CHP Adalet Kurultayı ile Geniş Toplum Kesimlerini Hedefliyor

“İçim kan ağlıyor. Gencecik insanlar öldürüldü. Onlar çocuklara oyuncak götürmeye gidiyorlardı. Eğer adalet olsaydı, bunu yapanlardan hesap sorulurdu. Bu ülkede en önemli mesele adalet. Dün de böyleydi. Bugün de öyle.” Bu sözler CHP’nin Çanakkale’de düzenlediği Adalet Kurultayı’nda gözleri dolu olduğu halde Hafıza Sokağı’nı gezen Selma Başar’a ait.

70 yaşındaki emekli öğretmeni bu kadar acılara boğan 20 Temmuz 2015’te Suruç’taki intihar eylemi saldırısında ölen gençlerin fotoğrafı.


Hafıza Sokağı, Adalet Kurultayı’nın en dikkat çekici alanı. Sokakta oluşturulan duvarlarda Türkan Saylan’dan, Necip Hablemitoğlu’na, 1 Mayıs Katliamı’ndan Barış Mitingi katliamına Türkiye’nin yakın tarihindeki birçok faili meçhul, faili belli olay ve adaletsizliğe uğrayan kişilerin fotoğrafları yer alıyor.

Duvarlarda 12 Eylül Darbesi’nden sonra idam edilen solcu genç Erdal Eren ile ülkücü genç Mustafa Pehlivanoğlu neredeyse yan yana bulunuyor. Gezi olayları sırasında öldürülen Berkin Elvan ve Dilek Doğan da orada, polis ve askerlere yönelik Beşiktaş, Saraçhane ve Ankara saldırıları da Hafıza Sokağı’nda unutulmamış.

Celal Ülgen: “CHP büyük projeler oluşturmalı”

Kurultayın ilk günü “Mahkemede Adalet, Yaşamda Adalet” başlıklı panelde konuşan Avukat Celal Ülgen de Hafıza Sokağı’nı gezen isimler arasındaydı. Hafıza Sokağı’ndaki bu tüm toplumsal tarafların acılarının işlenmesini doğru bulan Ülgen’e göre, CHP’nin kendi toplumsal tabanı dışındakilere nüfuz etmesi için bundan daha fazlasını yapması gerekiyor: “CHP somut projeleri anlatmalı. Burada yapılanlar kıymetli ama bu yaklaşımla bin kişi, iki bin kişi bilemedin 10 bin kişiye ulaşırsınız. Bu yetmez. Büyük projeler telaffuz edilmedi. Diyarbakır’a kaç fabrika yapacaksınız? Bu fabrikalarda hangi işler görülecek? Fizibiliteniz ne olacak? Kaç işçi çalıştıracaksınız? İşsizliği nasıl yok edeceksiniz? Toprak reformlarını hangi bölgede yapacaksınız? Bütün bunların somut altyapılarının hazırlandığı projeler üretilmesi gerekiyor. İşte tüm bunlar, bu gibi çalıştaylardan çıkacak bildirilerden oluşacak. Önce sorunu tespit edeceksiniz sonra o sorunun çözümü için büyük projeler oluşturacaksınız.”

Celal Ülgen: “CHP’ye yeni bir paradigma lazım”

15 Haziran’da başlayıp 9 Temmuz’da biten Adalet Yürüyüşü’nün ardından CHP’nin Adalet Kurultayı düzenlemesi acaba yargıyı ve hükümeti nasıl etkiledi? “Türk Ceza Kanunu” kitabının yazarı ve ceza davaları denince Türkiye’de ilk akla gelen isimlerden biri olan Ülgen, CHP’nin paradigmayı değişmesi gerektiğini düşünüyor.

Celal Ülgen, “Adalet Yürüyüşü ve Adalet Kurultayı iktidarda değişiklik yaratır beklentisiyle yapılamaz. Çünkü iktidar cephesinde bu işin karşılığı olmaz. Bunu peşinen bilelim. Çünkü iktidar; birinci olarak medyayı, ikinci olarak yargıyı arka bahçesi olarak kullanmayı seviyor. Daha da önemlisi sadece sevmiyor, yaşama garantisi olarak görüyor. Kim yaşama garantisini elinden çıkarmak ister. Kimse bunun tersini istemez. İktidara bağlı hiçbir şey yapmamak lazım. Paradigmayı değiştirmek lazım. İktidar karşı çıkacak diye, yandaş etkilenecek diye değil, insanlar veyahut taban etkilenecek diye proje yapmak lazım. Üstelik sadece etkilenecek diye değil. Bir sorunu çözeceğim diye yapmak lazım. CHP’nin bu konuda adım attığını düşünüyorum. Yeni bir CHP, yeni bir paradigma ve yeni bir çözüm olacağını düşünüyorum” dedi.

Adalet Kurultayı’nda kurulu sahnede Erol Tuncer var. Tuncer, kendisi dışında Prof. Fethi Açıkel, Prof. Ersin Kalaycıoğlu ve Melek Demir’in de konuşmacı olduğu panelde “Türkiye’de Seçimler” hakkında bilgi veriyor. En ön sırada Kemal Kılıçdaroğlu, hemen iki sıra yanında Parti Sözcüsü Bülent Tezcan var. Birinci sıranın en kenarında ise elinde tuttuğu sancakta asılı Türk bayrağı ve üzerinde oğlunun fotoğrafı ile Veysel Kılıç oturuyor.

Veysel Kılıç: “Adalet Yürüyüşü toplumun %60’ına, %70’ine dokundu”

​Adalet Yürüyüşü’nde ilk günden itibaren yer alan Kılıç, neredeyse Kılıçdaroğlu kadar eylemin yüzü haline gelmişti. Adalet Kurultayı’nda da yerini alan 65 yaşındaki Kılıç, yürüyüşün bitişinden bugüne kadar geçen süreci Amerika’nın Sesi’ne anlattı: “Adalet Yürüyüşü en çok oğlumun da içinde bulunduğu davanın iddianamesinin açıklanmasına yaradı. 5 gün sonra iddianame çıktı. Bence Adalet Yürüyüşü, insanların kafasında soru işaretlerini çoğalttı. Benim vücut dilim Türkiye’de adalet olmadığını topluma anlattı. Yalnız CHP’liler değil, AKP’liler ve MHP’liler de bu hacı amca buradaysa ters giden bir şeyler var diye düşündü. Bence toplumun en az %60’ına hatta yetmişine dokunmuş olduk.”

Veysel Kılıç: “Ben cemaati Türkiye için en büyük tehlike olarak görüyorum”

Veysel Kılıç “vücut dilim” derken hali ve tavrı kadar dış görünümünden de dem vuruyor. Kılıç, kafasında takke, çember sakal ve bol pantolonla görünüşü Milli Görüş çizgisini andırıyor. “Bu algı doğru mu? Peki, bugün FETÖ denen Gülen cemaatiyle ilgisi var mı?”

15 Temmuz gecesinde köprüye çıkan askeri öğrencilerden Selahattin Kılıç’ın babası, “Benim o dediğiniz yapılanmayla hiç ilgim olmadı. Ben Türkiye için o dediğiniz cemaati en büyük tehlike olarak görüyorum. Milli Görüş’çüyüm ama bacanağım Alevi’ydi. Aile karşı çıktı evliliklerine ama ‘Ben seviyorlarsa evlenmelerine izin verin’ dedim. Evlendiler. Ben insan ayrımı yapmam. Çayeli doğumlu bir esnafım. İstanbul’da yıllardır bakkallık yaptım. İnsanları birbirinden ayırmam” diyor.

Oğlundan bahsederken birden bire Veysel Kılıç’ın gözleri doluyor: “Selahattin çok başarılı öğrenciydi. Harp Okulu’nu kazandığında aslında İstanbul Üniversitesi’ni de kazanmıştı. Biz pinti adamız. Dedim ki oğluma, ‘Okulu bitirince işsiz kalabilirsin. Bak askeri okuldan çıkınca işin hazır. Paranı kazanırsın, sonra seni evlendiririz. Aileni kurarsın.” Böyle ikna ettim. O da bunun üzerine Harp Okulu’na gitti. Sonra tutuklanınca ‘Suçlu sen misin ben miyim baba’ dedi. Hem oğlum hapis, hem varımız yoğumuz gitti.”

CHP’liler 26 Ağustos’ta başlayan Adalet Kurultayı’nın ilk iki günündeki etkinliklere yaklaşık 100 bin kişinin katıldığını söylüyor.

Kurultay 29 Ağustos’ta sona erecek.