Çetinkaya'nın Görevden Alınması Ekonomiyi Nasıl Etkiler?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, tekrar edilen İstanbul Seçimleri’nden üç gün önce Dolmabahçe Sarayı’nda yabancı basın mensuplarına “Ben Merkez Bankası’nın bağımsızlığı ifadesine katılıyorum. Ama şunu çok açık net söyleyeyim tabi faiz politikalarına hele hele yüksek faiz politikasına karşıyım. Faiz bize zarar veriyor, benim düşüncem bu ama benim düşüncemi en yakınımdaki arkadaşlarımın birçoğu paylaşmıyor. Ama tartışa tartışa bu işi çözeceğimize inanıyorum’’ dedikten iki hafta sonra Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya’yı görevinden aldı.

Süreyya Serdengeçti (2001-2006), Durmuş Yılmaz (2006-2011), Erdem Başçı (2011-2016) ve Murat Çetinkaya (2016-2019)’dan sonra Adalet ve Kalkınma Partisi hükümetlerinde görev yapan beşinci Merkez Bankası Başkanı olarak Çetinkaya’dan boşalan ‘guvernor’ koltuğuna oturan Murat Uysal, 9 Haziran 2016’da Merkez Bankası Başkan Yardımcılığı’na atanmadan önce Halkbank’ta Hazine’den Sorumlusu Genel Müdür Yardımcısı’ydı.

Yeni Başkan Uysal: ‘‘Para politikası araçlarını bağımsız şekilde uygulamaya devam edeceğiz’’

06 Temmuz 2019 Tarihli ve 30823 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan karar ile Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanlığına atanan Uysal, ilk açıklamasını bankanın internet sitesinde yaptı.

Yeni Merkez Bankası Başkanı, Merkez Bankası’nın ‘‘kanunla kendisine verilen görev ve yetkiler çerçevesinde temel amacı olan fiyat istikrarını sağlamaya odaklı para politikası araçlarını bağımsız bir şekilde uygulamaya devam edeceğini, yeni dönemde fiyat istikrarı ve finansal istikrar hedefleri doğrultusunda uygulanacak politikalar ile ilgili iletişim kanallarının en üst düzeyde kullanılacağını’’ belirtti.

Merkez Bankası’nın internet sitesinden yapılan açıklamada yeri ve saati belli olduğunda Uysal’la ilgili tanışma toplantısına dair bilginin kamuoyuyla paylaşılacağı da ifade edildi.

Görevden alma faiz indirimindeki anlaşmazlık mı?

Son aylardaki faiz indirimi taleplerine direndiği bilinen eski başkan Çetinkaya’nın hangi nedenlerle görevden alındığına ilişkin henüz resmi bir açıklama yapılmış değil.

Ancak Hürriyet gazetesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Cumartesi günü İstanbul’da milletvekilleriyle yaptığı toplantıda Merkez Bankası Başkanı’nın görevden almasıyla ilgili kendisine yöneltilen soruya “Kendisine ekonomi toplantılarında defalarca faizi indirmesi gerektiğini söyledik. ‘Faiz düşerse, enflasyon düşer’ dedik. Gerekeni yapmadı. Aynı kulvarda değildik” yanıtını verdiğini yazdı.

Prof. Güneş: ‘‘ Hırsızlık ve yolsuzluk olmadan Merkez Bankası Başkanı’nı almak geleneklere ve yasaya aykırı’’

Peki Merkez Bankası Başkanı, faiz politikasındaki anlaşmazlıkla görevinden alınabilir mi?

Marmara Üniversitesi İktisat Fakültesi öğretim üyesi Hurşit Güneş, Merkez Bankası Kanunu’nun 27 ve 28. maddelerinin görevden alınmayı düzenlediğini ve para politikalarındaki uzlaşmazlıkların buna imkan vermediğini söyledi.

10 Temmuz 2018’de yayınlanan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’yle Merkez Bankası Başkanı da dahil olmak üzere üst düzey bürokratların görevden alma ve atama yetkisinin Cumhurbaşkanlığı’na verildiğini hatırlatan Prof. Güneş, ‘‘Bu kararname olsa da yasa açık. Doğrudan suçu tespit edilirse ne bileyim hırsızlık veya yolsuzluk olursa idareye bunun haberi gelirse görevden alınabilir. Ama böyle bir şey yok. Merkez Bankası ile hükümet arasındaki farklı yaklaşımlar bize özgü değil. ABD’de de Başkan Trump, Federal Reserve Başkanı ile faiz indiriminde anlaşamıyor. Ama bu yüzden istifasını istemiyor. Hükümet para politikasının hedeflerini Merkez Bankası ile uzlaşarak belirler. Ama buna nasıl ulaşacağına hükümet karışamaz. Bu hedef tutturulamazsa kanuna göre Başkan, hükümete mektup yazar. Bir de TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’na altı ayda bir bilgi verir ve hedeflere neden ulaşılamadığını açıklar. Bunun dışında hükümetin yapabileceği bir şey yoktur. Yolsuzluğa bulaşmamış Merkez Bankası Başkanı’nın istifasını istemek uluslararası para politikaları geleneğine uygun değil’’ dedi.

Prof. Güneş: ‘‘Merkez Bankası’nın kredibilitesi düştü, piyasalar karardan rahatsızlık duyar’’

Hükümetin görevden almanın yaratacağı sonuçları hesap ederek uluslararası piyasalar hafta sonu tatiline girer girmez Cumartesi sabahı kararı açıkladığını söyleyen Prof. Güneş’e göre, bu davranış piyasaları çok rahatsız edecek.

VOA Türkçe’ye konuşan ekonomist, ‘‘Belli ki piyasaların tepkisi 48 saatte geçer ya da öfke azalmış olur diye hesaplıyor. Yine de ben bu akşam Asya piyasaları açıldığında geçtiğimiz İstanbul seçimi döneminde yaptıkları gibi kamu bankalarının döviz satacaklarını ve piyasaların Pazartesi sabahına daha sakin başlamalarını tercih edeceklerini ihtimal dahilinde görüyorum. Bu doğru değil ama yapabilirler. Kredibilite düştü, yerle yeksan oldu. Merkez Bankası kredibilitesi uygulanan para politikasını güç katar ya kaybettirir. Hasar verdiler. Maliye politikasına bütçe açığı yılık hedefi 80 milyar TL kondu, daha şimdiden 60 milyar TL oldu. Bu bir de para politikasında bu gevşeklik nasıl toparlayacaklar denge diye bir şey kalmadı. Piyasalar bu karardan rahatsızlık duyar’’ ifadelerini kullandı.

Dr. Akman: ‘‘Çetinkaya’nın görevden alınması normalleşme olmayacağının ispatı’’

Ekonomist Cüneyt Akman ise Merkez Bankası Başkanı’nın görevden alınmasının İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimleri sonrası piyasalarda oluşan normalleşme beklentisini ortadan kaldırdığına dikkat çekiyor.

VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Dr. Akman, ‘‘İstanbul Seçimleri’nden sonra cumhurbaşkanlığı sisteminde bir normalleşme beklentisi hakim oldu. Bu yumuşama beklentisi öyle büyüdü ki kimileri parlamenterizme geri gelinir diye konuşmaya başladı. Ancak Merkez Bankası Başkanı’nın bir gecede görevden alınması hiç böyle bir şey olmayacağının ispatı. Güney Afrika’da maliye bakanı görevden alındı diye ülkenin para birimi ‘rand’ yerin dibine geçti, kriz oldu. Merkez Bankası Başkanlığı çok daha mühim bir pozisyon. Bir kere başındaki kişi kim olursa olsun, cumhurbaşkanıyla ne kadar uyumlu olursa olsun formel olarak bağımsız. Artık o da kalmadı. Gökten dünyanın en iyi merkez bankası inse bu noktadan sonra negatif prestijle başlayacak’’ dedi.

"Kısa vadede para girişi olabilir, ora vadede faizler yükselir"

Gelişmekte olan piyasalara Haziran ayı itibariyle başlayan para girişinden Türkiye’nin de olumlu etkilendiğini belirten Cüneyt Akman, bu kararın özellikle orta vadede daha ciddi sıkıntılar doğurabileceği kanaatinde.

‘‘Gelişmekte olan piyasalara para girişi, Türkiye’de Haziran’ın son haftasında hız kesmişti ama durum düzelebilirdi. Türkiye’nin bütün ümidi oydu. O sırada böyle bir tercih gerçekte akla sığmaz. Şimdi ne olabilir? Malum bu değişimden sonra Merkez Bankası Para Politikası Kurulu toplantısında ciddi bir indirim beklentisi arttı. Bu nedenle beklentinin tam tersi olarak Türkiye’ye yabancı para girişi önümüzdeki hafta artabilir. Orta vadede ise, bu görevden alma, amaçladığının tam tersine piyasa faizlerinin yükselmesine katkıda bulunacak. Çünkü artık Merkez Bankası politika faizi 24’ten 22’ye inse bak nasıl müdahale ettiler denecek. Halbuki eski başkanla 21’e inse böyle düşünülmeyebilirdi. 2020 Türkiye ekonomisi için büyük bir sorun haline dönüşebilir’’

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, bu yılın beşinci toplantısını 25 Temmuz’da yapacak.