çatışmalardan sağ kurtulan çocukların hayatlarının geri dönülemez biçimde değişeceğini, uzun süre belki de hayatları boyunca bu travmalarla yaşamak zorunda kalacaklarını sözlerine ekledi.
UNICEF İcra Direktörü Russell, Gazze’deki çocukların durumunu konsey üyelerine şu sözlerle aktardı: “Yaşadıkları şiddet ve çatışmalar, çocuklarda fiziksel ve zihinsel gelişimlerini etkileyecek çok büyük strese yol açabilir. Bölgedeki tüm çocukların artık gıda güvensizliği içinde. Çocuklar, felaket niteliğinde bir beslenme krizi yaşıyor. Bu anlamsız savaşın gerçek bedelini çocukların hayatlarıyla ödüyor. Gazze'nin yok edilmesi, arasında çocukların bulunduğu sivillerin öldürülmesi bölgeye barış veya güvenlik getirmeyecek. Bu bölgenin insanları barışı hak ediyor. Yalnızca bu çocukların ve gelecek nesil İsrailli ve Filistinli çocukların haklarına ve refahına öncelik veren müzakere edilmiş bir siyasi çözüm yolu bunu sağlayabilir."