BM Mavi Marmara Raporunu Cuma Günü Yayınlıyor

BM Mavi Marmara Raporunu Cuma Günü Yayınlıyor

Birleşmiş Milletler’in Mavi Marmara baskınıyla ilgili raporunu Cuma günü açıklaması bekleniyor. Birleşmiş Milletler Palmer Komisyonu, iki ülke arasında uzlaşma olabileceği ihtimaliyle raporun yayınlanmasını uzun süredir erteliyordu.

İsrail askerlerinin geçen yıl Mavi Marmara gemisinde dokuz Türk’ü öldürmesinin ardından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İsrail’in Türkiye’den resmen özür dilemesini, ölenlerin ailelerine tazminat ödemesini ve Gazze’ye uygulanan ablukayı tamamen kaldırmasını bekliyor. İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’ysa özür dilenecek bir şey olmadığını savunuyor. Ancak Erdoğan iki ülke ilişkilerinin daha da kötüleşebileceği uyarısında bulundu.

Türkiye BM raporunun yayınlanacağı Cuma gününe kadar İsrail’in isteklerini yerine getirmesini bekliyor. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, bu taleplerin yerine gelmemesi durumunda İsrail’e uygulanacak yaptırımlardan hem Amerikan hem de İsrail hükümetinin haberdar edildiğini söyledi. Kadir Has Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Soli Özel Türkiye’nin seçenekleri olduğuna işaret ediyor. Türkiye’nin İsrail’le diplomatik ilişkilerinin düzeyini indirebileceğini, Filistin devletinin kurulması için lobi yapabileceğini belirten Soli Özel, Ankara’nın ayrıca İsrail ordusu ve devleti aleyhine uluslararası mahkemelerde dava açabilceğini söylüyor. Özel ayrıca Amerika’nın da işlerin kontrolden çıkmaması için yoğun çaba sarfettiğini belirtiyor.

Gerek Türk, gerekse İsrail basınında çıkan haberlerde Amerika’nın İsrail’e “yumuşatılmış bir özür” dileme önerisinde bulunduğu bildirilmiş, ancak İsrail bu öneriyi reddetmişti. Milliyet gazetesi dış politika yazarlarından Semih İdiz, Amerika’nın böyle bir girişimde bulunmasının Türkiye’nin Ortadoğu’da artan önemine inandığının göstergesi olduğunu söylüyor. İdiz, Türkiye’nin de bu bölgesel öneme güvenerek İsrail’e karşı sert tutumunu koruduğu görüşünde:

Ankara’nın geçmişte İsrail’le iyi ilişkilere sahip olmasına çok önem vermediğini söyleyen Semih İdiz, Türkiye’nin bölgesel öneminin de liderler düzeyinde değil, halklar düzeyinde olduğunun altını çiziyor.

Diplomatik ilişkilerde yaşanan bunca gerginliğe rağmen Türkiye ve İsrail arasında ticaret artmış durumda. Soli Özel, iki ülke arasında ne yaşanırsa yaşansın, ticaretin bundan etkilenmediğini söylüyor:

Özel ticari ambargo beklemiyor. Sivil ticaret hacminin 3 miyar dolar olduğunu belirten Soli Özel, ticari ilişkilere gelen zararın Başbakan Erdoğan’ın seçmenlerine de zarar vereceğini kaydediyor.

Bununla birlikte ticari ilişkiler İsrail’in kullanabileceği bir koz olabilir – özellikle askeri tehcizat konusunda. Türk ordusu, PKK’yla mücadelede gelişmiş askeri teknolojileri İsrail’den kolayca alabiliyor. Bunların başında fotoğraf çekerek istihbarat toplayabilen insansız hava araçları geliyor. Türkiye’nin tek alternatifi Amerika; ancak Washington’un kendi askeri ihtiyacı Türkiye’nin taleplerinin karşılanmayacağı anlamına gelebilir. Bundan dolayı Türkiye İsrail’le ticari ilişkilerini sürdürmekte yarar görebilir.

Milliyet gazetesi yazarlarından Aslı Aydıntaşbaş, Başbakan Erdoğan’ın hareket alanının dar olduğunu belirtiyor.

Aydıntaşbaş, “Başbakan’ın karakteri ve bu konunun ne kadar önemli olduğu dikkate alınırsa, Türkiye’nin özürden daha aşağı birşeyi kabul etmesini beklemem,” diyor.

Türkiye’nin taleplerini yerine getirmesi için İsrail’e tanıdığı süre bitmek üzere, ancak önümüzdeki dönemde iki ülke arasında bir uzlaşma sağlamak amacıyla uluslararası diplomatik çabalarda artış olabilir.