Yeni bir Birleşmiş Milletler raporuna göre kemerleri sıkma politikaları ekonomik büyüme getirmeyecek. Amerika’nın Sesi Cenevre muhabiri Lisa Schlein merkezi Cenevre ‘de bulunan BM Ticaret ve Kalkınma Konferansı yetkilileriyle raporun ayrıntılarını görüştü.
Heiner Flassbeck, BM Ticaret ve Kalkınma Konferansı Küreselleşme ve Kalkınma Stratejileri Bölümü Direktörü. Ona göre tasarruf mu teşvik mi tartışması bitmiş.
Kemerleri sıkma politikalarının ekonomiyi düzeltmek için doğru bir yöntem olmadığını düşünen Flassbeck, Avrupa, Japonya ve Amerika’daki özel şirketlerin, ekonominin kötüleşmeye devam edeceği korkusuyla para harcamaktan kaçınmalarını şöyle eleştiriyor:
“Gelirlerinin artacağına inanmıyorlar. Eğer herkes para harcamak yerine biriktirir ve devlet de tasarruf önlemleri alırsa, sonuç ne olur? Gayet basit, ekonomi çöker. Durgunluktan çıkmanın ve küçülmeyi önlemenin tek yolu daha fazla teşviktir. Eğer yatırım için teşvik önlemleri almazsak, eğer tüketimin artması için şartlar iyileşmezse ve eğer devletler kemer sıkma politikaları uygularsa, ekonomik durum daha da kötüye gider.”
Ancak BM Ticaret ve Kalkınma Konferansı raporundaki görüşlere bütün uzmanlar katılmıyor. Terry Miller da bu uzmanlardan biri. Merkezi Washington’da bulunan düşünce kuruluşu Heritage Vakfı’na bağlı Uluslararası Ticaret ve Ekonomi Merkezi Direktörü olan Miller, BM Ticaret ve Kalkınma Konferansı’nın “tasarruf mu teşvik mi” tartışmasını doğru bulmuyor.
Miller, özellikle Avrupa’da bazı hükümetlerin, tasarruf önlemlerini, ekonomik büyümeyi engellemek değil, borçları azaltmak için uygulamaya koyduğunu söylüyor. Uzmana göre, borçların azalması hükümetler için borçlanma maliyetlerinin düşmesi ve özel sektör için de büyüme anlamına geliyor.
Miller, hükümetlerin kırılgan tasarruf politikalarının özel sektörün yatırımlarla ayağa kalkmasına ve istihdam yaratmasına fırsat verdiğini vurguluyor. Heritage Vakfı ekonomisti, daha fazla para harcayan ülkelerin büyüme oranlarının daha düşük olduğunu söylüyor.
BM Ticaret ve Kalkınma Konferansı, büyümenin dünya genelinde yavaşladığı uyarısında bulunuyor. Rapora göre, 2010’da yüzde 4 olan küresel büyüme, geçen yıl yüzde 2,7’ye düşmüş. BM, 2012’de bu oranın yüzde 2,5’in altına inmesini bekliyor.
BM raporu, gelişmekte olan ve geçiş süreci yaşayan ülkelerde ekonominin 2012’de yüzde 5 ve yüzde 4 oranında büyümesini öngörüyor. Bu ülkelerdeki oranlar gelişmiş ülkelerdekine göre daha
BM Ticaret ve Kalkınma Konferansı ekonomistleri gelişmekte olan ülkelerin ekonomik büyümede daha ileri olmasını, bu ülkelerin büyük ekonomilere daha az bağımlı hale gelmeleri ve iç talebin daha esnek olmasıyla açıklıyor.
BM raporu, hükümetlerin maaş kesintisi uygulamalarını da eleştiriyor. Flassbeck, maaşlardaki kısıntının işsizlik oranını azaltmadığını söylüyor. BM yetkilisine göre hükümetlerin bu politikalardan vazgeçmesi gerekiyor.
Flassbeck, piyasanın yanlış sinyal verdiği bir durumla sadece hükümetler başa çıkabileceğini belirtiyor. BM uzmanı sözlerine "Piyasalar, maaşların daha da düşürülmesi gerektiği gibi yanlış bir sinyal gönderiyor. Oysa eğer maaşlar düşerse tüketim de azalır. Tüketim azalırsa, yatırım ve büyüme de inişe geçer” şeklinde devam ediyor.
BM Ticaret ve Kalkınma Konferansı ekonomistleri, düşük ve orta gelirli sınıflar daha fazla kazanıp tüketimi arttırmadıkça, ekonomik durumda ciddi bir toparlanma görülmeyeceğini öngörüyor. BM uzmanları, refah ve gelir seviyesi arasındaki mesafeyi kapatmanın sadece adil bir uygulama değil aynı zamanda sosyal kazanımlar yaratacak ve ekonomik büyüme getirecek bir politika olduğunu düşünüyor.
Heiner Flassbeck, BM Ticaret ve Kalkınma Konferansı Küreselleşme ve Kalkınma Stratejileri Bölümü Direktörü. Ona göre tasarruf mu teşvik mi tartışması bitmiş.
Kemerleri sıkma politikalarının ekonomiyi düzeltmek için doğru bir yöntem olmadığını düşünen Flassbeck, Avrupa, Japonya ve Amerika’daki özel şirketlerin, ekonominin kötüleşmeye devam edeceği korkusuyla para harcamaktan kaçınmalarını şöyle eleştiriyor:
“Gelirlerinin artacağına inanmıyorlar. Eğer herkes para harcamak yerine biriktirir ve devlet de tasarruf önlemleri alırsa, sonuç ne olur? Gayet basit, ekonomi çöker. Durgunluktan çıkmanın ve küçülmeyi önlemenin tek yolu daha fazla teşviktir. Eğer yatırım için teşvik önlemleri almazsak, eğer tüketimin artması için şartlar iyileşmezse ve eğer devletler kemer sıkma politikaları uygularsa, ekonomik durum daha da kötüye gider.”
Ancak BM Ticaret ve Kalkınma Konferansı raporundaki görüşlere bütün uzmanlar katılmıyor. Terry Miller da bu uzmanlardan biri. Merkezi Washington’da bulunan düşünce kuruluşu Heritage Vakfı’na bağlı Uluslararası Ticaret ve Ekonomi Merkezi Direktörü olan Miller, BM Ticaret ve Kalkınma Konferansı’nın “tasarruf mu teşvik mi” tartışmasını doğru bulmuyor.
Miller, özellikle Avrupa’da bazı hükümetlerin, tasarruf önlemlerini, ekonomik büyümeyi engellemek değil, borçları azaltmak için uygulamaya koyduğunu söylüyor. Uzmana göre, borçların azalması hükümetler için borçlanma maliyetlerinin düşmesi ve özel sektör için de büyüme anlamına geliyor.
Miller, hükümetlerin kırılgan tasarruf politikalarının özel sektörün yatırımlarla ayağa kalkmasına ve istihdam yaratmasına fırsat verdiğini vurguluyor. Heritage Vakfı ekonomisti, daha fazla para harcayan ülkelerin büyüme oranlarının daha düşük olduğunu söylüyor.
BM Ticaret ve Kalkınma Konferansı, büyümenin dünya genelinde yavaşladığı uyarısında bulunuyor. Rapora göre, 2010’da yüzde 4 olan küresel büyüme, geçen yıl yüzde 2,7’ye düşmüş. BM, 2012’de bu oranın yüzde 2,5’in altına inmesini bekliyor.
BM raporu, gelişmekte olan ve geçiş süreci yaşayan ülkelerde ekonominin 2012’de yüzde 5 ve yüzde 4 oranında büyümesini öngörüyor. Bu ülkelerdeki oranlar gelişmiş ülkelerdekine göre daha
BM Ticaret ve Kalkınma Konferansı ekonomistleri gelişmekte olan ülkelerin ekonomik büyümede daha ileri olmasını, bu ülkelerin büyük ekonomilere daha az bağımlı hale gelmeleri ve iç talebin daha esnek olmasıyla açıklıyor.
BM raporu, hükümetlerin maaş kesintisi uygulamalarını da eleştiriyor. Flassbeck, maaşlardaki kısıntının işsizlik oranını azaltmadığını söylüyor. BM yetkilisine göre hükümetlerin bu politikalardan vazgeçmesi gerekiyor.
Flassbeck, piyasanın yanlış sinyal verdiği bir durumla sadece hükümetler başa çıkabileceğini belirtiyor. BM uzmanı sözlerine "Piyasalar, maaşların daha da düşürülmesi gerektiği gibi yanlış bir sinyal gönderiyor. Oysa eğer maaşlar düşerse tüketim de azalır. Tüketim azalırsa, yatırım ve büyüme de inişe geçer” şeklinde devam ediyor.
BM Ticaret ve Kalkınma Konferansı ekonomistleri, düşük ve orta gelirli sınıflar daha fazla kazanıp tüketimi arttırmadıkça, ekonomik durumda ciddi bir toparlanma görülmeyeceğini öngörüyor. BM uzmanları, refah ve gelir seviyesi arasındaki mesafeyi kapatmanın sadece adil bir uygulama değil aynı zamanda sosyal kazanımlar yaratacak ve ekonomik büyüme getirecek bir politika olduğunu düşünüyor.
Your browser doesn’t support HTML5