Brunson Davasında Gözler Anayasa Mahkemesi’ne Çevrildi

Türkiye ile ABD arasında karşılıklı mali yaptırım kararları alınmasına neden olan Rahip Andrew Craig Brunson’ın avukatı, müvekkilinin tutukluluğuna son verilmesi için Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvuruda bulundu.

Brunson’ın avukatı İsmail Cem Halavurt, İstanbul Çağlayan Adliyesi’nde UYAP sistemi üzerinden müvekkili adına Ankara’daki AYM’ye bireysel başvuru dosyasını iletti.

Halavurt, “ivedi inceleme ve tedbir talepli” olarak yaptığı başvuruda, Brunson’ın mevcut ev hapsi koşullarıyla Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 19. maddesindeki “özgürlüğünden yoksun bırakma” durumunun oluştuğunu savundu. Halavurt, Brunson’ın iki yıldır tutuklu olduğuna dikkat çekerek, bunun Türkiye’nin imza attığı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) hükümlerine ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) ilgili kararlarına aykırı olduğunu dile getirdi.

Halavurt, Brunson’ın tutukluluk halini “makul süre aşılmıştır” şeklinde değerlendirdi ve AİHM içtihatlarıyla öngördüğü şekilde makul süre aşılmış olduğu için tutuksuz yargılama yapılması gerektiğine işaret etti. Halavurt, AYM’den “Brunson’ın ev hapsinde tutulmasının hukuka aykırı olduğunun tespiti ile Anayasa’nın 19 ve AİHS’nin 5. maddelerinin ihlal edildiğinin tespitine karar verilmesini” talep etti.

AYM’ye başvuruda Brunson’un tutukluluk süreci özetlendi

Avukat Halavurt, hazırladığı başvuru dosyasında, “hukuka aykırı şekilde kişi özgürlüğünden yoksun bırakıldığını” belirttiği Rahip Brunson’ın, 1968 Güney Carolina doğumlu olduğunu ve İzmir’de ikamet ettiğini yeniden beyan etti. Brunson’ın “yabancı kişi sürekli oturum izni” almak üzere girişimde bulunduğu sırada 7 Ekim 2016’da “idari gözetim” kararı gerekçesiyle gözaltına alındığını hatırlatan Halavurt, bu süreçte müvekkiliyle görüştürülmediğini ve gözaltına alınma nedenini de öğrenemediklerini ifade etti. Brunson’ın 9 Aralık 2016’da “terör örgütü üyeliği” suçlamasıyla tutuklandığına dikkat çeken Halavurt, nöbetçi mahkeme kararıyla 24 Aralık 2017’de Brunson’a yönelik ilaveten “askeri casusluk” ve “anayasal düzeni yıkmak, darbeye teşebbüs” suçlamaları yapılarak, tutukluluk halinin devam ettirildiğini aktardı.

Müvekkili Brunson’un tutukluluğu devam ettiği süreçte “dosya kısıtlaması” kararı alındığını ve bu nedenle müvekkili aleyhine suçlamalar ile delillere ulaşamadıklarını belirten Halavurt, tutuklama kararına itirazlarına da sonuç alamadıklarını kaydetti.

İlgili Haberler ABD Türkiye’ye ‘Brunson’ Çağrısını Yineledi

İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Brunson’la ilgili iddianamesini 2018 yılı Mart ayında tamamladığını kaydeden Halavurt, bu iddianame itibariyle “anayasal düzeni yıkmak, darbeye teşebbüs” suçlamasından vazgeçildiği bilgisini verdi. Halavurt, “İddianamede müvekkil sanık hakkında terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek ve devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme suçlarından cezalandırılması istenmiştir. Yani gözaltına alındıktan 18 ay sonra hakkındaki iddiaları ve buna ilişkin delilleri öğrenebilmiştir” dedi.

Halavurt, AYM’ye başvurusunda İzmir 2. Ağır Mahkemesi’nin ilk duruşmayı 16 Nisan 2018 ve ikinci duruşmayı 9 Mayıs 2018’de yaptığını vurgulayarak, bu süreçte tutukluluğa itiraz başvurularına yine olumlu sonuç alamadıklarını dile getirdi. Ardından 25 Temmuz 2018’de üçüncü duruşma yapıldığını ve Brunson’ın tahliye edilmesi talebine ret yanıtı aldıklarını belirten Halavurt, sonrasında Brunson’ın hapishane yerine ev hapsinde tutulması kararı alındığını hatırlattı. Son olarak üst mahkeme konumundaki İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ne yaptıkları tahliye talebine de 3 Eylül’de ret yanıtı aldıklarını kaydeden Halavurt, bu çerçevede Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunarak, ivedilikle dosya incelemesi talep ettiklerini ifade etti.

Halavurt, AYM’ye başvuru dosyasında, Rahip Brunson’ın 2 yıllık tutuklu adli kovuşturma ve yargılamaya maruz bırakılmasıyla AİHS’deki “makul süre tutukluluk hali”nin ihlal edildiğine ilişkin örnek dava dosyaları bilgileri de sundu.

İlgili Haberler ‘Brunson’ın Kaderine Mahkeme Karar Verecek’

Avukat Halavurt, “DUA” isimli gizli tanığı suçladı

Bu arada Halavurt, başvuru dosyasında Brunson’ın tutukluluğuna neden olan suçlamalara ilişkin sadece “DUA” kod isimli gizli tanığa ait ifadelerin gerekçe gösterildiğini de açıkladı. Bu tanığa ait somut herhangi bir ifade olmadığını ve konuya ilişkin deliller de bulunmadığını savunan Halavurt, bu gizli tanık ile ilgili durumu özetle şöyle eleştirdi:

“Soyut iddiaların dışında dosyada iddianamedeki suçlamaları doğrulayacak bir delil mevcut değildir. Tutuklamanın devamı ve adli kontrol hükümlerinin uygulanmasına gerekçe gösterilen ve tek tek sayılan delillerin hiçbirisi müvekkil aleyhine suç işlediğini göstermemektedir. Müvekkil sanığın (Brunson) FETÖ/PDY ile ilişkisine dair tek delil -ki bu delil tutuklamanın devamına ilişkin kararlarda sıklıkla geçmektedir- FETÖ/PDY’nin İzmir imamı olarak bilinen Bekir B. ile yapmış olduğu görüşmedir. Müvekkil böyle bir görüşmeye hiç katılmamıştır. DUA kod adlı gizli tanık alenen yalan söylemektedir. Casusluk iddiasına gelince, casusluk iddiasının da temelini DUA kod adlı gizli tanığın ifadeleri oluşturmaktadır. Dua kod adlı gizli tanığa göre yurt dışından gelerek burada çalışma yapan her yabancı ajandır.”

Müvekkiline yönelik terör örgütü PKK’ya yardım suçlamasını da reddeden Halavurt, dosyada, “Örgüte üye olmamakla beraber örgüt adına eylem ve faaliyette bulunduğu iddia olunan müvekkilin somut eylemleri iddianamede gösterilmemiştir. Müvekkil sanık Suruç’ta insani yardım yapmak amacıyla bulunmuş ve çalışma yaptıktan sonra İzmir'e geri gelmiş ve mülteci çalışmasını İzmir’de devam ettirmiştir. Yapmış olduğu dini çalışmalar PKK terör örgütü adına faaliyet olarak değerlendirilmiştir. Savcı iddianamede Suruç’ta baz bilgisi vermesini ve olayların en yoğun olduğu dönmede orada bulunmasını PKK adına faaliyetin unsuru olarak değerlendirmiştir. Yine mültecilerin kendi aralarında Muhammed Ahmet isimli Suriye vatandaşı bir Kürt şahısla Kürt kilisesi oluşturmasını da PKK adına faaliyet olarak değerlendirmiştir. Oysaki dini faaliyetlerin hangisinin PKK’nın amacına hizmet ettiği iddianamede belirtilmemiştir. Kilisede PKK terör örgütünün propagandası yapıldığına ilişkin soyut tanık beyanları dışında herhangi bir faaliyet iddianamede belirtilmemiştir. Ancak dinlenen tanıklar her ne kadar kilisede PKK’nın övüldüğünü söylese de hiçbiri somut olarak Andrew Brunson’ın PKK’yı övdüğünü söylememiştir. Başvurucunun PKK’nın amaçlarına uygun hareket ettiğine dair herhangi görgü ya da bilgisi yoktur” bilgisini verdi.