Türkiye İşçi Partisi (TİP), Hatay’dan milletvekili seçilen Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesine neden olan Yargıtay kararının “yok hükmünde” olduğunu ortaya koyan Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) gerekçeli kararının ardından TBMM’nin olağanüstü toplantıya çağrılmasını talep ediyor.
Anayasa’nın 93. maddesine göre, Meclis’in olağanüstü toplanabilmesi için üyelerinin beşte birinin yazılı istemi, yani 120 milletvekilinin imzalı başvurusu gerekiyor. Ancak bu yetmiyor. Meclis İç Tüzüğü’nün 7. maddesine göre göre, toplantı çağrısını TBMM Başkanı’nın yapması gerekiyor.
TİP Genel Başkanı Erkan Baş ve İstanbul milletvekili Ahmet Şık bu konuyla ilgili olarak TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’tan randevu istedi.
TİP, 15 Ağustos’ta Filistin Yönetimi lideri Mahmud Abbas için toplanacak TBMM’nin 14 Ağustos’ta da Can Atalay için toplanmasını istiyor
TİP İstanbul milletvekili Şık, Odatv ve Cumhuriyet davalarının avukatlığını üstlenen Can Atalay hakkındaki olağanüstü toplanma önerisini Perşembe ya da Cuma günü TBMM Başkanı ile görüşmeyi umduklarını söyledi.
Your browser doesn’t support HTML5
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Ahmet Şık, “Erkan Baş CHP, DEM, DEVA Partisi, Saadet Partisi, EMEP yetkilileriyle görüşmeler yaptı. Anayasa Mahkemesi’nin gerekçeli kararını açıklamasının ardından Meclis’in olağanüstü toplantıya çağırmasını önerdi. Bu partilerden olumsuz bir dönüş olmadı. Meclisi olağanüstü toplantıya çağırmak için imzalar hazır. Biliyorsunuz 15 Ağustos'ta Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas geliyor ve meclis olağanüstü toplanacak zaten. 14 ya da 16 Ağustos olabilir diye konuşuluyor. Bizim tutumumuz 14 Ağustos'ta olması yönünde. Bazı görüşenlere Numan Bey, ‘16’sında yapsak’ diye bir şey önermiş. Milletvekilleri ‘bir gün daha beklerler mi’ diye kişisel endişe var. O yüzden 16'sı olsun istemiyorum” dedi.
İlgili Haberler Liderlerin görüşmeleri Atalay’a milletvekilliği yolunu açacak mı?
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş tutuklu milletvekili Can Atalay’ın durumu hakkında nasıl bir tutum izledi?
TBMM Başkanı, Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) başvurusu üzerine Anayasa Mahkemesi ilk kez 25 Ekim 2023’te Can Atalay hakkındaki Yargıtay kararının yok hükmünde olduğu kararını verdikten sonra “Can Atalay hakkında Yargıtay’ın kararı Meclis'e geldi ancak Genel Kurul'a sevk etmedim, AYM kararı ortadadır, Meclis gereğini yerine getirecektir” dedi.
Numan Kurtulmuş, Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin AYM kararının yetki aşımı ve küristokrası olduğu iddiasıyla suç duyurusunda bulunması ve bu kararı Meclis’e göndermesi üzerine de 30 Kasım 2023’te “Kimse TBMM’ye ödev vermesin” açıklamasında bulunarak Can Atalay’ın TBMM İnsan Hakları Komisyonu üyesi olduğunu hatırlattı.
Kritik gün 11 Ocak: Erdoğan o gün hem “Anayasa Mahkemesi kapatılmalı” diyen Bahçeli ile hem de “suhulet” isteyen Kurtulmuş’la görüştü
Ancak Kurtulmuş’un tavrı MHP cephesinde de tepki çekti. Atalay kararı sonrası “Anayasa Mahkemesi kapatılmalı ya da yeniden yapılandırılmalı” çıkışında bulunan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile 11 Ocak 2024’te Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde görüşen Cumhurbaşkanı Erdoğan aynı gün “Bu konunun suhuletle çözülmesi en doğru yok” diyen TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’la da biraraya geldi.
Bu görüşmeden üç hafta sonra TBMM Başkanı, Körfez ülkeleri gezisindeyken TBMM Başkan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın yönettiği oturumda Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin kararı okundu ve Can Atalay’ın milletvekilliği düştü.
Kendisi yurtdışındayken kararın okutulmasını tercih ettiği iddialarını reddeden Numan Kurtulmuş, iki yargı kurumunun yaşadığı ihtilafta Meclis’in taraf olmamak için özel çaba gösterdiğini kaydetti.
İlgili Haberler Taksim Dayanışması’ndan iktidara çağrı: “Gezi adına hapiste tuttuğunuz herkesi derhal serbest bırakın”
Can Atalay’dan TBMM Başkanı’na faks mesajı: “TBMM’nin itibarının ve hukukunun daha fazla zarar görmemesi için özlük haklarının iadesini talep ederim”
Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan Can Atalay dün TBMM Başkanlığı’na bir faks göndererek Anayasa Mahkemesi’nin son kararında hakkında “kesinleşmiş bir mahkumiyet kararının varlığını sürdürdüğünün kabulü de mümkün değildir” saptamasını Numan Kurtulmuş’un dikkatine sundu.
Atalay faksta ayrıca, “TBMM’nin itibarının ve hukukunun daha fazla zarar görmemesi için gerekli tüm tedbirlerin alınmasını, Anayasa Mahkemesi’nin açık kararları doğrultusunda öncelikle özlük haklarımın iadesi ve tesisi için gerekli tüm işlemlerin gerçekleştirilmesini Anayasa’nın 2., 138., 153., 158. maddeleri uyarınca talep ederim” ifadelerini kullandı.
Kurtulmuş çağrı yaparsa Meclis Genel Kurulu’nun açılması nasıl mümkün olacak?
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un olağanüstü toplantı çağrısı yapması halinde TBMM Genel Kurulu’nun açılması için 200 milletvekilinin hazır bulunması gerekiyor.
Şu anda 593 üyesi bulunan Meclis’te AK Parti ve Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) toplam sandalye sayısı 314.
Ahmet Şık’ın anlatımına göre olağanüstü toplanmaya sıcak bakan CHP, DEM Parti, DEVA Partisi, Saadet Partisi ve EMEP’in toplam 224 milletvekili var.
İlgili Haberler AYM’nin gerekçeli Can Atalay kararı Resmi Gazete’de yayınlandı
Ahmet Şık: “Meclis’in toplanması Can Atalay'ın gasp edilmiş vekillik hakkının, daha doğrusu Hatay halkının gasp edilen iradesinin teslimi olacak”
TİP İstanbul milletvekili, arzu edildiği gibi 14 Ağustos’ta olağanüstü toplantı olması durumunda Can Atalay’ın derhal serbest bırakılmasının söz konusu olmadığının altını çiziyor.
Milletvekili Şık, “Meclis olağanüstü toplandığında Can Atalay tahliye edilecek diye bir beklentiye girmeyelim. Hukuken Can'ın hapiste olmaması gerekiyor. Maalesef Türkiye kanun devleti bile olamadığı için maalesef içeride tutulmaya devam ettiler. Meclis’in toplanması Can Atalay'ın gasp edilmiş vekillik hakkının, daha doğrusu Hatay halkının gasp edilen iradesinin teslimi olacak. Can'ın (dün) Numan Kurtulmuş'a gönderdiği faks mektubunda belirttiği gibi Meclis'in, eğer kaldıysa itibarının iadesine dönük bir girişim bu. Olağanüstü toplantı çağrısına uyulursa, bir engel çıkarılmazsa, 200 üzerinde bir vekille de toplanırsa, Anayasa Mahkemesi’nin son kararı o gün Meclis Başkanlığı’na vekalet edecek kişi tarafından o karar okunduğunda Can Atalay yeniden Hatay'ın seçilmiş milletvekili olarak hayatına devam edecek, ama hapiste mi devam edecek gelip Meclis sıralarında bu iktidarın rezilliklerini haddini bildirerek mi devam edecek? Bunu hep birlikte göreceğiz” değerlendirmesinde bulundu.
Mehmet Uçum Anayasa Mahkemesi’ni içtihatlarına uymamakla suçlamıştı
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, Can Atalay’la ilgili Yargıtay kararlarına dair paylaşımda bulunmuştu.
Anayasa Mahkemesi’nin gerekçeli kararının 1 Ağustos gece yarısı Resmi Gazete’de yayınlanmasının ardından aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkan Vekili de olan Uçum, AYM çoğunluğunu mahkemenin içtihatlarını da tanımadığını savunmuştu.
Leyla Güven, Ömer Faruk Gergerlioğlu ve Musa Farisoğulları hakkındaki AYM karar numaralarını da paylaşımına ekleyen Mehmet Uçum, “Anayasa Mahkemesi’nin daha önce hükümlü milletvekillerine ilişkin yapılan başvurulardaki içtihadı ‘yetkisizlik sebebiyle ret’ şeklindeydi. Aşağıda bilgileri verilen üç dosyada da yetkisizlik sebebiyle ret kararı verilmişti. Peki şimdi ne değişti de AYM çoğunluğu mahkemenin içtihadını sürdürmek yerine ‘karar verilmesine yer olmadığına’ karar veriyor. AYM çoğunluğu açık anayasa hükümlerini tanımadığı gibi mahkemenin içtihadını da elinin tersiyle itiyor. Bu yaklaşımla verilen bir kararın hukuk adına savunulması asla mümkün değildir” dedi.
Ahmet Şık: “Türkiye'de yargı bağımsızlığından bahsedeceğimiz tek şey Türkiye yargısının hukuktan bağımsız olması”
Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin Can Atalay kararlarının ana destekçisi olarak Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum’u gösteren Ahmet Şık, TBMM’de konuştuğu AK Parti ve MHP yetkililerin sorumluluk üstlenmediğini, sorumlu olarak bağımsız yargıyı gösterdiğini belirtti.
Şık, “Bu durum Mehmet Uçum’un kişisel tasarrufu mu yoksa bütünüyle Saray rejiminin bir tasarrufu mu yakın zamanda göreceğiz. Yargıtay'ın bir takım kanuni oyunlarla Can Atalay’ı hapiste tutmasının sorumlusu MHP gözüküyor. Ben AKP’den de MHP'den de yetkili birileriyle konuştum. İki taraf da sorumluluk kabul etmiyor. Bu saydığım partiler devlet yönetiyorlar yargıya her türlü talimat verebiliyor. Ama iki taraf da sorumluluğu kabul etmiyor. İki tarafın da iddia ettiği şey şu; yargı tasarrufu. Türkiye'de böyle bağımsız bir yargı yok. Türkiye'de yargı bağımsızlığından bahsedeceğimiz tek şey Türkiye yargısının hukuktan bağımsız olması” ifadelerini kullandı.