BM: “Küresel ısınma Latin Amerika’daki açlık sorununu derinleştiriyor”

Orta Amerika’da artık normalleşen sel felaketlerinin iklim değişikliğinin bölgedeki yıkıcı etkilerinin birkaç örneği olduğu belirtiliyor.

Atlas ve Pasifik okyanusları arasında yer alan ve ada ülkelerini de kapsayan Latin Amerika ve Karayipler, küresel ısınmaya bağlı sel, kasırga ve kuraklık gibi aşırı hava olaylarından en çok etkilenen bölgeler arasında.

Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) verilerine göre, 1998 ile 2020 arasında 312 bin kişinin küresel ısınmadan kaynaklı nedenlerle yaşamını yitirdiği bölgede aşırı sıcak hava dalgaları, kuraklık, sel felaketleri, dang humması vakalarında artış, orman yangınları, kasırgalar, deniz seviyesinin yükselmesi ve okyanus asitlenmesi gibi olaylar yalnızca yaşamı değil gıdaya erişimi de tehdit ediyor.

Birleşmiş Milletler tarafından yayınlanan Gıda Güvenliği ve Beslenmeye Bölgesel Bakış 2024 adlı rapora göre iklim değişikliği ve sıcaklık artışı bölgeye tarımsal üretimde düşüş ve gıda fiyatlarında artış olarak yansıyor. Bu durum her 4 kişiden birinin yoksul olduğu Latin Amerika ve Karayipler’deki açlık ve yetersiz beslenme riskini arttırıyor.

“4 kişiden biri yetersiz besleniyor”

660 milyon nüfuslu bölgede 187,6 milyon kişinin gıda güvensizliği yaşadığı belirtilen rapora göre 41 milyon Latin Amerikalı gündelik yaşamına devam edebilmek için zorunlu kalori miktarını tüketemiyor.

2019 ile 2023 yılları arasında küresel ısınmadan kaynaklı yetersiz beslenme oranının ortalama yüzde 1,5 arttığı kaydedilen rapora göre, Latin Amerika’da beş yaşından küçük her 10 çocuktan biri kronik olarak yetersiz besleniyor.

Başta Brezilya’da olmak üzere gıdaya erişimi kolaylaştırmaya yönelik yaşama geçirilen projelerin de etkisiyle bölgede açlıkla mücadele kapsamında son 2 yılda ciddi ilerlemeler kaydedilse de Karayipler’de açlık oranının yüzde 17,2’ye ulaştığı belirtiliyor.

“Seller ve kuraklık yeni normallere dönüşüyor”

Çevre örgütü Greenpeace’in Güney Amerika kampanya sorumlularından Estefania Gonzalez, Amazonlar’ın güneyinde son 50 yılın en büyük kuraklığının görülmesi veya Orta Amerika’da artık normalleşen sel felaketleri iklim değişikliğinin bölgedeki yıkıcı etkilerinin birkaç örneği olduğunu söylüyor.

Estefania Gonzalez, çevre örgütü Greenpeace’in Güney Amerika kampanya sorumlularından.

VOA Türkçe’ye konuşan Gonzalez bölgedeki petrol ve madencilik faaliyetlerinin yol açtığı çevresel etkilerin, küresel ısınmanın olumsuz sonuçlarıyla birleştiğinde daha da ağırlaştığına dikkat çekiyor.

Gonzalez, “Latin Amerika’daki ülkelerin çoğu küresel ısınmanın etkilerini iki kat yaşıyor. Özellikle bölgedeki petrol rafinerileri, kömür ve maden ocaklarının yol açtığı olumsuz çevresel koşullarda yaşayanlar. Örneğin; Şili’de Zonas de Sacrifico denilen ve madencilik faaliyetleri yüzünden oradaki yaşayan insan, hayvan ve çevrenin feda edildiği bölgeler var. Bu işletmelerin bıraktığı zehirli atıklarla zehirlendiği için çocukların okula gidemediği bölgeler var. Küresel ısınmanın neden olduğu kuraklık, sıcak hava dalgaları, aşırı hava olayları ve sel felaketleri, ekonomik faaliyetleri, tarımı, hayvancılığı ve ulaşımı da etkileyince başta küçük çiftçiler, hayvancılıkla uğraşanlar ve kadınlar başta olmak üzere bu insanlar için etki daha çok artıyor” diyor.

Dünya Bankası raporlarında, Latin Amerika’da önümüzdeki 25 yıl içinde 17 milyon kişinin çevresel nedenlerden dolayı göç etmek zorunda kalacağının öngörüldüğünü kaydeden Gonzalez,”Başta karbon salınımının kontrol altına alınması olmak üzere ısınmayı 1 derecenin altına düşürmek için harekete geçilmeli. Altyapıların ve ekosistemlerin küresel ısınmaya adaptasyonu ve korunması için yatırımlar yapılması, yoksul ülkelere finans desteği direnci arttırabilir” diye konuştu.

Raporda uzun süreli çatışma, kriz veya ekonomik sorunlar yaşanan ülkelerin, küresel ısınmanın olumsuz etkilerine karşı önlem almak ya da değişen koşullara adapte olmak için daha az kaynağa sahip olması nedeniyle olası risklere daha açık olduğuna dikkat çekiliyor.