Çanakkale'yi Savunan Ermeni Yüzbaşının Öyküsü

24 Nisan Cuma günü Türkiye, Çanakkale Zaferi’nin 100‘üncü yıldönümünü kutlayacak. Aynı gün dünyanın dört bir yanındaki Ermenilerse 100‘üncü yıldönümünde 1915 olaylarını anacak. Olaylar, Osmanlı Ordusu’nda görev yapan Ermeni asıllı Yüzbaşı Sarkis Torosyan’ın hayatına da damga vurmuş. Yüzbaşı Sarkis Torosyan’ın Çanakkale Savaşı’nda gösterdiği kahramanlıkları ve anılarını anlatan kitapsa Türkiye’de büyük tartışma yaratıyor.

Yüzbaşı Sarkis Torosyan’ın öyküsü Osmanlı tarihinin karanlık sayfalarını, tabularını yansıtıyor. Madalyalı bir Osmanlı askeri olması, Yüzbaşı Torosyan’ın annesi ve kardeşlerinin Osmanlı İmparatorluğu tarafından 1915’te sürgüne gönderilmesini engellemeye yetmemiş. 1915 olayları Ermeniler ve başka birçok ülke tarafından soykırım olarak nitelendiriliyor ancak Türkiye, bu tanımlamaya şiddetle karşı çıkıyor.

Bilgi Üniversitesi’nden Profesör Ayhan Aktar’a göre Yüzbaşı Torosyan’ın hikayesinin en tartışmalı yanı, Torosyan’ın Çanakkale Savaşı’nda görev yapmış olması. Profesör Aktar, Torosyan’ın öyküsünün, hem Türkiye’nin Gelibolu’da sadece Türkler’in savaştığına dair resmi tarihiyle, hem de Çanakkale Savaşı’nın İslamcı yaklaşımla yapılan son yorumuyla ters düştüğünü söylüyor: “Türkiye Cumhuriyeti’ni etnik ulusalcılık üzerine kurmak, tarihi yeniden yazmak demekti. Son 15 yıldırsa İslamcı bir söylem gündemde. Gökten inen evliyaların İslam ordusunu koruduğundan bahsetmeye başladılar. Yüzbaşı Torosyan hem Türk hem de İslamcı söylemde istenmeyen adam ilan edildi. Tarihin hiçbir yorumunda yeri yok. Türk tarihinde Türk olmadığı için, İslamcı tarihte de Müslüman olmadığı için yer bulamıyor. Hıristiyan olduğu için İslamcı söyleme uymuyor.”

Profesör Aktar’a göre Yüzbaşı Torosyan’ın öyküsü önemli olduğu için yayıncılar biyografiyi Türkiye’de de basmaya ikna oldu. Kitabın tartışmalı olduğunun farkında olan Aktar, laik ulusalcıların, İslamcıların ve hatta ordunun birlik olup kitaba tavır almasına ise şaşırdığını dile getiriyor: “Bu kadar çok tartışma, öfke beklemiyordum. Bana çok saf olduğumu söylediler. Yalancı olduğumu iddia ettiler ve bunu göstermek için bazı ayrıntılar bulmaya, kitabı karalamaya çalıştılar. Torosyan tartışması başladığında Türk Hükümeti’nin yaptığı resmi açıklamada 1915’te Gelibolu cephesinde Sarkis Torosyan adında bir askerin savaşmadığı belirtildi.”

Torosyan hikayesinin doğru olduğunu kabul eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise Gelibolu’da yapılacak 100‘üncü yıl kutlamalarına katılması için Ermenistan Cumhurbaşkanı’na gönderdiği davetiyede Torosyan’dan bahsetti. Davet, Ermenistan tarafından geri çevrildi. Profesör Aktar, kitabın yarattığı tartışmanın ülkedeki küçük Ermeni azınlık arasında kaygı yarattığını söylüyor: ”Ermeni bir arkadaşım Facebook’ta gönderdiği bir mesajda dedesi Hacik Bey’in Gelibolu’da yaralandığını yazmıştı. Bu hikayeyi kullanıp kullanamayacağımı sordum. İsmini vermemem şartıyla kullanabileceğimi söyledi. Orduda savaşan bir Ermeni askere karşı tavır alınması, sıradan Ermeni bir vatandaşımızda kaygı uyandırmıştı.”

Profesör Aktar, Torosyan tartışmasının, Gelibolu’da savaşan başka Ermeni askerlerin öykülerinin de gün yüzüne çıkması için fırsat yarattığını söylüyor:

“Torosyan tartışması, Osmanlı Ordusu’nda görev yapan bu askerler hakkında birçok araştırmanın başlamasına da ön ayak oldu. Ben bununla gurur duyuyorum. Bir yandan Çanakkale Zaferi’ni kutlarken diğer yandan da bizimle omuz omuza çarpışanları unutmamalıyız. Bu çok önemli. Onlara minnettar olduğumuzu, saygı duyduğumuzu göstermeliyiz.”

Osmanlı Ordusu bünyesinde Çanakkale Savaşı’nda çarpışan Ermeni askerlerin varlığı ve oynadıkları rol hala tartışma yaratmaya devam ediyor. Ancak birçok uzman, Torosyan tartışmasının ve benzer öykülerin de ortaya çıkmasının Türkiye’deki bir başka tabunun sarsılması anlamına geldiğini kaydediyor.