İzmir’de toplanan CHP’li belediye başkanlarının tartışma gündemlerinden biri de yerel yönetimler reformu hazırlıkları. AK Parti’nin bu konuda yürüttüğü çalışmalar, CHP’de belediye başkanlarının yetkilerinin merkezi yönetime aktarılacağı endişesine yol açıyor. Bu nedenle CHP de kendi önerilerini netleştirerek hem Meclis’ten çıkması beklenen yasal değişiklikler üzerinde etkili olmayı hem de AK Parti’nin olası bir tek yanlı yasal değişikliğine karşı kamuoyu oluşturmayı amaçlıyor.
Your browser doesn’t support HTML5
‘Yerelin yetkileri merkezde toplanıyor’
TBMM Anayasa Komisyonu Üyesi olan CHP’nin hukukçu milletvekili Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu bu konuda CHP’li belediye başkanlarına bir sunum yaptı. Daha sonra VOA Türkçe’nin sorularını cevaplayan Kaboğlu, iktidarı yerel yönetimlerin yetkilerini merkezde toplamaya çalışmakla suçladı. Kaboğlu, “Kendilerinin külliye adını verdikleri ama bizim saray olarak nitelendirdiğimiz, esasen tek kişinin yönetimi olan monokrasi, akçasal ve ülkesel yetkileri kendinde topluyor. Boğaziçi ve Kapadokya yasalarında olduğu gibi yerelin yetkilerini merkezde toplamaya aşırı ve açık bir eğilim gösteriyor. Biz CHP olarak yargısal anlamda Anayasa Mahkemesi’ne başvuruyoruz, Meclis’te muhalefet etmeye çalışıyoruz. Bugün yaptığımız gibi yerel yönetimler konusunda inisiyatif alarak anayasal çerçevede yasaların yerel yönetimleri demokratikleştirici biçimde düzenlenmesini sağlamaya yönelik girişimlerde bulunuyoruz. Bu girişimlerin amaçlarından birincisi bu konuda yapıcı davranmak ve yerel demokrasiyi, Türkiye’deki demokrasiyi geliştirmek. İkincisi de bir fren oluşturmak. Yani Cumhurbaşkanı’nın ve merkezin, sarayın bütün yetkileri kendi uhdesinde toplaması yönündeki bu somut, aşikar eğilimi frenlemek” dedi.
‘Bir gece ansızın Meclis’e getirirler endişesi’
AK Parti’nin kendi hazırladığı yerel yönetimler tasarısını bir baskın şeklinde Meclis’ten geçirmeye çalışabileceğini söyleyen Kaboğlu, bu konudaki endişelerini de “Her ne kadar bizim Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı’na görüşmeler yoluyla teklifler geldiyse de görüşmeler yapıldıysa da somut yasa çalışması konusunda bir teklif gelmedi. Bu, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin genellikle yaptığı bir şeydir. Yargı reformunda olduğu gibi, yasaları genellikle iş birliği yapıyor görüntüsünü kamuoyuna vermek suretiyle, perde arkasından tek yanlı olarak hazırlar, kamuoyuna sızdırır, bilgi verir ve bir gece ansızın Meclis’e getirir. Hemen komisyonu toplar ve onu acil bir yasaymış gibi Genel Kurul’dan geçirmeye çalışır. Burada da bu yapılırsa, sürpriz olmayacak. O nedenle bizim mutlaka kendi yasa önerilerimizi somut bir biçimde, anayasal çerçevede, demokratik hukuk devleti ekseninde hazırlamamız gerekiyor”şeklinde bir değerlendirmede bulundu.
‘Halkın desteğini almak önemli’
Kaboğlu, AK Parti’nin Meclis’teki sayısal üstünlüğüne dayanarak kendi istediği biçimde yerel yönetimler reformunu gerçekleştirmesi durumunda ise halka gidilmesi düşüncesinde. Kaboğlu, “Tabii bu konuda halkın desteğini almak önemli. Bu tür anayasa dışı yasal düzenlemeler ve uygulamalara karşı muhalefet yönetmelerini geliştirmemiz gerekiyor. Biz parlamentoda bunu yapmalıyız. Belediyeler de bunu halka şikayet etmeliler. Çünkü sonuçta belediyelerin gördüğü hizmetler bir partiye mensup seçmenlere değil, bütün yöre halkına götürülen hizmetler oluyor. Bu bakımdan bunu halkla paylaşmak ve Ankara’da bizim Meclis’te sayı eksikliği nedeniyle oluşturamadığımız muhalefeti Türkiye genelinde örgütlemek gerekir” ifadelerini kullandı.
‘Yetki belediye başkanlarında değil, Meclis’te’
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 11 Eylül’de Büyükşehir Belediye Başkanları’yla yaptığı toplantıda yerel yönetimler reform tasarısı konusunda, içinde üç CHP’li belediye başkanının da yer alacağı bir komisyon kurulması kararı alınmıştı. Kaboğlu, bu konuda yasama yetkisinin TBMM’de olduğu uyarısında bulundu. Kaboğlu, “Cumhurbaşkanının belediye başkanlarını çağırması bence sadece protokol düzeyinde, nezaket ilişkileri çerçevesinde düşünülmeli. Yoksa cumhurbaşkanı, belediye başkanlarını bir yasa tasarısı, yasa önerisi taslağı hazırlanması için çağıramaz. Anayasamızda açıktır, bu TBMM’ne ait bir yetkidir. Dolayısıyla bence iyi ki devam etmedi. Böyle bir süreç uygulamaya geçmedi. Çünkü bu anayasaya aykırı olurdu. Tabii belediyeler, yerel yönetimler görüşlerini, ihtiyaçlarını TBMM’ne iletebilirler. Fakat görev, yasama organı olarak TBMM’nindir” diye konuştu.